CHP'de ciddi bir hareketlilik gözlemleniyor son dönemde... Mümün Koçoğlu'nun kendisi ile ilgili anlatımlarını söyleşimizden tüm ayrıntıları ile okuyabilirsiniz… Kendisini yeni tanımıyoruz… Bugünlere nasıl geldiğini de gündemi üç aşağı beş yukarı takip edenler bilir. CHP'yı yıllardır Silivri'de iktidar yapan anlayış, seçtiklerine yönelik takip hususunda da iyi bir performans sergiledi kuşkusuz.
Benim için asıl sürpriz İlknur Sönmez ve Mehmet Bulut gibi isimlerin Koçoğlu ekibinde yer alması oldu. 2004-2009 döneminde CHP'yi, AK Parti'nin en güçlü döneminde, Silivri'de muhalefetten iktidara taşıyan meclis üyeleri arasında yer alan Sönmez, bir süredir takipte kalmakla birlikte aktif olarak sorumluluk kısmına angaje olmaktan uzaktı. Şimdi farklı bir enerji ile Koçoğlu'nun ekibinde. Sönmez'in Selami Değirmenci'nin yöntem ve uygulamalarına ne kadar sıcak bakmadığını bilenler, onun ilçe başkanı olarak itham edilen Koçoğlu'nun ekibinde bulunmasının manasını anladı diye tahmin ediyorum.
Diğer yandan Mehmet Bulut, kolay kolay kimsenin peşine takılıp destek isteyecek tarzda bir isim değil. Koçoğlu'nun yanında olmasını anlamlı buldum.
CHP'nin kıymetli başkaca emektarları, siyasette yeni adım atan gençler Koçoğlu'nun kişisel artılarına eklenince ilçe başkan adaylığı yarışındaki iddiası git gide kuvvet kazanıyor…
DEĞİŞİM BASKISI
Yerel seçimlerin ardından Silivri Belediyesi ile ilgili baş gösteren değişim beklentisi, bariz olarak baskıya dönüştü anladığım kadarıyla. MHP ve AK Parti kanadından, hatta selefinin de dahil olduğu kimi noktalarda aynılaşan, kimi yerde farklılaşan bu prese Volkan Yılmaz direnmeyi kendi iradesini hakim kılmanın bir ön koşulu olarak görüyor sanki. Sebebi olsa olsa başkan olarak kendi inisiyatifini kullanma, tartışmasız hakim kılma kararlılığıdır. Kendi açıklamadan önce gündeme gelen kabine revizyonlarından her defasında geri adım atan Cumhurbaşkanı gibi. Sanıyorum bu iktidar gücü açısından önemli bir gösterge sayılıyor. Bildiğim bir şey olduğundan değil tamamen hissiyatımı yazıyorum… Yılmaz, kimse istedi diye ‘kelle alacak' gibi durmuyor. “Şunu görevden al” diye artan baskılar karşısında, almayı düşünüyor olsa bile savunma, korumaya geçiyor! Onun anlayışı ve pozisyonundaki biri açısından düşüncelerini hayata geçirmek için baskılara direnmek ve dinmesini beklemesi çok da mantıksız değil. Aşırı beklenti ve duygusallık içinde alınan kararlarda mutu olanlar kadar üzülenler de olur, doğru olanı yapma şansınızı zayıflatırsınız, mevcut işleyişi düzeltmek için attığınız her adım yeni sorunlar olarak karşınıza gelir. Yılmaz, iktidar olduğu gibi muktedir olduğunu da ispat etmeden radikal değişikliklere gidecek gibi durmuyor.
Yeni başkanımız Silivri'yi tanımaya çalışırken, ki buna ömrü zor yetişir : ) Silivrililer olarak biz de kendisini daha iyi anlamak için huyunu suyunu çözmeye çalışıyoruz… Kendisine seçimi kazandıran o iyi hallerin ötesinde çözülemeyen herkesten sakladığı tarafları olduğu tespitini bu ara çok sık duyuyorum… Seçilmeden önce tutturduğu “Herkese eşit olacağım” söyleminden seçildikten sonra da taviz vermedi. Oysa biz alışığız köprüyü geçtikten sonra farklılaşanlara… Belediye Başkanının herkese eşit mesafede olma iddiası kendi bileceği iştir de Hz.Ali'nin "Sakın insanın iyisi ile kötüsünü bir tutma. Çünkü bu eşitlik, iyileri iyilikten soğutur" sözüne katılmadığını düşünemiyorum…
Hani “Filancanın iki yüzü var” derler ya… Ben her insanın birçok yüzü olduğuna, baktığı kişiye göre bunların değişiklik gösterdiğine, göstermesi gerektiğine de sonuna kadar katılıyorum.
Bir insanın size karşı davranışlarında bir sorun varsa çözüm için önce kendinize eğilin… Bence hayatımız da ilişkilerimiz de bu yaklaşımla daha kolay ve güzel olur…
Başkan Bey, kendisini anlatma hususunda cimriliğini sürdürdüğü için, kişiliğini anlamak adına biz de davranış ve ortaya koyduğu çabayı kitap okur gibi çözmeye çalışıyoruz…
Herkese iyi haftalar...