Ali Gülcü

KÖFTECİ

Köftecİ iş yapıyordu aslında, neden kapatmış acaba?
En son “burada da tutunamazsam, hakkımda hayırlısı” demişti.
Aradım telefonu da kapalı.
Küsmüştür şimdi. Aklına kim gelirse sövüyordur. Eve kapanmıştır, perdeler kapalı çekyatlardan birinde oturuyor, eski güzel günleri düşlüyordur.
Eski güzel günler!
Düşlemek de zorlaşıyor, her yaşanan gün geçmişte yaşanmış bir günü siliyor. Adlar unutuluyor, yüzler siliniyor sonra nasıl hatırlamak istiyorsak öyle anlatıyoruz.
Evine gitsem, “ya Kamil Usta dükkânı kapatmışsın, telefon da cevap vermeyince kalktım geldim” desem. Perdeyi aralar bakar da kapıyı açmaz, bilirim.
Saklanmak, küsmenin kardeşidir, arada ben de saklanırım.
Balık tutmaya giderim mesela!
Bir hafta izin alıp evden dışarıya çıkmadığım olur, yazarım, okurum, balkonda otururum, en çok da söverim. Gecenin kör yarısı nankörün birinin hayalini alırım karşıma, yer misin, yemez misin?

Kırmızı pötikare masa örtüleri olan, küçücük bir dükkânı vardı Kamil Usta'nın, köfte, piyaz, ayran. Nereden tutulduysa büyüme sevdasına tutuldu.
“ Yapma” dedim “ağabey”.
- Kazancın yetmiyor mu?
- Yetiyor çok şükür.
- Eeee?
- Hayatım boyunca böyle mahalle arasında köfteci olarak mı kalacağım canım kardeşim. Yıllardır aynı hamam, aynı tas. Bak Nusret'e!
Huyunu, suyunu bildiğin hamam da iyidir, tas da iyidir, tenceren, çorban kaynıyorsa boş ver gerisini, diyemedim tabi.
Çok geçmeden yeni açılan AVM'lerden birinde büyükçe bir yer kiraladı, dayadı, döşedi, çalışanlar aldı, bizim kırk yıllık Kamil Usta kimlik değiştirdi, Kamil Şef oldu.
Sosyal medya hesapları açtı, et nasıl pişirilir, pirzolanın üzerine nasıl tereyağı dökülür, bizim buralara yolu düşen bir iki ünlü de misafiri oldu mu Kamil Şef'in.
Önce yengeyi sonra arabayı değiştirdi!
Yemeğe gittiğim zamanlarda akıl vermeye başladı, boğulacaksam büyük denizde boğulmalıymışım…
Sonra gitmez oldum.
Sonra battı!
Anlatanın yalancısıyım kirayı ödeyememiş, bankalara da borç yapmış, elde avuçta bir şey kalmayınca yenge ile tekrar barışmak istemiş, o da olmamış.
Nusret gibi de olamamış anlayacağınız!
İki sene oluyor Antalya'ya toplantıya gitmiştim, Kaleiçi'nde tesadüfen karşılaştık, falezlerin üzerinde bir kafeteryada oturduk, lafladık.
İnsanların vefasızlığından, eski günlerden, kırmızı pötikare masa örtüleri olan dükkândan, yengeden konuştuk. Bir lokantada ızgaracıymış şimdi güzel de para alıyormuş fakat başkasının yanında çalışmak zoruna gidiyormuş.
Sarılıştık ayrıldık, bu yıl mayıs ayı gibi telefonum çaldı. Arayan Kamil Usta
- Ali gazozcu musun hala?
- Evet ağabey
- Dükkân tuttum, dolap lazım, ürün lazım.
Gönderdim, çok geçmeden hayırlı olsuna gittim, o zaman demişti “burada da tutunamazsam, hakkımda hayırlısı” diye.
Bugün İstanbul'dan misafirler gelince “hadi dedim size bir Tekirdağ köftesi yedireyim.”
Gittik ama köfteci kapalı.
İyi iş yapıyordu neden kapattı acaba?

YORUM YAP