Sevginar Sali

Koltuklar Boş Kalmaz, Boşluk Da Kaldırmaz

CHP’nin büyük yankılar uyandıran son örgüt toplantısı hakkında birkaç kelam etmezsem içim rahat etmeyecek. Gazetecilik başarısı değil, tamamen ikili ilişkiler sonucunda toplantıya katılmadan, yapılan tüm konuşmaları dinleme imkanına sahip oldum. 2,5 saate yakın toplantının 80. Dakikasından sonrasını Süheyl Kırkıcı’nın da ifade ettiği üzere “1,5 saate yakın yapılan tartışmalardan hiçbir şey anlamadım” sebep sonuç ilişkisine bağlayarak dinlemek istemediğimi fark ettim.
Gazetecinin tarafsızı esas alınır, taraflı olanı makbuldür bilirim. Olaylara ne kadar tarafsız bakmaya çalışırsanız çalışın, sahip olduğunuz dünya görüşünden bir yere kadar görev icabı sıyrılabilirsiniz. Köşe yazarı olarak tarafsız değilim. Ama A ve B partisi aksine doğru bildiğimden yana taraflılığımı ifade etmek isterim, benimle aynı tarafta olmayanlardan özür dileyerek. Ben işte bu kadar ve böyle tarafsızlık konusunda vicdanımı rahatlatıyorum.
Hüseyin Şahin’e insan olarak saygı duyarım. İlçe Başkanı olarak benden bugüne kadar geçerli not alamadığını, başta belirttiğim nedenden dolayı kendisini üzebileceğimden kaygılanarak yine de doğru olduğu için söyleme cüretini gösteriyorum. Siyasette benim yaşımca tecrübesi olan bir insanın politik düzeyini değerlendirmek, düşününce ne kadar zor biliyor musunuz? Ama on binlerce oy alarak, gecesini gündüzünü katarak üstlendikleri görevleri yerine getirmeye çalışan insanlara ilk ismiyle hitap edip, konumlarını basitleştiren, bel altı imalarla her dokundukları konuyu çirkinleştiren ve maalesef meslektaş gibi göründüğümüz kişilerin cüretinden faydalanıyorum…
Aslında bu yazımda, Sevgili Belediye Başkanımızın benim şahsen hata ve yanlış olarak gördüğüm konulardaki ısrarcı tutumunu ele almayı düşünüyordum. Aceleyle verdiği ama tutmak, yerine getirmekte hiç öyle zaman yarışına girmediği meseleleri uzun uzadıya farklı telden dillendirecektim.
Ama Şahin’e de Işıklar’a da acıdım… “CHP’liyim” deyip de her türlü yoldaşlık, etik, politik nezaket sınırlarını aşan çıkışlar nedeniyle maruz kaldıklarını işitince, eleştirmek bir yana tebrik etmek istiyorum.
Siyaset bu kadar zor bir süreçken, bu insanlar ayrıca bir de hakaret, küfür, kıyamete neden katlanıyor? Kadının biri kalkmış, babası yaşında insanlar ile sesini yükselterek ne biçim konuşuyor Allah aşkına? Üç kağıtçılığı ile nam salanların dürüstlük naraları atışı da neyin nesi?
Devrim Uzun’un sitem ve eleştirilerini ayrı tutuyorum… Önemli bir kısmına sırf üslubu nedeniyle hak verdim.
CHP’de, Silivri’yi AK Parti’den geri almak isteyenlere eyvallah da Silivri’yi kendine isteyenler çok gergin, sinirli ve mutsuz… Ayrıca sevgisiz, saygısız, hoşgörüsüz… Pay alamadıkları iktidarı teslim almak amacında…
Cengiz Ağpur, söylüyordu örgüt toplantısında sanıyorum; CHP’li, sosyal demokrat olmanın bedeli yok.
Ama bunu bilenler susmaya devam ederse, bilmeyenlerin sesi meşguliyet yaratmayı sürdürecek.
Bir avuç gencin gerçekleşmeyen istikbal beklentisini CHP örgütünün sesi olarak değerlendirmek yanlış ama yükselen seslere bakın hep kıskançlık ve çekememezliğin tetiklediği çığlıklar. CHP’de sağduyu ve mantık ne zaman kontrolü ele alacak.
Işıklar mademki Belediye Başkanı olmakla yetinmeyip, bir de örgütünün başkanı olma konusunda ısrarcı o “güneşi buz tuttuğu yerde” yanan bir ışık olma sorumluluğunu da sırtında taşıdığını daha sık hatırlamak zorunda. Bir Türkiye klasiği aslında CHP Silivri’de yaşanan, “Hiçbir başarı cezasız kalmıyor” Özcan Işıklar  seçim kazandı, iktidar oldu canı okunacak. Öyle bir, iki beş kez değil ruhunu teslim alana kadar. Ya teslim olacak ya da savaşacak. Gerçi onda kimseye teslim olacak göz yok. Bundandır kaçışları, düşünmeden hemen söz verişleri, hata yapmaktan korktukça yenilerine imza atmaları.
CHP’de şöyle bir handikap var; başarı da başarısızlık da cezalandırılıyor. Ödüllendirme yok!
Kolay olacağını kimse söylememiştir de bu kadar zor olacağını kendisi hiç tahmin etmiyordur. Acı, stres, güç bağımlılık yapıyor biliyorsunuz değil mi… “Bu kadar zordaysa yeniden aday olmaz olur biter” değil mi?! Yerine gelecek kişinin durumu da farklı olmayacak merak etmesin kimsecikler ve özellikle adaylar.
CHP, Silivri’de iktidar olmanın avantajıyla hiç ilgilenmedi bunun üzerinde durmak yerine, genellikle bu durumun dezavantajlarıyla meşgul olmakta.
Şahin ve Işıklar’ın yerine koydum kendimi o kadar lafın üstüne “Alın partinizi de belediyenizi de başınıza çalın” der o toplantıyı terk ederdim. Kalmalarının ulvi bir sebebi olduğuna inanarak içimdeki umuda ışık yapıyorum.
CHP’de gençlik kollarının görevden alınmasında geç kalındı. Parti disiplinini sağlamak yerine başka konularla meşgul olundu. Işıklar, kafi derecede sebep olduğu hatalarının kendisine hatırlatılmaması için başkalarının hatalarını görmezden geldi. Toplamda hataların doğrularından ne götürdüğünü hesap etmenin çekincesini ne kadar bastırırsak bastıralım gün yüzüne çıkacak. 2,5 yıl kaldı kesin olan şu ki koltuklar boş kalmaz! Boşluk da kaldırmaz!

Haberin devamı 13.10.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…


YORUM YAP