Hüseyin Kuru

Konut piyasasını ne bekliyor?

Son zamanlarda hükümet kanadından gelen haberlere göre ‘hiç evi olmayanları hedefleyen uygun faizli kampanya'nın piyasayı canlandıracağı konusunda fikirler beyan ediliyor.
Piyasa uzmanlarına göre, kampanya ile sektörde ki arzın artmasından dem vurularak özellikle 2.el piyasasında fiyatların düşüşe geçebileceğini söyleniyor. Tabi aksi de iddia edilebilir.. çünkü talebin olduğu bir ortamda fiyatların düşmesi belki lokal ve yerel bazı bölgelerde ki arzlara bağlı diye düşünülebilir.
Bu konuda arzın çok olduğu semtlerle ana arter bölgeleri aynı kefeye koymak doğru bir yaklaşım olmayacaktır.
Şuradan başlayalım, şu anda sektörde mevcut durum ve ahval konut arzının düşük olması kredi faiz oranlarının yüksek veya taleplerin düşük karşılanması, tabiatıyla inşaat sektörünü olumsuz etkiliyor.
Tabi burada en önemli etken veya olumsuzluk artan döviz fiyatlarının inşaat maliyetlerine yansımasıdır ki bu durum da alıcı ve satıcıları da olumsuz etkiliyor, çünkü maliyetlerin artması nedeniyle satış fiyatları da mecburen artıyor. Kısacası döviz artınca emlak fiyatları da artıyor.
***
Hükümetin bu sorunu çözmek amacıyla Ekim ayında ‘İlk Evim Kampanyası'nı duyurması beklenirken, yeniden hareketlenmek için umudunu kampanyaya bağlayan gayrimenkul sektöründe konut fiyatlarının akıbeti yeniden tartışılmaya başlandı.
Piyasa uzmanlarına göre güncel tesbitlerden ilerleyelim;
• Kampanyayla ilgili konut fiyatlarında kalıcı bir düşüşün beklenmediği,
• Konut üretiminin artması halinde fiyatların düşeceği,
• Son bir yıldır bankaların konut kredilerini kısıtlamasından dolayı piyasada kredili satışların önemli ölçüde gerilediğini,
• BDDK'nın açıkladığı yeni konut kredisi tebliği, ikinci, üçüncü konutunu alacak olanlara ayrı faiz oranları uygulanmasını ve kısıtlı kredi verilmesini,
• Bu durumun yatırım amaçlı talepleri, dolayısıyla konut fiyatlarını geçici bir süre frenleyeceği.. aşırı yükselen fiyatların bir süre yatay seyirde devam edeceğini,
• Açıklanan verilerden de görüldüğü üzere konut fiyatlarının seyri ile ilgili son bir yılın en düşük seviyesinde gerçekleşen konut satışlarının yaşandığını,
• Bu dönemde inşaat firmaları dövizde ki artışı maliyetlerine ekleyip, yeni fiyatlandırma yaptıklarını ve satışlarında kendi imkanlarını kullanarak vadelendirme yaptıklarını belirten uzmanlar ''Kendi sistemlerini kurmak durumunda kaldılar.'' dedi. TL ödemeli sistemi 12 ay vadeli, Dolar ödemeli sistemi 24 ay vadeli olarak müşteriye sundular.
• Malum açıklanan enflasyon rakamları baz alındığında maliyet kalemlerinde neredeyse her ay zamlara karşılık, konutta döviz bazında bir rakam belirlendiğini ve müşteriden onun karşılığı olan TL istendiği,
• Dövizde ki artışın fiyatlara yansıtıldığını açıklayan uzmanlar, piyasadaki konutların yüzde 80'ini nakit alım yapan vatandaşlar olduğunu ve bu nedenle konut fiyatlarında gevşemenin yaşanmadığını belirtti.
• Türkiye'de her yıl ortalama 800 bin ile 1 milyon konuta ihtiyaç olduğunun altını çizen uzmanlar '' İnşaat maliyetleri, arazi sıkıntısı, pandemi koşulları nedeniyle yeterli üretim yapılamadı. Bu durum da piyasada olan konutların fiyatının şişmesine neden oldu. Dünyada konut fiyatlarındaki artış sıralamasında Türkiye birinci sırada. Bu da konutlardaki fiyat artışlarının ne kadar yüksek olduğunu doğruluyor.” dedi.
KONUT SEKTÖRÜNÜN GÖZÜ EKİM AYINDA!
Ekim ayında açıklanması planlanan İlk Evim Kampanyası merakla bekleniyor. Düşük faizle 10, 15 ve 20 yıl vadelerde yapılacak kampanya, hiç evi olmayan vatandaşlar için hazırlanıyor.
Bu durumda devletin vatandaşlara ev sahibi olma hakkını sağlaması piyasanın hareketlenmesini sağlayacağını söyleyen uzmanlar, konut sektörüyle bağlantılı 174 sektör olduğunu, dövizin durağan olması durumunda da konut fiyatlarının yatay seyredeceğini söylüyor.
***
Piyasa uzmanlarının görüş ve düşüncelerine bağlı olarak sektörde farklı tesbitler ve beklentilerde var.
Bakın 6.Şubat depremleri sonrası 11 ilde yeniden ve son sürat yeni şehirler kuruluyor.. kanaatimce 1 yıla kalmadan bu projeler tamamlanacak.
Yeni işler ve projeler için istihdamı da düşünürsek sektöre can suyu lazım.
Tabi ki uygulanan mali ve para politikaları göz önüne alındığında hükümetin bu konuda işi gerçekten zor, çünkü kaynak ve bankalara likidite lazım.
Tekrarlamakta fayda var. GSMH nın neredeyse %7 sini inşaat sektörü karşılıyor.. istihdamın artırılması ve cari açığın kapatılması için inşaat sektörünün ne kadar büyük rolü olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Lakin pandemi dönemi ile başlayan süreçte insanların satın alma kriterlerinin değişmesi, depremler, göçmenler ve yabancıların talepleri de bu sürece eklenince birkaç yıldır sektör kendi yağıyla kavruluyor.
Peki hükümet piyasaları daha da hareketlendirmek için daha ne yapabilir.. ilk evim kampanyası benzeri bir kampanyayı 2. ve 3. Ev kampanyası ile evlenecek çocukları olan aileler, yeni evliler, şehit ve gazi aileleri, 60 yaş üstü ihtiyaç sahibi aileler, dul kadınlar vs gibi başlıklarda çeşitlendirebilir.
Veya 10-20 yıllık yapı denetimlerden geçmiş ve iskanlı evlere farklı faiz oranları ile yeni kampanyalar düzenleyebilir.
Bu tür halka dönük projeler için dar gelirli ve orta kesim için yeni uydu kentler ve şehirler kurulabilir.
Devlet bu konuda vizyoner bir bakışla kontrolü altında ki kurumlarla bu işleri yapabilir, veya özel şirketler aracılığı ile projeler ürettirebilir.
Çünkü ülkenin %52 si zaten hazine arazisi.. mesela İstanbul içinde 3-4 lokasyonda ve şehrin kuzey bölgesi planlarını harekete geçirilebilir.
Yeter ki bu konuda siyasi irade vizyonunu ortaya koysun.
İyi haftalar...

YORUM YAP