Küçükayasofya ve şampiyonluk

İstanbul 1.Amatör Lig ekiplerinden Küçükayasofya, ligde son iki maç öncesinde şampiyonluğa çok yakın, hatta şampiyonluğu kesin diyebiliriz. Yeşil-beyazlılar gelecek sezon Kulüp tarihinde ilk defa Süper Amatör Ligde mücadele edecek.

Küçükayasofya'nın tarihinde Eyüpspor, Balıkesir ve Ankaragücü formaları giyen Emre Sami Kökten, Vefa'da oynayan Zeki Gökbora, Bursaspor forması giyen Hüseyin Şener (namı diğer Pinga Hüseyin), Malatyaspor'da forma giyen Suat, Hüsnü ve Battal, Lüleburgaz'da oynayan Deniz, Aydınspor forması giyen Necmi Alan, Galatasaraylı Savaş Yarbay ve yine sarı-kırmızılı formayı giyen Ali Gül'ün yanı sıra, Beşiktaşlı meşhur Şaban Kartal gibi isimler yetişti. Şimdilerde Antalya'da yaşayan efsane Başkan Ünal Sevinç'i saymazsam liste muhakkak eksik kalır.

Yenikapı etkinlik alanında 2020 yılında yapılan ve amatör takımlarından da faydalandığı iki futbol sahasından oluşan Yenikapı Spor Tesislerinin Fatih ilçe takımlarına faydası hemen etkisini gösterdi. Fatih takımları şampiyonluk için birbirleriyle yarışır hale gelmeye başladılar. Bunları yazarken insanın aklına ister istemez Ayasofya'nın içinde çim saha ve şimdilerde tur otobüslerine garaj görevi yapan Cankurtaran Stadı geliyor. Ve yıkılan Cundi Tesisleri… Cündi kelimesi Türkçe'de ‘ordu mensubu' anlamına gelir. Ancak 45 faal futbol takımı bulunan Fatih'te altyapı takımları halen istenilen seviyede değiller. Belli başlı birkaç takım altyapı konusunda ciddi çalışmalar yapıyor.

İNSANIN AKLINA AYASOFYA'NIN İÇİNDEKİ ÇİM SAHA GELİYOR

İstanbul'un tarihi semtlerinden olan ve adını 530 yılında inşa ettirilen, 1500 yıldır ayakta duran ve Sultan II. Bayezid döneminde Hüseyin Ağa tarafından camiye çevrilmiş olan Küçük Ayasofya külliyesinden alan Küçükayasofya semtinin takımı, Bölgesel Amatör Lige yükselen komşusu Cankurtaran gibi başarılı bir sezon geçirdi. Küçükayasofya'nın bir diğer komşusu Kadırga'da şampiyonluğa çok yaklaştı. Yıllardır 3.Lige takım çıkaramayan, Türkiye Şampiyonalarına takım gönderemeyen, Karagümrük'ün haricinde son 22 yıldır Profesyonel liglerde takımı olmayan ve her geçen gün geriye gidiyor denilen Tarihi Suriçi'nde futbol son 2 sezonda Büyükler Kategorilerinde yeniden canlandı. Fatih'in diğer takımlarından İstanbul Siirt, Kumkapı Sarıçubuk, Davutpaşa, Altınyıldız, Vardar ve Topkapıspor da başarılı bir sezonu sona erdirmek üzereler.

TAKIMLARIN ÇOĞU BAŞKA İLÇELERE GİTTİLER

Bir zamanlar Eminönü Kulüpleri kazandıkları şampiyonluklar, güçlü kadroları ve elde ettikleri dereceler ile oldukça meşhurdu. Bu takımlardan bazıları, Kapalıçarşı, Şehzadebaşı, Süleymaniye Sirkeci, Yeşildirek, Eminönüspor, Vefa, Sakarya İMÇ, Langa, Kumkapı Sarıçubuk, Alemdar, Cankurtaran, Gedikpaşa, Çırçır, Yenikapıspor, Kadırga, Zeyrek, Küçükpazar ve Gayretspor'dur. Bu takımlardan bazıları isim değiştirdi, bazıları aynı isimle liglerde yarışmaya devam ediyor. Bu kulüpler arasında yer alan ve 70 yıllık geçmişi olan Küçükayasofya, (3 sene amatör olmak için beklediler) bu sezon 1. Amatör Lig 9.Grupta şampiyonluğa çok yaklaştı. Mahmutbeyspor ile şampiyonluk yarışının içinde olan Fatih temsilcisi, iki maçta da berabere kaldığı rakibinden 6 puan önde ve Kulübünün içinde tarihi bir türbe bulunan tarihi takım bu hafta, ligden düşen Olimpiyat karşısında 1 puan bile aldığı takdirde Süper Amatör Lige yükselecek.

GÜÇLÜ BİR YÖNETİMLERİ VAR

Bu sezon Hüseyin Başarmış Başkanlığında çok güçlü bir yönetim oluşturan Küçükayasofya'da Coşkun Aksu, Ali Çelik, İsmail Ağdaş, Selahattin Yalçıntaş, Salih Mehmet Oşar, Ahmet Akbulut, Haydar Kadaş, Fuat Kuştemir gibi isimler yönetici olarak görev yaparken Genel Kaptanlık yapan İsmail Çetinbaş'ın da şampiyonlukta emeği çok büyük. Takımın teknik direktörü ise futbolculuğunda 1.Lig görmüş olan, Alibeyköyspor, Küçükköy, Gaziosmanpaşa, THY, Beylerbeyi gibi çeşitli Profesyonel Kulüplerde oynayan ve döneminin en iyi orta saha futbolcularından gösterilen ve teknik adamlığı da çok başarılı olan Hasan Yavuzçoban.

YERLEŞİK AİLE YOK DENECEK KADAR AZ

Eskiler bilir, İstanbul balık hali ve sebze meyve hali şimdiki Unkapanı ve Küçükpazar sahilindeydi. Bu nedenle Cibali, Haydar, Küçükpazar, Süleymaniye ve Fener ile Balat'ta halin çalışanlarının aileleri de ikamet ederdi. Hal gidince halimiz böyle oldu. Ayasofya'yı da kapsayan ve bir dünya mirası olan Eminönü, korunacak kentler listesinde yer alıyor. Şimdilerde ise üst ve orta gelir grubu aileler tarafından terk edilen bir bölge haline geldi. Yerleşik aile yok denecek kadar az. Gündüzleri on binlerce insanın ziyaret ettiği, alışveriş yaptığı Eminönü Tahtakale'de kayıtlı kişi sayısının sadece 15 olduğunu söylersem bu durumun ne kadar ilginç olduğunu da anlayacaksınız. Bu bölgede göç eden aileler tarafından terk edilen yerler işyeri ya da pansiyon veya bekar odasına dönüştürülürken, önemli bir kısmı da boş kalarak metruk binaya dönüşüyor. Birçoğu da iş yeri haline getirildi. Teşbihte hata olmaz, Langa, Kadırga, Yenikapı ve Laleli şimdilerde küçük Özbekistan, Pakistan ve Nijerya haline geldi. Suriyeliler ise Fatih'in daha ziyade Vatan Caddesine yakın yerlerinde bulunuyor. Hırka-i Şerif''teki Akdeniz Caddesi ise Halep Caddesine döndü.

AMATÖR LİGLER PREMİER LİGE DÖNDÜ

İkamet edilen yer vasfını gün geçtikte yitiren ve ticari-turistik bir yapıya dönüşen Küçükayasofya semtinde yerleşik aile yok denecek kadar az. Semt, oteller ve kafeler merkezi oldu. Bu nedenle, semtin eskisi olan şimdiki Yöneticiler, finansal yetersizlikler nedeniyle maddi destek bulmakta zorlanıyorlar ve çözümü yine kendileri bulup, hiçbir geliri olmayan Spor Kulübünü, zor şartlarda ayakta tutmaya çalışıyorlar. Küçükayasofyaspor'un şampiyonluğunu tebrik ederken, genel bir yazı haline gelen haberde bir de eleştiri yapmalıyım: Son günlerde şunu çok duyuyorum. Belediyeler saha veriyor, araç veriyor, spor malzemesi veriyor, su veriyor, yılda belli bir miktar da para veriyor… İyi ama sporcu bulmak zorlaştı. Süperde oynayan futbolcuyu transfer edip 1. Amatör Ligde oynatıyorsunuz; Taşıma su ile değirmen döndürmek gibi. Fatih'te altyapı konusunda ciddi çalışmalar yapan takımlar var. Namık Sevik Stadının civarı, yerleşim yeri olması sebebiyle bu amaca daha uygun durumda. Ayrıca, Karagümrük, Vefa, Yedikule, İstanbul Kastamonu ve Kocamustafapaşa gibi takımların haricinde alt yapıda pek başarı da gelmiyor. Ben bu durumu hem İlköğretim Okulların müfredatlarına hem de hâlihazırdaki sahaların yine de yetersizliğine bağlıyorum. Fatih'te Suriyeli, Mısırlı ve Ürdünlü çocuklara yönelik futbol okullarının olduğunu da unutmamak gerekir. Örnek vereceğim, 101 takımın yer aldığı U18 Liginde sadece Vefa ve İstanbul Kastamonu şampiyon oldular. 407 takımdan oluşan U16 Liginde Kocamustafapaşa ve Vefa'dan başka şampiyon çıkmadı. 444 takımın yer aldığı U14 Liginde Fatih'ten şampiyon çıkmadı.

İKİNCİ SIRADAKİ TAKIMLARIN ÇIKMASI GEREKİR

Fatih başta olmak üzere belli başlı ilçelerde bu durum gerçekten böyle ancak farklı ilçelerde tam tersi durumlar da var. İdman yapacak sahası olmayan ilçeler var. Belediyelerin spor tesislerini farklı etkinlilere ayırması nedeniyle iç saha avantajını kaybeden takımlar var. Havaların ısınması ve piknik mevsiminin gelmesiyle birlikte Köy Dernekleri de etkinliklerine hız verdi. Bazı Belediyelerin önceliği spor yapan takımlar değil, oy derdinden dolayı Köy Dernekleri oluyor. Bu durumda Kulüpler de haklı olarak liglerin Mayıs ayı sona ermeden bitmesini istiyorlar. Bu sene ilginç oldu, Amatör Ligler İngiltere Premier Ligi geride bıraktı, Ramazan Ayında bile takımlar hafta içi maçları oynadılar. Birçok takım bu yoğun fikstür nedeniyle beklemediği puan kayıpları yaşadı. Buna ligin statüsü de eklenince durum bir hayli zorlaştı. İstanbul 1.Amatör Ligde 10 takımlı gruplarda 4 takım düşüyor ve sadece 1 takım çıkıyor, bu hatalı. Her grupta ikinci sıradaki takımların da Süper Amatör Lige alınması gerekir. Sorunca herkes dertli ancak durum biraz da Nasreddin Hoca'nın fıkrasına döndü. Hocanın, zalimliği ile ün salmış Moğol imparatoru Timur'a söylediği iddia edildiği gibi; Akşehirli sizin fili bir sevdi bir sevdi… Ne sempatik hayvan. Neşe geldi vallahi köye. Millet fil diyor, başka bir şey demiyor. Öyle mahzun ki, tek başına, yazık. Ferman buyursanız da yanına bir de dişi fil getirseler.

Ali Kemal Demir

Bu yazı, kendisini köşe yazarı zanneden kişi tarafından 39Y İETT hattında yolculuk ederken kulaklığını evde unuttuğu için diğer yolcuların konuştuklarını duymaması adına laf ola beri gele mantığıyla yazılmıştır. Gerçekle alakası yoktur

 

YORUM YAP