Silivri Kurtuluşunun 97. yıldönümünü kutluyor, bu uğurda mücadele eden başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile tüm şehit ve gazilerimizi minnet ve şükranla anıyoruz.
20 Temmuz 1920'de Silivri'ye giren Yunanlılar, Silivri'yi iki yıl işgal ettiler. 3 Ekim 1922'de yapılan Mudanya mütarekesi ile Silivri ve bölgedeki diğer istila ettikleri Türk topraklarından çekilmeyi kabul etmek zorunda kaldılar. 1 Kasım 1922'de Silivri Türk yönetimine devredildi. Bu tarih Silivri'nin kurtuluş günü olarak tarihe geçti. Daim ve kutlu olsun…
İyi ki var Silivri; bütün renklerimiz ve düşüncelerimizle, kopup geldiğimiz geçmişimizle sığabilecek, sığınabilecek, mutlu ve huzurlu hissedebileceğimiz kocaman bir dünya, sayısız fırsat sunuyor her birimize… Bu güzelliğe sahip çıkmak her birimizin vicdani sorumluluğu olmalı… Kalben sevdiğimiz bu kenti, vicdanen de korumalı, hak ettiği şekilde ve yerlere taşımalıyız…
Kaybedince değil ona sahipken bir şeylerin kıymetini bilerek yaşamamız, üretmemiz ve bu bilinci asla terk etmememiz dileğiyle…
YOLUNUZ AÇIK OLSUN
30 Ekim Çarşamba akşamı Aytaç Tuna, ses sistemleri işlerine yeni dahil ettiği müzik yapımcılığı iddiasını şahane bir albüm tanıtımı ile gerçekleştirdi. İran'ın “İbrahim Tatlıses'i” olarak nam salan Seccad Mehmedi'nin müzik piyasasına iddialı ve güçlü biçimde girişinde prodüktör olarak sorumluluk üstlenen genç arkadaşımızın İstanbul piyasasında edindiği yeri görünce gurur duyduk. Seccad Mehmedi'nin sesi anlatılacak gibi değil dinlemeniz lazım, sahnede dinleyenleri soluksuz bırakan ancak kendi temposundan hiçbir şey kaybetmeyen performansı tek kelime ile; büyüleyiciydi.
Müzik otoriteleri, “İbrahim Tatlıses'in ustalık döneminde edindiği sese Seccad Mehmed'i çok genç yaşta sahip olarak nasıl bir yol izleyecek herkes merak içinde bekliyor” yorumlarında bulunuyor.
Mahşer albümü, Aytaç Tuna'ya yapımcılığı, Seccad Mehmedi'ye müzik kariyeri hayırlı olsun, tüm yolları açık, şansları bol olsun…
Müzik zirvesinde kalıcı bir yer edinmeniz dileklerimle… Canı yürekten tebrik ediyorum…
‘KİRACI', ‘EV SAHİBİ' ALGISI
Dikkatimi çeken bir konu var… Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz'ın bir süre önce yaptığı, “Belediye Başkanının beş yıl sonrasının idamı bir daha seçilememek dimi? Ben seçilmek kaygısıyla değil, hep sizin aranızda, hep sizin için belediye başkanlığı yapacağım. Beş sene sonrasını düşünen namert oğlu namerttir. Beş sene sizin vergilerinizin hesabını soran bir Başkan olacağım. Ben hep sizin aranızda olacağım. Kim darılırsa darılsın ben sizlerle beraber olacağım, sizlerle yol yürüyeceğim” şeklindeki konuşmayı değişik şekillerde algılayanlar var… Özellikle, “Beş sene sonrasını düşünen namert oğlu namerttir” kısmını; ‘Bak işte o da biliyor seçilemeyeceğini, açıkça ikinci dönem seçilme hedefi olmadığını ifade ediyor…' gibi yorumlayanlar var.
Yılmaz'ın, ifadesinde ‘ikinci dönemi hedeflemediği' kastı olduğunu düşünenlerden değilim. Öyle olsa bile daha 4,5 görev süresi varken bunu ifade edecek kadar siyasi tecrübeden yoksun olmadığını daha altı ay önceki seçimde tartışmaya yer bırakmayacak şekilde ispat etti zaten.
Yine de iktidarın güç zafiyetine müsaade etmediğini bu çerçevede belirtmek gerek. Siz ‘kiracı' olduğunuz algısına kapıyı aralarsanız, başkaları ‘evsahibi' oldukları kanısını yerleştirme fırsatını değerlendirirler.