Yumurtalı pidenin çok talibi var!
Varsa yoksa yumurtalı pide…Sırası gelen, parayı verip koltuğunun altına yumurtalı pideyi sıkıştıran ademoğlunun ruh hali değişiyor, ağzı kulaklarına varıyor…
On
günde, pide kuyruğunda kaynaşmış insanlar, birbirlerinin eksikliğini hisseder
olmuş;
" Ertuğrul ağabey yoktun dün akşam?"
" Kayınvalideye iftara gittik…"
" İyi iyi, meraklandım yahu."
Ertuğrul ağabeye dün akşamını soran sırma saçlıya; say bakalım aynı apartmanda oturduğun komşularını desen!
Sayar bu!
Şecerelerini ezbere bilir!
Gözlerden belli! Böylelerini ben de bilirim…Dakikasında can ciğer olan tiplerden…
" Sizin meslek neydi?"
" Memleket burası mı?"
" Güzel olur bu fırının ekmeği deee pidesi de, daha geçen seneye kadar köşedeki fırından alışveriş yapıyorduk, ekmeği bozdular. Söyleyecek oldum bir dayak yemediğim kaldı…"
" Sizin meslek neydi?"
" Memleket burası mı?"
Havandaysan ve soruları cevaplarsan, al sana tombaladan, asker arkadaşı kıvamında insan evladı!
" Yenge çalışıyor mu?"
" Kira mı eviniz?"
" Çoluk çocuk?"
" Bak şimdi beklerken aklıma geldi, bir Hilmi amcamız vardı bizim, Allah rahmet eylesin, on numara diyeceğim olmayacak, on bir numara adamdı, nabza göre şerbet vermesini iyi bilirdi, çocukla çocuk, büyükle büyük, o ayar…Ramazan yine böyle, zibidinin biri kuyruğa kaynak yapmaya çalışıyor tam da Hilmi babanın önüne, ihtiyar diye ses çıkarmayacak sandı besbelli…Hilmi baba insan gibi uyardı önce, anlamadı zibidi, arkasından verdi Osmanlıyı, zibidi yere, inanır mısın beş parmağının izi kaldı…"
" Araban var mıydı senin?"
" Ne marka? Kaç model?"
" Araba satılmıyormuş artık, faizler de düşmüş, şöyle sıfır bir araba alayım diyorum, çoluk çocuk denize gideriz yahu…Yengen de istiyor da, bakma istemezmiş gibi yapıyor…Ne tilkidir oooo…Bildiğin Hürrem yahu! Sahi gelsenize bir akşam oturmaya…"
" Kaç oldu çağırıyorum oralı bile olmuyorsun arkadaş, müsaitseniz bu akşam iftardan sonra kahve içmeye geleceğiz size…"
Boş bulundun, ayıp olmasın diye buyur ettin!
" Ne demişler; tatlı yiyelim tatlı konuşalım…Yengen; eli boş gitmek olmaz dedi…Kızdım tabi, yabancı mı onlar dedim, ısrar edince dondurma aldık, iyidir bizim pastanenin dondurması, böylesini yememişsindir! Yenge koysun dondurucuya da, kahvelerden sonra…"
" Şükür paraya ihtiyacımız yok, ayıptır söylemesi evlerin kiraları ile gül gibi geçinip gidiyoruz, çalışmaya neredeyse tövbe edecektim ama canım sıkıldı yahu, yok mu sizin iş yerinde masa başı bir şeyler, şeflik, müdürlük olur maksat zaman geçsin, adres belli olsun, aklında olsun…Yenge çıkar bakalım dondurmaları dolaptan…"
" Yarın gece bizdesiniz, olmaz dersen, darılırım haaaa!"
İş buralara kadar gelmişken gitmeyeceksin de ne yapacaksın?
" Sonra kardeşim zorla çıkardık bunları evden, malın mı var derdin var. Ahıra dönmüş caanım ev, insan mı yaşamış, inek mi beslemişler belli değil…Ah şu yüreciğim yufka olmasa neler yapacağımı biliyorum ben de, dört beş yaşlarında küçük bir kızları vardı, kıyamadım yavrucağa…"
" Şeflik, müdürlük dedim ama yanlış anlama sakın, bel fıtığım var…."
" Sen hafta sonları arabayı pek çıkarmıyorsun herhalde, cumartesi İstanbul'a gidelim diyoruz, bu sıcakta otobüslerde perişan olmayalım …"
Arabayı verdin!
" İnanır mısın gelene kadar aklımdaydı depoyu doldurmak, tam benzinliğe gireceğim bizim ufaklığı araba tutmasın mı? Kusunca aklım başımdan uçmuş, temizletemedik…Ayıp olmadı değil mi?"
Arabayı bir daha istemesin diye mazotun lafını etmiyor, götürüp kuzu kuzu temizletiyor, yüreğini bozmamaya çalışıyorsun;çocukkusunca adamın aklı başından uçmuş, arabanın deposunu mu düşünecek, senin başına gelse, aynını yapardın! Hem komşulukta olur böyle şeyler…Geldi geçti be yahu hem araba alacak nihayetinde…
Gelip geçmez, pide kuyruğunda tanıştığın adam arabanın ortağı olur, bir hafta sen kullanırsın bir hafta o. Sürekli başına bir şey geldiği için depoyu doldurmayı unutur. Kalbi kırılmasın, ayıp olmasın diye de ses çıkaramazsın bir türlü…
Ramazan bayramında tatile birlikte çıkarsın, senin araba ile tabi.
Cüzdanını evde unuttuğu için otel masrafları ve yeme içme de senin cebinden çıkar, neme lazım çoluk çocuk para isterde mahcup olur diye harçlık da verirsin, tatil bitince ilk iş hesaplaşacaksın nasıl olsa!
Güneş gözlüğü beğenir, taksitler senin kredi kartından. Yengeye terlik, hop sen. Kıza tablet!
Tatil biter sıra bir türlü hesaplaşmaya gelmez, kiracılar kiraları vermiyordur!
Amcaoğlu trafik kazası geçirir! Kayınpeder prostat olur, acısından etrafına çok çektirir çok! Yenge basur! Kızın ciğerinde kist vardır, merakla patoloji sonuçları beklenir, çok şükür bir şey çıkmaz! Oğlan bisikletten düşer ayağını kırar! Bir hemşerisi acil paraya sıkışmıştır tam tatil hesabını görmeye gelirken elinde avucunda ne varsa ona verir!
Zamanla unutursun tatil parasını, başımın gözümün sadakası olsun der geçersin geçmez!
Bir akşam gelir, suratından düşen bin parçadır.
"Hayrola" dersin, "ne bu hal?"
Eski bir mevzu vardır başında, zamanında yurtdışındaki bir arkadaşından yüklü borç almıştır, dün akşama kadar arayıp sormamıştır ama şimdi parasını istemektedir, belalıdır, bulaşmaya gelmeyen tiplerdendir, e kiracıların hali malum, başına gelen onca felaketten sonra nereden denklesin de bulsun parayı, hafta sonuna kadar vakit vardır. O güne kadar buldu buldu! Adı kara listede olduğu için bankadan kredi de çekemez…
İşi görülsün diye; bankadan çekersin krediyi, kaçmıyor ya bir yere, aydan aya o size ödeyecektir taksitleri nasılsa!
İlk ay öder, dürüst adamdır neticede!
İkinci ay tastamam getirir parayı verir…
Üçüncü ay gününden önce.
Dördüncü ay bir bakarsın banka hesabından otomatik olarak çekilmiş kredi tutarı, ayıp olmasın diye bir hafta bekler, telefon edersin…
Aradığın numara kullanılmamaktadır ama olsun!
Gülerek;dalgın adam, yatırmamış cep telefon faturasını diye geçirirsin içinden , iki hafta daha geçer diğer taksitin günü yaklaşmaktadır…
Dondurma alır, akşam oturmasına gidersin…
Zile basarsın, kapıyı açan olmaz…Karşı komşu aralar kapısını; " taşındı onlar" der, " alacaklı mısınız?"
Dediğim gibi; yumurtalı pidenin çok talibi var!
Varsa yoksa, yumurtalı pide…
Laf aramızda yumurtalı pide sevmem ben!
Sahi sizin meslek neydi?
Memleket burası mı?