Ben kulüpte sadece Ünal ve Oğuz Yavuz var biliyordum, “Yavuz'un hiç mi suçu yok” diye sorunca o kadar çok ses çıktı ki arayıp haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır diyenler çoğunluktaydı ama küfür eden de seni Allah'a havale ederim diye tehdit eden de vardı. Oysa bilinmeyen işler değil ki. Herkesin dilinde yaşananlar…
Yine de şunu hatırlatmakta fayda var. Silivrispor sadece bir futbol takımı değil. Aynı zamanda Silivri'nin en büyük bütçeli en kalabalık sivil toplum kuruluşudur.
Bir ailedir Silivrispor.
Tabii ki üyeleriyle, taraftarıyla, personeliyle, profesyonelleriyle büyük bir ailedir.
Tabii ki üyelerine yardımda bulunabilir.
Çocuklara burs verebilir.
Bunlarda bir problem yok.
Bunlar kulübü batırmaz aksine bir nevi görevdir. Bu tür destekler ve yardımlar her zaman desteklenmelidir.
Ancak şimdilik isimlere girmeyeceğim ama öyle kalemler var ki 50 bin liralık eşarplar bile örtemezmiş… Liste o kadar kabarık ki terminalden, cezaevine yol olur.
Bunların hiç biri mesnetsiz iddia değil hepsi kayıtlı görüntülü.
Şimdi kabak yine müdürün başına patlayacak ama inanın hiç alakası yok.
Bu arada takıma katkıları ve desteğine teşekkür için belediye başkanına çıkıldı. Resimlerde hiçbir yönetici yoktu. Acaba diyorum bir akreditasyon sıkıntısı mı yaşandı?
Takıma gelince gördünüz işte.
Takım araba gibi.
Depo dolu olursa hep gider, içerde dışarıda lider mider dinlemez, ezer geçer.
Aslansın kaplansın deyip gazla götürmeye çalışmayacaksın, fulleyin depoları takım sizi uçursun.
Belediye başkanı, esnaf, taraftar devreye girdi, menüler düzeldi, oyuncu teri kurumadan hakkını aldı, takımı hayata bağladı. Farkında mısınız artık bize penaltı bile gol olmuyor.
Hiç kimse ben bırakırsam takım düşer diye yalandan trip yapmasın.
Buraya ne takımlar geldi, ne liderler gördük hepsini devirdik.
Yine yaparız, yeter ki paraları dağıtırken “bu sana, bu bana, bu da kaldı takıma” demeyelim.
Aslında demem o ki gölge etmeyin başka ihsan istemez...
