Hafta sonu kötü bir oyun ile sahadan boynumuz bükük ayrıldık. Birkaç oyuncu dışında göze çarpan ve mücadele eden isim yoktu sahamızda.
Yomra takımını yenememek yenilgiyi kabul etmek anlamsız olsa da kaçınılmaz sonucu da kabul etmek zorundayız. Bunun için yazılacak fazlaca bir şey de yok.
Yenildik.
Yenilgiyi hak ettik.
Sahada benim gözümde en iyi oyuncu Kaptan Yunus, Vahit, Halil, ve kaleci Burak ve Emin dışında inanarak mücadele eden yok gibiydi.
Hele Kaptan Yunus bana göre sezonun en iyi topunu oynadı. Sahada basmadık yer bırakmadı. Defansta, ilerde, kenarlarda hem rakibe bastı hem de pas dağıtmaya çalıştı. Yomra maçı ile ilgili kaptana tek eleştirim geriye fazla gelmesi olurdu.
Yomra yenilmeyecek takım da değildi, olmadı başaramadık.
Beceremedik.
Yıkıldık.
Şimdi sıcak ofiste oturup da ahkâm kesmenin anlamı yok, şöyle oynasaydık böyle olurdu, şu oyuncuyu alsaydık bunu oyuna soksaydık demenin de vakti geç artık.
Ne takımın hocası Erdal İşkar, ne de sahada terleyen oyuncuların sahaya maçı kaybedelim diye çıktıklarına, çıkacaklarına inanmam. Kötüydük ve kaybettik bu kadar net.
Önümüzde çok zorlu bir maç var. Cumartesi günü komşumuz Tepecikspor ile önemli bir lig maçına çıkacağız. Bu maçı da mutlak ama mutlak kazanmak zorundayız.
Sadece biz değil Tepecik'te kazanmak zorunda. Futbol severler adına güzel bir maç olacak. Her iki takımda diken üstünde ve puanlara ihtiyaçları var.
Silivri kaybetse tehlike bölgesine inecek ve kâbuslar görecek.
Tepecik kaybetse olduğu yerde kalacak ve son haftalardaki çıkışını gölgeleyecek. Çok önemli maç ve bu önemli maçta da yönetimler çeşitli önlemler almakta, ekstra primler, vaatler ve moraller pompalanacak.
Moral demişken bunun da dozunu iyi ayarlamak lazım. Öyle yalancı pehlivan gibi soyunma odası koridorlarında takım kaptanına boş boş bağırmanın da anlamı yok. Zaten mümkünse Tepecik maçına gelmesin o boş bağıran.
Dedik ya çok önemli maç, aslında maç biter de baki kalan dostluk olsun bizim için önemli olan da bu. Dostluk.