Atatürk Anadolu Lisesi Coğrafya Öğretmeni, yaptığı son sınav yazılısıyla 12. sınıf öğrencilerine hayatları boyunca unutamayacakları güzel bir anı bıraktı.
Mezuniyet heyecanı yaşayan Atatürk Anadolu Lisesi 12. Sınıf öğrencileri, Coğrafya Öğretmeni Göksal Afacan'ın düzenlediği son sınav etkinliğinde çok hoş bir sürprizle karşılaştılar.
Okudukça gülümseten satırlar şu şekildeydi; “Merhaba nasılsın? Ne o yazılı sorusu mu bekliyorsun? Bence bunca yıl yeteri kadar yazılıya girdin. Başka bir şey yapmak lazım. Farkında mısın bu yazılı hayatın boyunca gireceğin son yazılı. Düşündüm de bu yazılın biraz farklı olsun dedim. İlkokul, ortaokul ve lise derken geldin sonuna. Sadece lisede girdiğin yazılı sayılarını şöyle bir topladım da bu hariç tam 223 yazılı, artık geldin en sonuncusuna. Evet işte bu son yazılın 224. Yazılın en son olanı ve özel olanı. Peki ne mi yapacaksın bu yazılıda? Dedik ya bu yazılı farklı, notları sen vereceksin soruları da bazen sen soracaksın.
Şimdi kâğıdın söyle sıkıca bir kapat ne yaptığını ne ettiğini kimse görmesin. Yanındakilerden göz ucuyla bakıp kopya almaya da çalışma bu yazılıda ihtiyacın yok. Şöyle bir bak etrafına… bir daha göremeyeceğin bir yazılı ortamı bu. “Hocam üniversiteye gideceğim orda da var.” deme. Orada vize var, final var, bütünleme var, yazılı yok. Sınıfında seninle aynı kağıdı okuyan bir arkadaşın var mı? Bir bak bakalım…onunla göz göze gelin…bence bir tebessüm edin birbirinize …haydi tamam dönelim yazılımıza…
Yazılı demişken soru sormak lazım değil mi? Hımmm ne sorsak 9. sınıftan başlayalım mı? Hani kroki diye bir şey öğrendin ya. Ölçeksiz kaba taslak çizimlerdi. Sorumuz bence bu olsun aşağıdaki boş olan yerlerden 1.'sine 4 yıl boyunca geldiğin, gittiğin okulumuzun krokisini çizer misin? Ama çizerken o yıllarda geçirdiğin güzel günleri hatırlamanı istiyorum. Güzel anılarını hatırlamanı istiyorum. 2. Boşluğa da evinin krokisini çizmeni istiyorum. Eğer evini güzel bir şekilde çizersen krokiden evini bulabilirsem neden olmasın belki çay içmeye bile gelebilirim. 1. Yerde de sana yardımcı olmak amacıyla kendi evimin krokisini çizdim. Beklerim çay içmeye.
Geçelim 2. soruya… yok ya vazgeçtim. Çok soru sordular sana şu zamana kadar… bu soruyu sen sor. Hiç yazılıya çalışırken dedin mi “Ben olsam şunu sorardım”, “Hocam böyle soru mu olur?”, “Allah aşkına biz ne çalıştık sen ne sordun?”, “Hep çalışmadığım yerden sormuş.” Vb. Al sana fırsat sor soruyu cevabını da ver. Hadi yardım da edeyim sana örnek bir sorum bile var; Ağrı Dağı Türkiye'nin en yüksek nesidir? Cevap: Dağıdır.
Başka ne soralım acaba…Unutamadığın bir lise anına ne dersin? Bence yazmalısın hem bunu bir yazılı kağıdına yazarak ölümsüz olmasını sağlarız. Bu arada aramızda kalacak merak etme. Haydi 4 yılını şöyle bir düşün ve bir anını aşağıdaki boşluğa yaz.
Her canın sıkıldıkça aldın kalemi eline karaladın sırayı, masayı bazen boş bir kağıdı… yazdın, çizdin bazen aşklarını yazdın, bazen özlü sözü yazdın, bazen de garip şekiller yaptın. Bu soruyu da buna uygun yapalım bence… Aşağıdaki boş alanı masanın üstü yada karalama kağıdı olarak düşün, canın ne isterse yaz, çiz karala, çiçek, böcek ne olursa olsun yap, dök içinde ne varsa ortaya liseyle ilgili kendinle ilgili… Soru olmadı ama olsun hep soru olacak değil ya…
“Hocam ya böyle yazılı mı olur?” diyorsun içinden olur olur son yazılı olunca olur. Hatta şöyle yapalım bu yazılı kâğıdını ben sana posta ile göndereyim. Son yazılı kâğıdın diye saklarsın. Göndermem için ne lazım adres tabi ki… o zaman adresini yaz bana. Eee, o zaman bu da soru olmuş oldu.
Benim için de bir şeyler söylemek istersen aşağıdaki boşluğa yazabilirsin. Merak etme bunda puan yok, sen verdin zaten puanını
Kâğıdı erken hemen teslim etmek yok. Zil çalana kadar bekleyeceksin. Kağıdı sana vermiş olduğum zarfın içine aynı şekilde katlayacaksın ve zarfın ağzını yapıştıracaksın ve öyle teslim edeceksin. Ben yazılını okuduktan sonra yeni bir zarfa u yazılı kağıdını koyup yukarıda yazdığın adrese tam 1 yıl sonra posta ile göndereceğim.
Artık son yazılı da bitti, bence kutlamalıyız. Zil çaldığı zaman zarfını teslim et ve bahçeye çık. Elimde bir mendille seni bekliyor olacağım. Hep beraber şarkılar söyleyip, halay çekeceğiz halay… müzikleri hazırladım. Kimse gelmez, kimse çıkmaz diye düşünme emin ol herkes gelecek.
Biraz da ben içimi dökeyim sana. Özellikle coğrafya yazılınız en sona gelsin diye ben istedim. Böyle değişik bir şey yapalım dedim. Bu yıl sizlerle gerçekten güzel bir yıl geçirdim. Çalıştığım yıllar içerisinde ilk defa bu yılı özleyeceğim dedim. Keşke daha fazla çalışsan dedim içimden. Ama olsun elimden geleni yapmaya çalıştın. Umarım sınavda da hiç yapmadığın kadar çok çok çok netleri yapar gönlüne göre bir üniversite de senin için olur.
Son sözlerimde de neşe olsun hayatında en çok neşe. Gülmek boş vermek değildir. Aksine inadına yaşamaktır, direnmektir acılara, kendini sevmektir en çok da… Mutluluğun daim olsun, çocuk kalbinin saflığını kaybetmeden, sana yaraşır biçimde yaşaman en büyük temennim. Ve ben de senden çok şey öğrendim. Hayatıma girdiğin için sana teşekkür ederim. Yolun ve bahtın açık olsun seni seven öğretmenin Göksal Afacan… Haydi bahçeye…”
Renginar SALİ