“Mantık mutlaka ama kalp gözünüzün de olması gerekiyor”

“Mantık mutlaka ama kalp gözünüzün de olması gerekiyor”

10.11.2015 11:52:51

Özel Çilli Anaokulu, Silivri’de alanının öncülerinden. 5. Hizmet yılında kuruluşundan bu yana gelinen süreç ve gelecek hedeflerini anaokulunun kurucu kardeşleri Gülgün Narinç ve Ayça Kışlalı ile Silivri Kadın Girişimciler Derneği yazı dizimiz çerçevesinde konuştuk.
Kadına, hayattaki üretim ve yetişim alanındaki başarısı ile duruşuna dair hoş bir söyleşi oldu. İçtenlikle duygu ve düşüncelerini Hürhaber’e aktaran başarılı kardeşlere teşekkür ederek sizleri paylaşımlarıyla baş başara bırakıyoruz.

Sevginar UYGUN: Kendinizi tanıtır mısınız?
Gülgün NARİNÇ: 1970 yılında İstanbul’da doğdum. İlkokulu Mersin’de okudum, halam ve babaannemin yanında Nişantaşı Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra üniversite eğitimimi İstanbul Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümüyle tamamladım. Üniversite son sınıfta eşimle tanıştım. Silivri hiç bilmediğim bir yerdi; 1992 yılında evlenip buraya yerleştim. 1995 yılında anne oldum. 1997 yılı sonbaharı itibariyle Turgut Reis İlköğretim Okulu’nda 7 yıl İngilizce öğretmenliği yaptım. Ardından yaklaşık 1 yıl Balkan Koleji’nde, 5,5-6 yıl da Sarten Ambalaj’da çalıştım. 5 yıldır hizmet verdiğimiz Çilli Anaokulunu kardeşimle birlikte kurduk.

"GÜÇLERİMİZİ BİRLEŞTİRMEK, TEMELDEN BAŞLAYIP GELECEĞİMİZE YATIRIM YAPMAK İSTEDİK”
Sevginar UYGUN: Anaokulu kurma fikri nasıl doğdu?
Ayça KIŞLALI: Zaten eğitim sektöründeydik. Ablamın mesleği eğitimci. Ben Beykent Üniversitesi İngiliz Dili Edebiyatı mezunuyum. Yıllardır eğitim sektörünün içerisindeyim. Silivri’de bu alanda açık olduğunu fark ettim. Silivri’de devlete bağlı bağımsız anaokulları vardı ama özel, müstakil, bağımsız anaokulu hiç yoktu. Silivri’de çeşitli okullarda 13 yıl İngilizce öğretmenliği yaptım. Ablam da aynı şekilde çocuklara eğitim ve öğretim verdi. Güçlerimizi birleştirmek, temelden başlayıp geleceğimize yatırım yapmak istedik. Çocuk odaklı, onların gelişim alanlarını etkin öğrenme ile destekleyen bir anaokulu açmaya karar verdik.

"YUSUF SARIBEKİR MÜTHİŞ BİR İNSAN”
Gülgün NARİNÇ: Yöneticilik konusunda çok fazla eğitimler aldım. Eski patronum Yusuf Sarıbekir’e saygılarımı sunuyorum. Müthiş bir insan; potansiyellerimin açığa çıkarılmasındaki emekleri çok büyüktür. Mesleki birikimimiz, isteğimiz var. Kardeşimle bu yola birlikte yürüyebileceğimize olan inancımızla çıktığımız yolda beş yıldır yürüyoruz.

"MANTIK MUTLAKA AMA KALP GÖZÜNÜZÜN DE OLMASI GEREKİYOR”
Ayça KIŞLALI ERKMEN: İlk başladığımızda ablamın eski iş yerinden kaynaklı keskin, sert köşeleri vardı. Bir iş yerini oluştururken aslında voltranı oluşturuyorsunuz. Beyni biri oluşturuyor, kolları bacakları başka biri. Biz de öyle yaptık. Bazı köşelerimizin esnetilmesi gerekiyordu. Mantık mutlaka olmalı evet ama kalp gözünüzün de olması gerekiyordu. O dengeyi sağlamaya çalıştık.

"LEKELENMEMEK ÇOK ÖNEMLİ”
Gülgün NARİNÇ: Başarılı olmak istiyorsanız fikirlerinizin düzgün olması lazım. Zamanla başkaları öne geçse bile siz bulunduğunuz yerde sabit kalabiliyorsunuz. İş hayatında lekelenmemek çok önemli. Hep şunu söylerim; illa yıldız olmak zorunda değilsin ama yıldız bir ekip olmak zorundasın! Çok ciddi toplantılar yaparız; beraber çalışma başarısı gösterebilen, takım yaklaşımı ile sinerji sağlayan kişilerle çalışmak önemli. Öğretmenimizi kendimiz seçebiliyoruz bu güzel bir avantaj. Hepsi de çok iyiler. Emek verdiği şeyi insan çok sever ya hepsini çok seviyorum. Başarı gösterdiklerinde gözleriniz doluyorsa onlara gönülden bir bağınız var demektir.

"İNSANI İNSAN YAPAN EN BÜYÜK OLGU VİCDAN”
Ama eleştirilmesi gereken bir konu da varsa yeri geldiğinde en katı ben oluyorum. Duygu birinci sırada olmalı ama her şeyi ele geçirmemeli. İnsanı insan yapan en büyük olgu vicdan. Vicdanı olan insan yanlış bile yapsa belli bir noktada doğruyu buluyor. Çocuğuma vermeye çalıştığım en büyük meziyet buydu. Burası da çok mantığı kaldıracak bir kurum değil. Eğitim sektörünün en minikleriyle bir aradayız yani yüreğinizi en fazla açmanız, sevginizi en fazla vermeniz gerekenlerle. Çalışma ortamında en önemli şey güvendir. Eğer ki bu güveni sağlıyorsanız zaten her şey yolunda gidiyordur.
Kadın egemen bir yeri yönetmek zordur. Güven kokan bir ortamda çalışanlarınız işe beyin ve yürekle odaklanır; iş ve güç birliğiyle birlikte başarı merdivenlerini tırmanırsınız.

"EN ÖNEMLİSİ ÇOCUĞUN ÖZGÜVENLE YETİŞMESİ”
Sevginar UYGUN: Çilli Anaokulunu
sektörünüzdeki diğer kurumlardan farklı
kılan en belirgin özellikler neler?
Gülgün NARİNÇ: En önemlisi çocuğun özgüven duyan bir birey olarak yetişmesi. Çocuklar a’yı, b’yi, c’yi, 1’i, 3’ü, yes’i, no’yu zaten öğrenecekler. Uzun bir eğitim-öğretim hayatları olacak. Doğru bir başlangıç yapabilmek çok önemli. Herkes aşağı yukarı aynı şeyleri yapar. Birinde satranç vardır, ötekinde halk oyunları vardır önemli olan yarışan bir çocuk değil, düzgün çocuk yetiştirebilmek. Her çocuk birbirinden farklıdır; onlara renklerini gösterebilmektir önemli olan. Tatminsizlik çağımızın en büyük hastalığı bence.

"EZBERLEYEREK DEĞİL YAŞAYARAK ÖĞRENMEK ÖNEMLİ”
Ayça KIŞLALI: Özgüveni yüksek ve yaşayarak öğrenen çocuklar yetiştirmek ana hedefimiz. Kendi branşım için konuşuyorum; çocuğa İngilizce kelimeleri apple, orange ya da banana diye öğretebilirsiniz ama o çocuk elmayı yerken ona apple diyebiliyorsa önemli olan odur. Ezberleyerek değil yaşayarak öğrenmesi önemli.
Gülgün NARİNÇ: Velilerimiz sac ayağının önemli bir kısmı. Hayır’larımız da olsun diyorum. O hayır’lar çok önemli. Tatminsiz olmasınlar. Oyuncakla başlıyor sonrasında çok daha farklı yerlere kadar gidiyor.

"KAGİDER KEYİFLE ÇALIŞTIĞIM, BERABERLİKTEN GÜÇ ALDIĞIM BİR YER”
Sevginar UYGUN: Silivri KAGİDER sizin için neyi ifade ediyor?
Gülgün NARİNÇ: Keyifle çalıştığımız, beraberlikten güç aldığımız bir yer. Yunanistan gezimiz, birkaç projemiz, sohbetlerimiz oldu. Gıyabında tanıdığım birçok kişiyi orada şahsen tanıyıp çok güzel arkadaşlıklar kurma fırsatına sahip oldum. Bizim kattıklarımız da çok önemli dernek için. Derneğimizi biz de beslemeliyiz. 2010 yılında kuruldu. Yanlış hatırlamıyorsam ben 2011 yılının Mayıs ayında katıldım. Son iki yıldır da yönetim kurulundayım. Gerçekten meşakkatle çalışan bir başkanımız var. Aynur hanıma saygılarımızı sunuyorum. Keza diğer arkadaşlarımız da ellerinden geldiğince destek vermeye çalışıyorlar. Seviyorum. Mutlu olduğum bir yer. Biraz daha katılımcılığı artırmalıyız. Arkadaşlar genel katılımda biraz daha paylaşımcı olabilir.

"BÜYÜMEK İÇİN VELİ BİZİ ZORLUYOR”
Sevginar UYGUN: Gelecekle
ilgili hayalleriniz neler?
Gülgün NARİNÇ: Ben plansız yaşayamam. Sektörde beşinci yılımızı bitiriyoruz. Bir müstakil anaokuluna göre, çok şükür, hep iyi giden öğrenci sayımız oldu. Artık büyümek zorundayız. Pedalları çevirmeliyiz. Duramayız. Birçok yerde fren yapmak değil gaza basmak hayat kurtarır. Dikey büyümeyi düşünüyoruz. Bu planımızı iyi bir partnerle gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. Farklı bir bakış açısı sizi her zaman daha ileriye taşır. Biz bu işi biliyoruz. Silivri’yi tanıyoruz. Büyümek için müşteri zorlar. Bizde o literatür velidir. Veli bizi zorluyor.

"DİKEY BÜYÜMEYİ DÜŞÜNÜYORUZ”
Ayça KIŞLALI: Velilerimizi biliyoruz. 13 senelik öğretmenlik geçmişimiz var. Eğitim yapısını biliyoruz. Farkındalığımız var. Bu anlamda da yatay olarak ikinci bir şube gibi değil de dikey olarak bir ilköğretim düşünüyoruz. Daha ileri seviyeye taşımak istiyoruz çünkü çok ciddi bir mezun sayısı veriyoruz. Temelini kendi attığımız öğrencilerimizin bildikleri bir kurumda devam etmeleri düşüncesindeyiz.

KEŞKELERİ…
Sevginar UYGUN: Hayatınızın bir bölümünü veya gerçeğini değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?
Ayça KIŞLALI: Üniversitede öğretmenlik yapabilme fırsatımı teptim. O anı değiştirmek isterdim.
Gülgün NARİNÇ: Yanlış hatırlamıyorsam 1997 yılıydı, oğlum iki yaşındaydı. İl Milli Eğitime Cağaloğlu’na gitmiştik. O zaman üniversite mezunlarına özel bir formasyon eğitimi ile öğretmenlik hakkı verilmişti. Uluslararası İlişkileri bitirmişsiniz, 1997 yılında Silivri’de nerede çalışacaksınız? İş yok ve ben çalışmak istiyorum. O zaman sınıf öğretmenliği istemiyorum, İngilizce öğretmenliği istiyorum deyip geri çevirmiştim. Keşke olmasaydı.
Mezun olduktan sonra hazırladığım tezden dolayı, Allah rahmet eylesin, Toktamış Ateş Hoca beni İstanbul Sanayi Odasına göndermişti. İşe alındım. Sanayi Odası’na girmek kolay değildir, stajyer bile olsanız yönetim kurulu kararı gerektirir. Evlenip Silivri’ye geldim ama iyi ki eşimle evlenmişim.

"REKABET ETİK KURALLARI İFADE EDER”
Sevginar UYGUN: Rekabet iş hayatında
size neyi ifade ediyor?
Gülgün NARİNÇ: Etik kuralları ifade ediyor. Rekabet insanı geliştirir, araştırmaya yönlendirir. Daha farklı ne yapabilirimi sağlar. Rakibiniz tarafından rekabetin nasıl algılandığı da önemli. Rekabet etmek için benden daha iyi olması lazım.

GÜÇLÜ YÖNLERİ
Sevginar UYGUN: Hayatta sizi güçlü
kılan şeyler neler?
Gülgün NARİNÇ: Planlarımı mantığım yapar. Mantığımla birlikte kararlarımı etkileyen duygularımdır. Çok planlı bir insanım. Seçeneklerim hep vardır. Hayal kurmayı da severim. Vicdanlı bir insanım. Emeğe çok saygı duyarım. İnsanları seviyorum. Tartışmayı sevmiyorum. Kendi çizginizi kendiniz belirlersiniz. Gözlem gücüm çok kuvvetlidir.
Ayça KIŞLALI: Beni iyi niyetlerim ayakta tutar. Ben de tam tersiyim. Hiç plan yapmam. Plansız yaşarım çünkü plan yaptığımda ve olmadığında çöküyorum, toparlanamıyorum. Bu huyumu biliyorum. Önüme ne gelirse onu yaşıyorum ama hayatınız boyunca arkanızda böyle bir ablanız olduğu sürece zaten düşebilmeniz mümkün değil. Onun da verdiği rahatlıkla hayatımı yaşıyorum. Ben güzel yolu buldum.

VAZGEÇİLMEZLERİ
Sevginar UYGUN: Vazgeçilmezleriniz neler?
Gülgün NARİNÇ: Silivri’de yaşamayı çok seviyorum. Silivri’de yaşamaktan vazgeçmem demeyeceğim. Trakya’da yaşamak çok güzelmiş gerçekten. Zaten benim de bir köküm Trakya’ya dayanıyor. Baba tarafım Balkan kökenli. Aydın bir ortamda olmak her zaman için arzu ettiğimiz bir şey. Ailemi, arkadaşlarımı çok seviyorum. Çalışmadan yapamam, depresyona girerim, solarım, saksıdaki çiçek olurum. Sabah kalkıp da yemek yapabilecek bir kadın değilim. Anne de olsanız, eş de olsanız insanın hayatında önce kendisi olmalı. Kendimi mutlu etmeliyim ki etrafıma faydam olsun. Asla kimseye yük olmak istemem.
Ayça KIŞLALI: Yeni doğum yapmıştım. 9 ay evde olmam gerekiyordu. Allah’ım hiç bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum. Evde oturma kısmı beni mahvetti. Ben o gün evden bir amaç, çalışmak, güzel bir şey yapmak için çıkmazsam ben de yaşayamam.

Sevginar UYGUN: Var mı eklemek istediğiniz bir şey?
Gülgün NARİNÇ: Burası bir aile şirketi. Okula soy ismini veren dedemizi de anmak isteriz.

YORUM YAP