Cumartesi günü uzun zamandan sonra ilk kez bir basın toplantısı takip ettim… Ettim de ne oldu oraya gelelim…
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, af etmenin ne kadar büyük bir erdem olduğunu, nasıl kendisine yapılan yanlışları, saldırı, şantaj ve karalamaları hoşgörüyle karşıladığını anlattıkça yerin dibine giresim geldi.
Empati yaptım Özcan Işıklar'a yapılanlar bana yapılmış olsa ne yapardım… Aslında çok da empati yapmama gerek yok bir kısmını yaşamış, hissetmiştim…
Nerede buldum kendimi dersiniz? Özcan Işıklar gibi konuşup, Metin Karakaş'ın yaptığını yapardım… Nasıl ikiyüzlü oluyor insan değil mi! Karakaş kadar güçlü olsam onun gibi davranırdım… Ama Silivri'nin Belediye Başkanı olsam da Karakaş gibi kararlı davranabilmeyi isterim.
Affetmek, bağışlamak bir seçim olduğu gibi herkesle anladığı dilde konuşma veya tamamen iletişimi sonlandırma da bir tercih. Belediye Başkanı bağışladığını söylüyor da Özcan Işıklar aynı mı düşünüyor? Nasıl düşünebilir? Buna imkan yok! Özcan Işıklar, Belediye Başkanı olduğu için bunları yaşadığını bilip ona göre davranıyor.
Karınca incitmek içime dokunur ama bazı durumlarda ‘insanlık' olarak tanımlanan kavramdan geriye bir şey kalmıyor… Siz siz olmaktan çıkıyorsunuz… Durduk yere değil tabi, sizi insanlıktan çıkartanlara bakmak gerekir…
Yanlış, hata ne derseniz deyin ne düşündüğümü Allah biliyor kuldan saklayarak elde edeceğim bir şey yok, bu zahmete katlanmamı gerektirecek bir durumum da yok!
Böyle düşündüğüm için kötü biri miyim? Bunu da düşünüyorum, siz de düşünebilirsiniz… Af dilemek yapılanı düzeltmiyorsa, ortadan kaldırmıyorsa başka da bir izaha gerek yoktur! Kaç kurban gerekli bir suç veya suçlunun tescili için? Sizin canınızın yanması mı, o da yandı!
Acı mı hissetmiyor Işıklar? Hissediyor tabi ki?! Ama kaybedeceği çok fazla şey var, bunun için taviz veriyor. Üzerine yakışmayan bu elbiseyi, ruhunu sıkan durumu uzun süre taşıyamaz. Taşıdıkça kendisi olmaktan vazgeçer.
Ben bu konuda Metin Karakaş'a kızmam, kızamam. Belki Ak Parti İlçe Başkanı olarak ayrı bir sorumluluğu olduğunu tartışılır ama onu yargılayacak kişi ben değilim. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, af ederek ne kadar hoşgörülü bir insan olduğuna istediğini inandırabilir bu yeteneğe sahip Allah için. Kendi biliyor ne hissettiğini! Anlattığı masala inanmak isteyene de mani olamaz kimse… Benim tanıdığım (artık nasıl tanıttıysa) Özcan Işıklar'ın hoşgörüsü o kadar geniş değil, hatta kimsenin değil! Sadece kendisi Belediye Başkanı ve seçimler yakın.
Bu hikâye beni pek açmadı anlayacağınız…
Ak Parti İlçe Başkanı Metin Karakaş'ın yanlış yaptığı konulara gelelim…
Neredeyse İBB'nin Silivri Başkanı olduğuna inandırdı bizi… Bir talimatının İBB'nin sorumluluğunda aksayan hizmetlerin yerine getirilmesi için yeterli olduğunu düşünmeye başladık… Bu ona güç sağladığı gibi dezavantajlarını da beraberinde getirdi…
Gümüşyaka'daki üniversite alanı planının onaylanmaması, son olarak da ‘üniversite alanına ihtiyacınız yok, yeşil alan neyinize yetmiyor' tarzında bir yaklaşımın hesabını Silivri, İBB'den zor sorar… Ama Ak Parti İlçe Başkanı ve İBB Meclis Üyesi Metin Karakaş'la bu konuda hesaplaşma akla ilk gelen, çok kolay hatta basit…
İktidara iş yaptırmayarak, başarısız göstermek muhalefetin uygulayacağı bir taktik… Ancak bunu hissettirmeden yapması gerekiyor. Belediye Başkanı Özcan Işıklar, bu durumda doğru bir strateji kullanıyor elinde de başka baskı unsuru yok zaten; Halka şikâyet! Gücünü aldığı, meşruiyet kaynağı halk! Tam isabet…
Boğluca Deresi çevresindeki kamulaştırma süreci artık tam bir arap saçına döndü… Yamulan ve insanların başında zebellah gibi duran bir bina, aylarca kaldırılmayan molozlar… Yıkıyor musunuz, yapıyor musunuz bir nihayete erdirin artık bu süreci. Çalışmanın bir ciddiyet içerisinde yapıldığını söylemek imkânsız. Ne kadar büyük bir hizmet ve yatırım yapıyorsanız yapın, bu şekilde gerçekleştirildiği için konu rezalete doğru gidiyor. İnşallah felakete yol açmadan biter diye dua eder duruma geldik.
Lütfettiniz kamulaştırma yaptınız ama Silivri'nin burnundan getirdiniz! Birileri size bu hizmet için teşekkür eder belki ama çekilen bu eziyeti yaşayanlar ve unutmaları zaman alacak olanlar değil.
***
Silivri Belediye Başkanının doğruları…
Işıklar, her geçen yıl ile birlikte projelerinin sayısını azalttı, somutlaştırdı… Az öz ve etkili konular üzerinde durarak, kıt imkânlar içerisinde çalışmalarını hedefe en hızlı şekilde varacak biçimde programlıyor. Söz verip de yerine getiremediği bir şey olsun istemiyor. Kültür Merkezi hariç ki onu da en azından yarı yarıya hayata geçirmek istiyor… "En iyi çözüm en basit olandır” sözünün doğruluğunu unutmamakta fayda var.
Uzun süredir içinde tuttuğu ve belki de kendisinin de kamuoyuna ne şekilde izah edeceğini bilemediği konuları açıkça konuşması bana göre arttı… Sokağın konuştuğu her konuda belediye başkanının açıklama yapma mecburiyeti var. Işıklar'ın avantajı her durumu kendi lehine çevirebilme becerisi. Etkili konuşuyor ama kendini ikna etmesi, vatandaşı ikna etmesi kadar kolay değil gelinen, yaşananlar sürecinde.
***
Işıklar'ın en kolay rakibi Karakaş… En rahat onunla mücadele ediyor. Çok kızıyor, dileği kadar üzerine gidiyor, serbest atış alanı gibi görüyor adeta.
***
Ben en çok bana yöneltilen haklı eleştirilere kızıyorum… Belki de bu da benim zafiyetim. Hem söyleyene (beden daha zeki olup genelde saklamaya çalıştığım hatalarımı görmekle kalmayıp ifade edebilecek cesareti de gösterdiğinden-kıskançlık da var tabi-) hem de kendime (yanlış yapmakla kalmayıp başkalarına karşı açık verdiğimden) aynı anda kızdığım için kızgınlık dozu artıyor doğal olarak…
***
Sonra sanki ikisi de üzülüyor çok ileri gittiğini düşünerek, vicdan yapıyor… Bir süre birbirlerine iyi davranıyor…
Aman iyi bakın kendinize, siz bize lazımsınız! Siz olmasanız Silivri ne yapar!?