Bugün, acaba ‘korona virüsü' doktorları es mi geçiyor diye düşündüren, yaşadığım bir olayı anlatacağım sizlere.
Birkaç gün önce bazı testleri yaptırmak için bağlı bulunduğum mahallenin Sağlık Ocağı'nda aile hekimime başvurdum. Talep ettiğim testlere istinaden, S.B. adlı aile hekimi kan vs. vermemi istedi, sonucu ertesi gün çıkmak üzere numuneler alındı. Asıl trajikomik olaylar silsilesi bundan sonra başladı ya zaten, neyse sonuçları almak için Selimpaşa Sağlık Ocağına gittim ve doktor S.B. ile görüştüm fakat istediğim testleri eksik yapmış. Benim için en mühim olan testin talebini yapmamış, olabilir insanlık halidir diyebiliriz ama doktorun savunmasını duymamla beraber, durumun çok daha absürt bir hale dönüşeceğini anladım. Beyefendinin savunması şu: “Napayım, unutmuş olabilirim, böyle hatalar olabiliyor, testin eksik oldu diye intihar mi edeyim yani.” Evet, cümleler aynen böyleydi, kendini savunmaya başlayarak, konuşmama doğru düzgün müsaade etmediği için odasından ayrıldım. Bu avam diyaloğun çok da uzamasını istemiyordum açıkçası, bir doktora bu üslubu hiç yakıştıramamıştım. Sanki karşısındakinin vakti çok değersizmiş gibi ‘yarın gel yine kan ver, testi yaparız' diyor. Tabii ki gitmedim... Hadi bu trajikomik konuşma tarzını da geçtim, ne zaman gitsem üzerinde hiç mi üniforma olmaz bir doktorun, hadi bunu da geçtim ve en önemlisine geliyorum: Maske!..
Bahsettiğim bu doktorun ağzında maske bile yoktu, oradaki tüm görevliler, hastalar, vs herkes maskeli ama görevli aile hekimi S.B. maske takma zahmetine bile girmemiş, hastaları öyle kabul ediyordu. Acaba virüsün kol gezdiği bir dönemde, insanların hayatını nasıl böyle duyarsızca riske atabiliyor? Günde kim bilir kaç hastayla muhatap oluyor ve o hastalar başkalarıyla, o başkaları diğerleriyle derken bu korona zinciri uzayıp, gidiyor. Umut ediyorum ki, bu görevli şahıs! mesleğinin hakkını verir de gelen hastalara layığıyla muamele eder, bir güler yüz gösterip, karşısındakiyle empati kurabilir.
Sağlık çalışanlarımızın görevi çok ağır ve kıymetli, hele ki pandemiyle mücadele verdiğimiz şu günlerde. Görevini hakkıyla yerine getiren doktor, hemşire, hasta bakıcı ve ismini sayamadığım görev aşkıyla hizmet verenler, hepsi baş tacı!.. Fakat görevini zoraki yapan, akşam olsa da eve gitsem edasıyla, insanın suratına bile bakmaya üşenen kişi, her kim olursa olsun, ister hukukçu, ister sağlıkçı, ister siyasetçi eleştiriyi hak ediyordur benim nazarımda.
Ben kendi nezdimde, birçok kişinin adına kaleme aldım bu yazıyı, çoğumuzun yaşadığı problem bunlar maalesef. Diyalog eksikliği, bıkkınlık, yılgınlık... Peki soruyorum size; o insan görevini bıkkınlık içinde yapıyorsa, karşısında hizmet bekleyen insanın suçu ne?..
Bu salgın döneminde, herkesi duyarlı olmaya ve empati kurmaya davet ediyoruz, bir kural koyulmuş ise o kurala doktoru, hastası herkes uymakla yükümlüdür. Korona virüsü doktorlara ayrıcalık yapıp da, bulaşmaktan imtina edeyim demiyor.
İmam böyle yaparsa, cemaat ne yapsın?..