Adil Sirkecioğlu

Meclis, Evlere Şenlik


Mayıs ayı meclis ikinci oturumunda ilk defa çekimser oy kullanıldı. Daha doğrusu benim takip ettiğim, hatırlayabildiğim ilk çekimser oy. Bilmediğim olabilir düşüncesiyle kestirip atmak istemiyorum. Okuyucularımı yanlış bilgilendirmek istemem.
Silivri Meclisindeki iki guruptan Ak Parti’nin siyasi açıdan daha ağır basması gerekirdi. CHP gurubu her geçen gün daha bir olgunlaşır ve tutarlı davranır olurken, Ak Parti’de dağınıklık gün geçtikçe saklanamaz oluyor. Mayası siyasetle yoğrulmuş, tecrübeli kaptan Karakaş; gemisini yüzdürmekte zorlanıyor. Kadrosunda belediye başkanlığı yapmış Saffet Sert, belediye ve devlet tecrübesi yaşamış Zeki Tüfekçi ve Sezgin Emir; başkan kızı sosyal yönü güçlü İnci Aydar, belde başkanlığından gelen Yusuf Köroğlu ve Tamer Akın’ı barındıran Ak Parti’den daha faydalı ve yapıcı siyaset bekleniyor. Sergilenen dağınıklığı, kaptanın gelgitlerine bağlıyorum.
Metin Karakaş mecliste suskunluğunu koruyor diye düşünürken, katılmamayı alışkanlık haline getirdiğini fark ettim. Yerine oturan Yalçın Yönet, enseden Karakaş’a benzemeye başlamış! Meclisten kaçmanın iki sebebi olabilir. Ya meclis üyeliğinden daha önemli görevleri vardır. İlçe başkanı olarak onları yerine getirmekle Silivri’ye daha faydalı oluyordur. Ya da Silivri Meclisinden korkmaya başlamıştır. Belediye Başkanından ve CHP Gurubundan, bilhassa Kandemir’den rica edelim. Dönem sonuna kadar içinde NOTER sözü geçen cümle kurmasınlar. Aksi halde Karakaş’ımızı hiçbir mecliste göremeyiz.
Cuma günü gündemin birinci maddesi, üzerinde en uzun görüşme yapılan madde olarak tarihteki yerini aldı. Aynı zamanda Ak Parti’nin çekimser oy kullandığı madde. Konu Beycilerin planlaması. Belediye yönetimi protokol krizi çıkarmakla uğraşacağına, meclis toplantısına katılmak isteyen Beyciler Halkına gerekli kolaylığı sağlasaydı, eminim ilgili madde oy birliğiyle geçerdi. Herhalde muhtar bile katılamadı.
Katılım deyince uzun süredir kafamı kurcalayan bir konuyu yazmak istiyorum. Eski meclis üyeleri, hatta belediye başkanları niye meclis toplantılarına katılıp takip etmezler? “Koltuk gitti, Silivri’ye olan ilgim bitti” tavrını çağrıştıran bu tutum hiç hoş değil. Muharrem Aydoğan’ın hakkını yiyemem. Her mecliste görüyor ve selamlaşıyoruz. Rauf Hocamla, Hüseyin Noyan’ın ayaklarının kesilmesini yadırgıyorum. Ak Partililerin seçim kaybetme psikolojisinden kurtulmaları lazım. Hem seçim kaybettiren sizler değilsiniz ki! Selami Başkan yapılan terbiyesizlik nedeniyle protesto ettiği belediye etkinliklerine, meclisi de katmış. Haddim olmayarak meclis toplantılarının davet beklenen yerler olmadığını belirtmek isterim. Geçmişte de davet beklemedim, bundan sonra da beklemeyeceğim. Bahsi geçenlerin takip edeceği meclisin daha kaliteli olacağını ve tutarlı kararlar alacağını düşünüyorum. Eskilerin Silivri’ye faydalı olma yolunda şahsi komplekslerinden sıyrılmaları gerekir.  

Dönelim meclise. Ak Parti Gurubu aldıkları gurup kararına ve gurup başkanlarına verdikleri söze sadık kalabilmek için çırpınıp durdular. Gurup başkanlarının salonda olmaması kendilerini daha da zora soktu. Her Ak Partilinin elinde telefon, verilen direktifleri anlamaya ve aktarmaya yönelikti. “Karar veremiyorsanız Metin’e sorun” esprisi yerindeydi. Kendi olmayan başkan, varlığını en komik şekliyle hissettirdi. “Büyük Şehri ikna etmemiz için bir ay erteleyelim” teklifi, Metin’i ikna edelim şekline dönüştü. Eee ne de olsa Metin demek, İBB demek. Sayabildiğim kadarıyla Yalçın Yönet dört defa ihtiyaç molası için salon dışına çıktı. “Hayır, yanlış Adil Abi üç defa çıktım” deyip te güldürme beni Yalçın.  
Bu gelişmelerle haklı gördükleri maddeye çekimser oy vererek günü kurtardılar! Geriye Beyciler Halkının, “Bizim dertlerimize hep çekimser kaldınız” eleştirilerini göğüslemek kaldı. Bizlerin aklına da Karakaş’ın kendi varlığını hissettirme ve kabul ettirme çabaları kazındı. Siyaset halka hizmettir düsturu gündemin çok daha sonraki maddelerinde yer aldı.
“Siz camiye karşı mısınız?” Sorusuyla gerginlik yaşansa da çabuk atlatıldı. Gündelik hayatında ağzından bal damlayan Osman Umuç, mecliste siyaset canavarına dönüşüyor. Bu izlenimi giderene kadar konuşmamasında fayda var. Bu ağır imaya rağmen camiye 25 m mesafedeki içkili yerlerin ruhsatı oybirliğiyle kabul edildi. Gurup Başkanlarıyla buluştuklarında çıngar çıkmadıysa şaşarım…

Işıklar ödemediği faturalar üzerinden geçmiş yönetimi yıpratma ve karalama tavrından vazgeçmeli. Hiçbir fayda sağlamadığı gibi, tutarsız görüntü sergilemiş olmak yanına kar kalıyor.
    
YORUMSUZ YORUM
Teknoloji eksikliğimi ve cahilliğimi bir kere daha kabul ediyorum. Bir yazıma 17 Nisan 2010 da gönderilen yorumu ikaz üzerine yeni fark ettim. Mahkeme tekziplerinin bile küçültülüp, en olmadık yerde yayınlamasına rağmen; ben büyük puntolarla köşemde yer vermeyi tercih ettim. SUS’un bu kararıma saygı göstereceğini umuyorum. Rafet rumuzuyla gönderilen yorum huzurlarınızda. Noktası, virgülü değiştirilmeden.
“Ben mürekkep yaladım doğru… Mimarların hepsi yalar, tıkanmış rapido kaleminin ucunu açmak için… Peki sen ne yaladın..?
Gazetenize abone olan ve reklam verenlere yalakalık yapmaktan başka ne işe yararsınız Adil Bey… Ben kimsenin yalakalığını yapmadım şimdiye kadar.. o yüzden her zaman başım dik yürürüm.. doğru bildiğim  bir şey içinde lafımıda direk
Oturturum.. mecliste yaptığım gibi..
Ayrıca bir konudada kafanız herhalde basmamış hala…. Tekrar açıklayayım.. Ben size “şunu veya bunu işe alın veya çıkarın” demedim.. sadece” o kendini bilmez vatandaş sizde yazdığı sürece gazetenizden aboneliğimi iptal ediyorum” dedim..
Ayrıca başta inci hanım ve bana “saçma sapan” kelimesi yüzünden tepkileri olan ve kutlayan siz önce sözlüğe bakında ne anlama geldiğini öğrenin… Bektaşinin yorumundaki gibi Sizde “Sakız çiğnediğinizi” söylüyosunuz, ama değil işte..:))) Sonucunda önergenin saçma sapan olduğunu görüp bana hak vereceksiniz… Ve buna benzer gelecek olan saçma sapan önergelere gene hayır diyeceğim… umarım yorumlarımı korkmadan yayınlarsınız.. daha öncekiler hala yayınlanmadıda… yada gazeteniz yorumları okuyup cevap yazmaya tenezzül etmiyor…”

İşte kalite bu! Başlığıma sadık kalıp yorum yapmayacağım. Yapmak isteyenler “Boşa geçen yılın ardından dopdolu geçen hafta” başlıklı yazımdaki ilgili satırları ve altındaki yorumun aslını görebilirler. Benzer yorumlarınızı bekliyorum. Bilinmeyen özelliklerimin ifşa edilmesinden de memnunun. Sadece lafımı direk oturtma, pardon yazma kabiliyetimi gözden geçireceğim.
Rafet arkadaş nedense bende, en ufak bir eleştiride bile ne yapacağını bilmez bir kişilik hissi uyandırdı. Hadi göreyim seni, mahcup etme beni. Kendi yorumunun altında kalacak biri değilsin sen. “Direk oturtan” yorumlarına karşı köşem emrinde. Yalnız benim de cevap hakkımı kullanacağımı göz ardı etme.
Keskin kokudan yüzünü ekşitecek, burnumuzu kapatacak olsaydık; Keskin Sirke olmazdık…

MEGA SARAY
Hafta sonu bir düğüne katıldım. Yeni evlilere mutluluklar diliyorum. Düğün sahibi (gazeteye reklam veren biri değil) emekli polis Ercan Şentürk. Dede olduğu zaman çok eğleneceğiz. Tesellisi ondan önce dede olacaklar var.
Mega Saray markalaşma yolunda önemli adımlar attı. Servisin aksaması, organizedeki göze hoş gelmeyen görüntülerin bu gelişmeye sekte vurmasını hiç kimse istemez. Erdoğan Bey’in dikkatine.
Hiçbir zaman kararsız ve çekimser kalmayın. 

YORUM YAP