Bazı meslektaşlarımıza doğrudan, genellemeler ile tüm meslek mensuplarının hedefe konulmasından duyulan rahatsızlığın Hürhaber olarak da Sevginar Sali olarak da dışında değiliz, değilim… Biz de medya olarak, belki değil, kesinlikle sütten çıkmış ak kaşıklar değiliz her şeye rağmen toplumun önünde gelen kesimleri olarak daha sorumlu davranmamız gerekliliğine inanıyor, bunu savunuyorum… Başarısızlıkla sonuçlansa bile denemenin dahi anlamlı olduğunu düşünüyorum…
Bir haber veya yorum hakkında medeniyet iddiası bulunan kimselerin vereceği tepkiler bellidir… Öyle bir iddiası olmayanlar ile ne yazık ki konuşulacak kelamımız da yok! Açıklama, tekzip ya da eleştiri sınırlarının aşıldığını düşünüyorsanız; mahkemeye başvurursunuz. Bir kişinin gazeteci etik, ahlak ve becerisine güvenmeme, inanmama ve onu kabul etmeme hakkınız da var… Ama hakkınızda iyi yazdığında bunu kullanıp, kabul edip, aynı kişi eleştirdiğinde ona sövmeye kalktığınızda tarafınıza yöneltilen tüm olumsuz değerlendirmeleri haklı çıkartmaktan başka bir şey yapmış olmazsınız…
Her iş yapılarak öğrenilir… Ne kadar çok çalışırsanız o kadar fazla hata yapma durumunuz da oluşur… Siyasetçiler, yöneticiler, işadamları kadar meslektaşlarımın eleştirileri ve haksız saydığım suçlamalarından incinmişliği olan biri olarak konuşuyorum aynı zamanda… Haksız eleştiriler, gizli hayranlıktır…
Hala ‘eleştiri' diyorum… Ama bu iddiayla yola çıkıp hakaret eden insanların, inanın sizden çok daha büyük sorunları var… Öyle bir durumda verin mahkemeye gitsin… Yok saymak aslında en iyi karşılık!
Başkalarını eleştirdiğim kadar eleştiriye tahammülüm yok… Kaleme aldığımız pek çok kişiden daha az akıllı, beceriler konusunda yeteneksizimdir… Bunun için en iyi yaptığımı düşündüğüm alanda ve sınırlarda hareket ediyorum. Ama birileri diğerlerinden üstünlük iddiasıyla ortaya atılıyor ve en önemlisi kamu adına, kamu kaynakları ile hareket ediyorsa; eleştiri tahammülünü de ortalamanın üstünde tutacak!
Gazeteci, hareket ettiği bilgi yanlış bile olsa kamu yararı adına bir sorgulama yapıyorsa yargı karşısında bile masumdur!
İnsanız, kişisellikten arınıp yaptığımız işi yürütmemiz zor… Bunu başarmakta sıkıntılar yaşayabiliriz… Bunlar dünyanın sonu değil, aşılmayacak şeyler hiç değil...
Öyle ya da böyle; bir şeyleri düzeltme gayreti varsa ortada, şans tanınmalı…
Hakaretsiz, küfürsüz, tehditsiz, şantaj, karalama, aşağılama gibi yöntemlere başvuracak kadar Allah kimseyi çaresiz bırakmasın! Bunların hakim olduğu alanda bilin ki başarının zerresi, gücün katresi yok! En önemlisi de insanlık yok! İnsan olamadıktan sonra gazeteci olsanız ne olur, sultan olsanız ne mana!?!