Koronavirüs sürecinin başlangıcından itibaren pek çok insanın virüse yakalanma endişesi ile sağlık sorunlarını ertelediği gözlemleniyor. Evde kalarak virüsten korunma düşüncesiyle tedavisi geciktirilen bu problemler arasında, meme kanseri gibi hayati tehlikeye neden olan hastalıklar da bulunuyor. Memorial Bahçelievler Hastanesi Meme Sağlığı Merkezi'nden Prof. Dr. Fatih Aydoğan, memede fark edilen kitlelerin ihmal edilmesinin dışında, radyoterapi ya da cerrahi operasyonların ötelenmesinin ileri evre ve metastatik hasta sayısının artmasına neden olduğuna dikkat çekerek, meme kanserinde erken tanı ve tedavinin önemi hakkında bilgi verdi.
Zamanla yarış çok önemli
Yeni tip koronavirüs covid 19'un dünya genelinde pandemi ilan edilmesiyle birlikte ülkemizde de sağlık alanında acil olmayan birçok tedavi ve ameliyat ertelendi. Özellikle covid 19 hastalarının yoğun olduğu bölgelerde bilimsel derneklerin de önerisiyle meme kanseri tanı ve tedavi süreçlerinde de bazı değişiklikler yapıldı. Rutin tarama programları da bu dönemde geçici olarak durduruldu. Hastaneye gelmesi zorunlu olmayan hastaların sağlık ihtiyaçları için de e-doktor uygulamaları daha fazla kullanılmaya başlandı. Bu tablo içerisinde memede kitle şüphesi yaşayan birçok hasta virüs endişesiyle doktora başvurmayı erteledi. Ancak unutulmamalıdır ki; meme kanseri, tedavisi geciktirilecek bir hastalık değildir ve zamanla yarış hayat kalitesi ile süresi açısından çok önemlidir.
Erken tanının tedavi sürecine
olumlu etkisi yüksek
Meme kanseri günümüzde erken evrede tamamen tedavi edilebilmekte ve hastalık seyri iyileşmektedir. Erken tanı alan hastalarda “meme koruyucu cerrahi” ile sadece kitle çıkarılmakta, koltuk altı lenf bezlerinin hepsinin alınmasına gerek olmamaktadır. Çevre dokuların zarar görmediği bu operasyonun sonrasında kemoterapi tedavisi daha az sayıda hasta için gündeme gelmektedir.
Donanımlı merkezlerde, deneyimli ekipler tarafından yürütülen meme kanseri tedavisi son derece başarılı sonuçlar vermektedir. Hastalar doğru tedavi planlaması ile iş ve sosyal yaşamlarına kısa sürede geri dönebilmektedir.
Veriler, virüs endişesinin ihmale
yol açtığını ortaya koyuyor
İngiltere'de yapılan bir araştırmada geçen yılın aynı ayına göre bu yıl hastaneye başvuran kanser hastalarında %60 azalma olduğu ortaya konulmaktadır. Türkiye'de hastanelere giden meme kanserli yeni hasta sayısı da azalmış durumdadır. Bu hastaların bir kısmı mamografi ve diğer tarama tetkiklerinin yapılamaması nedeniyle tanı konulamayan gruptadır. Bir kısmı da şüpheli bulgusu olmasına rağmen virüs endişesiyle hastaneye başvurmayı erteleyen hastalardır.
Geciken vakaların oranı artıyor
Son dönemlerde doktora başvurarak meme kanseri tanısı alan hastalar arasında lokal ileri evre ve metastatik meme kanserli hasta sayısının önceki yıllara göre daha fazla oranda olduğu gözlemlenmektedir. 2014 yılında yayınlanan bir çalışmada, Türkiye'nin de içinde olduğu bazı ülkelerde meme kanseri hastalarının tanı ve tedavide ortalama 3 ay gecikme yaşadığı saptanmıştır. Pandemi döneminde de hastaların hastaneye başvurma konusundaki erteleme ve gecikmelerin bu süreyi daha da artırmış olabileceği bilinmektedir.
1 ay bile çok değerli
Meme kanserinin bazı alt tipleri çok hızlı büyüyebilmektedir. Bu hastalarda tedaviye 1 ay geç başlanması, hastalık seyrine ve kişinin yaşam süresine olumsuz etki edebilmektedir. Bu nedenle yeni ortaya çıkan kitle, meme cildinde ya da ucunda içeri çöküklük, tek taraflı meme ucu akıntısı ve koltuk altında kitle gibi şüpheli bulguları olan hastalar vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır.
Hastaneler gerekli güvenlik
önlemleri ile hizmet veriyor
Hastanelerde yeni normal sürecinde de hastaların sağlığı ve güvenliği için her türlü güvenlik önlemleri alınarak hizmet verilmektedir. Maske kullanımı, sosyal mesafe gibi kurallara uyularak, hastaların meme kanseri konusunda erken tanı ve tedavi olanaklarından faydalanması hayati önem taşımaktadır.