81 ilimizin katılımıyla gerçekleştirdiğimiz Çemberimde Gül Oya projesinin İstanbul ve Silivri Sergileri tamamlandı. İnanılmaz anekdotlar bırakarak... Çok yorucu ve keyifli bir hafta olduğunu hemen söyleyebilirim. Sergiler sırasında ne kadar halkı kucaklayan bir proje olduğunu fark ettim. Sergileri ziyaret eden misafirlerimizin hepsi memleketlerini özellikle sorup, bulup orada fotoğraf çektirdiler. İstanbul'un kozmopolit yapısı... İstanbul'da yaşayanların büyük çoğunluğunun bu şehre başka bir şehirden göç ederek gelmiş olması ve sılaya duyulan büyük özlem... Bir yemeninin oyası, belki bir resim, bir yemek tarifi, basit bir mani hatırlattı insanımıza memleketlerini... Özlem, özlem, özlem... Ben bu projede memleketini temsil eden yemeniye sarılıp duygulanan, o yemeniyi koklayıp memleketinin kokusunu arayan teyzeler gördüm. Aklıma hemen Rıza Tevfik'in şiiri geldi:
Uçun kuşlar uçun doğduğum yere;
Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.
Ormanlar koynunda bir serin dere,
Dikenler içinde sarı gül vardır.
O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?
Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?
Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?
Yüce dağ başında siyah tül vardır.
Orda geçti benim güzel günlerim;
O demleri anıp bugün inlerim.
Destan-ı ömrümü okur dinlerim,
İçimde oralı bir bülbül vardır.
Uçun kuşlar, uçun burda vefa yok;
Öyle akar sular, öyle hava yok;
Feryadıma karşı aks-i seda yok;
Bu yangın yerinde soğuk kül vardır.
Hey Rıza, kederin başından aşkın,
Bitip tükenmiyor elem-i aşkın,
Sende -derya gibi- daima taşkın,
Daima çalkanır bir gönül vardır.
Çemberimde Gül Oya ile kuşun kanadında türküler, maniler, yemekler... Dokundu insanların yüreğine, ta derine...
Miniatürk Sergisi sırasında ilginç bir olay yaşadım. Kastamonulu bir teyzem bütün yemenileri tek tek incelemiş. Meğer Kastamonu'nun yemenisini asmayı unutmamış mıyız? Tabi 81 il 81 paket, inanın hiç kolay değil. Kastamonu valizin dibinde kalmış. Teyzem Kastamonu'yu bulamayınca bir hışımla geldi ve Kastamonu nerde? diye hesap sordu. Tabi benim aklımda çeşit çeşit sorular... Acaba biri Kastamonu'yu alıp gitti mi? Uçtu mu? Nerede acaba bu Kastamonu? Bütün yemenileri tek tek dolaştık. Meğer Kastamonu valizdeymiş. Bulduk yemeniyi ve astık. Sonra başladık Kastamonu sohbetine... Teyzem anlattıkça anlattı... Yıllarca susmuş, hiç konuşmamış gibi... Sanki bir pınar tıkanmış da birden açılmış gibi... Çağladıkça çağladı... Anlattıkça anlattı... Taşköprü'yü, sarımsağını; o güzel insanlarını... Memleketine duyduğu özlemini anlatırken ki heyecanını görmelisiniz. Teyzemde Kastamonu'yu astırmanın verdiği gururu görmelisiniz. Resimler çektirdik birlikte... Sonra izin istedim bu yazı için kendisinden... Memnuniyetle dedi. Bir ismini bile sormamışım diyorum şimdi, keşke telefonunu alsaydım. Memleketini bu kadar seven, burnunda tüten ve memleketiyle iftihar eden bir Anadolu insanının sesini bayramdan bayrama da olsa bir duymak isterdim.
Alıp götürdü bu proje insanları, dağları karlı Erzincan'a, Ağrı'ya; Afyon Ovasına, Bursa'ya... Alıp götürdü insanları, yüreklerinin götürdüğü güzel yurdumun birbirinden güzel köşelerine... Birlik ve beraberlik içinde bir çemberin oyası gibi ilmek ilmek; iplik iplik... Hoşça Kalın.