Zekâ, insanın düşünme, akıl yürütme, nesnel gerçekleri algılama, kavrama, yargılama ve sonuç çıkarma yeteneklerinin tümüne verilen isimdir. Mental retardasyon (zeka geriliği) ise günlük yaşama uyum sağlamada ve bilişsel işlevlerde 18 yaşından önce başlayan ve etkileri ömür boyu süren gerilik olarak tanımlanmaktadır.
Mental Retardasyonun temel özellikleri şunlardır:
Mental retardasyon tıbbi, sosyal, eğitsel ve ekonomik olmak üzere çok yönlü bir problemdir. Bunlardan elde edilen sonuçlar akademik başları konusunda ipucu vermekte, iş yaşamına yönelik yetenekleri göstermemektedir. Akademik başarı; görme, duyma, akılda tutma, soyut düşünce düzenleme, eğitim ve sözlü yetenek gibi özellikler gerektirirken, iş yaşamındaki başarı, el, göz koordinasyonu, sebep-sonuç ilişkileri ve kişilik özellikleriyle ilgilidir.
Yetersizlik ve bozukluk olması: İletişim, kendine bakım, ev yaşamı, toplumsal/kişilerarası beceriler, toplumsal olanaklardan yararlanma, kendi kendini yönetip yönlendirme, okulla ilgili işlevsel beceriler, iş, boş zamanları değerlendirme hallerinde, en az ikisinde yetersizlik ya da bozukluk olması halinde zeka geriliğinden bahsedebiliriz.
Zekanın Sınıflandırılması
Mental retardasyonun derecesi zekâ katsayısı (ZK=IQ= ZB) ile belirlenir. Zekâ katsayısı çocuğun içinde yaşadığı toplum için standartlaştırılmış testlerle değerlendirilerek aynı yaştaki çocuklarla karşılaştırılmasıdır. Ölçülebilen zekâ yaşı / gerçek yaşı x 100 formülüyle gösterilir. Buradan elde edilen sonuçlar kesin değerler olmayıp çocuğun eğitimden faydalanabilme yeteneğinin kaba bir göstergesidir. Normal ortalama 90-110 olarak kabul edilmektedir. Hiçbir çocuk en az üç ay arayla yapılan iki ayrı IQ testinden 70'in altında puan almadıkça mental retardasyon olarak isimlendirilmemelidir. Genellikle iki yaş öncesi çocuğun zekâ katsayısından bahsetmemek gerekmektedir. Çünkü yaşamın ilk iki yılı içinde bu testlerde kötü performans gösteren bir çocuk, uygun şartlarda dört yaşına kadar bu geriliği kapatabilmektedir.
Dünya sağlık örgütüne göre zeka seviyesinin sınıflandırılması;
0-20 Çok Ağır Derecede Mental Retardasyon
20-34 Ağır Derecede Mental Retardasyon
35-49 Orta Derecede Mental Retardasyon
50-69 Hafif Derecede Mental Retardasyon
70-84 Sınırda Zekâ Düzeyi
85-109 Normal Zekâ Düzeyi
110-119 Normal Üstü Zekâ Düzeyi
120-129 Üstün Zekâ Düzeyi
130-139 Çok Üstün Zekâ Düzeyi
140 + Dahi
Zekâ Geriliği Neden Olur?
- Doğum öncesi nedenler: Kalıtım en önemli etkendir. Ailede zekâ geriliği tanısı olan bir bireyin varlılığı riski artırır. Buna ek olarak kromozomsal bozukluklar (Down Sendromu gibi), metabolik bozukluklar (hipotiroidi gibi), annenin gebelikte geçirdiği enfeksiyonlar (kızamıkçık, toksoplazmosis gibi) veya diğer gebelik faktörleri (alkol ve madde kullanımı, yetersiz beslenme, plasenta sorunları gibi) zekâ geriliğine neden olabilmektedir.
- Doğum sırasındaki nedenler: Erken doğum, düşük doğum kilosu, doğum travmaları (mor doğum gibi), doğum sırasında bulaşan enfeksiyonlar zekâ geriliğine neden olabilmektedir.
- Doğum sonrasındaki nedenler: Travma, doğum sonrası enfeksiyonlar, uyaran eksikliği, yetersiz beslenme zekâ geriliğinin nedenleri arasında sayılmaktadır.
Zekâ Geriliği Nasıl Tedavi Edilir?
Zekâ geriliğine özel bir tedavi yoktur. Amaç çocuğun zihinsel becerilerini desteklemek ve düzeyine bağlı olarak yaş ortalamasına yakın performans sergilemesi için çalışmalar yapmaktır. Zekâ geriliğinde ne kadar erken müdahale yapılırsa becerilerin gelişimi o kadar hızlı olur. Yaş ilerleyip akademik beklenti arttıkça hafif düzeyde başlayan gerilikler çocuğun normal okullarda okumaya devam etmesini hedeflendiğinde daha ağır tablolara dönüşmekte, ergenlik dönemine geldiğinde depresyonu tetiklemektedir.
O nedenle erken dönemde eğitimcilerden gelen geribildirimler doğru değerlendirilmelidir. Küçük yaşlarda belirti vermiş olsa bile önemsenmemesi nedeni ile zekâ geriliği tanısının en çok konulduğu dönem 10-14 yaşları arasıdır. Bu yaşlarda yapılan çalışmalardan alınan verim, erken dönemde uygulanacaklarla alınacak verimden çok daha azdır.
Zekâ geriliği tanısı olan çocuklarla merkezimizde yapılan çalışmalarda önce zihinsel becerilerin değerlendirildiği bir test çalışması yapılarak her çocuğun kendine özgü olan zihin profili çıkarılır. Bu profile göre çocuğun güçlü ve buna karşılık gelişmesi gereken alanları belirlenir. Güçlü olduğu kanallar kullanılarak gelişmesi gereken alanlarına yönelik özel eğitim programı hazırlanır. Ev ve okulda yapılacak çalışmalar hakkında öneriler verilir. Sosyal beceri eğitimi ve aile danışmanlığı bu sürecin bir parçasıdır. Bu şekilde çocuğun işlevselliği arttırılarak sosyal yaşamda yer edinmesi hedeflenir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Sonuç olarak zihinsel engelli çocuğa sahip ebeveynler her yönüyle çok etkilenmektedir. Bu nedenle engelli çocuğa sahip olan ebeveynlere gerekli ve yeterli her yönden destek sağlanmasının yanı sıra;
-Engelli çocuğun sağlıklı büyütülmesi ve gelişebilmesi için aile içindeki rollerin yeniden yapılanmasına yardımcı olunması,
-Ailelerin kendi duygu ve problemleri ile baş başa bırakılmaması,
- Zihinsel engelli çocuk kadar ailelerinin de profesyonel desteğe ihtiyaçları olduğunun sağlık ekibi üyeleri tarafından göz önünde bulundurması ve aile merkezli bakıma ağırlık verilmesi,
- Engelli çocuğa sahip ailelerin eğitimi ve rehabilitasyonunda sosyal hizmet kurumlarından yararlanma durumları hakkında bilgi verilmesi,
-Özürlülük ve özür grupları hakkında açıklayıcı, bilgilendirici çalışmaların yapılması. Bu amaçla konferans, seminer verilmesi için çalışmaların sürdürülmesi.
-Özürlü olmanın bir hastalık olmadığı, asıl amacın özürlü çocuğun olabildiğince bağımsız olması için kendi kendine yeterli duruma gelmesi olduğu, ailelerin tüm beklentilerinin bu mantıkla karşılanmasına önem verilmeli, bu amaca uygun olarak aile psikolojik ve sosyolojik olarak hazırlanması önerilebilir.