2006 yılıydı. Almanya'nın Gelsenkırchen kentinin ikinci lig takımlarından Rot -Weıss Essen'de (yakın bir kent) oynayan Devrekli bir ailenin çocuğu vardı. Adı Mesut Özil'di. Yetenekliydi. Schalke kulübüne götürülmüş ve beğendirilmişti. Babası Mustafa Özil hiç yanından ayrılmıyordu. Schalke'nin o zamanki kulüp başkanı Gerhard Rehberg'in Türkiye'de dostları vardı. Aileyi ikna ettiler ve Mesut'u babasıyla birlikte Türkiye'ye gönderdiler. Rehberg'in arkadaşı olan B.Çekmece Belediye Başkanı Dr.Hasan Akgün'ü buldular.
Başkan Akgün hemen o zamanki Galatasaray kulüp başkanı Özhan Canaydın'ı aradı. Mesut'tan söz etti. Mesut'u Özaydın aracılığı ile Florya'ya gönderdiler. Ama Florya'dan pek mutlu edici sonuç çıkmadı. ''Çelimsiz'' bulunmuştu. Özil ailesi daha doğrusu baba Mustafa Özil pes etmeyecekti.
Bu kez rotayı Beşiktaş'a çevirdiler. Orada da Beşiktaş'ın genç takım hocaları vardı. Beşiktaş'tan da Galatasaray'a benzer bir karar çıktı ve aile Almanya'ya geri dönmek üzere yola koyuldu .
Baba Mustafa Özil çok hırslanmıştı.
Zonguldak'a bağlı Devrek'in Hışıroğlu köyünden 1970'lı yıllarda çıkmış ve Almanya'ya gelmişti. Çocukları Mutlu ve Mesut ile iki kız kardeşleri Almanya 'da dünyaya gelmişti. Almanya'da en büyük sorun ikinci nesil üçüncü nesil kuşakların büyük bölümünün Türk yapısındanuzak ve Alman yapısına da tam uyum sağlayamadan yetişmiş olmalarıydı. Çünkü Türkıye'den tam Türk kültürü almadan Almanya'ya hatta Fransa'ya, Avusturya'ya gidenler, gittikleri yerde iki kültür arasında gidip geliyorlardı.
İşte bu arada kalmışlık ve özümsenmeme yalnızlık ve mutsuzluk hatta hatta Türkiye karşıtlığı da getiriyordu.
Mesut Özil Türkiye defterini, kapadıktan sonra Schalke'de oynamaya devam etti. 2008 yılında ise o zaman teknik direktör Thomas Schaaf ile Alma liginde atak yapmaya hazırlanan Werder Bremen'e transfer oldu. Artık adı Almanya 'da manşetlere çıkmaya başlamıştı.
REAL MADRİD'E GİDİYOR
2010 yılının bir sıcak yaz günü Mesut Özil İspanya'nın dünya devi Real Madrid'in formasını giydi. Yeni bir Zidane olarak anılıyordu. Baba Mustafa Özil hemen Devrek'e gidip, o yörenin dünyaca ünlü bastonlarından birer tane Real Madrid Başkanı Florentino Perez, teknik direktör Mourınho , futbolcu Ronaldo ve Nuri Şahin ile Hamit Altıntop içinde yaptırdı.
Bir geri dönersek. 2009 yılında Türkiye Futbol Federasyonu Werder Bremen'de oynayan Mesut Özil'e ''Gel Milli takımda Ay-yıldızlı formayı giy. Seni bağrımıza basalım'' sözüne mutlaka babası Mustafa Özil'den de görüş alarak şu yanıtı vermişti.
''İstemiyorum. Burada kendimi Alman gibi hissediyorum. Tercihimi Almanya'ya göre yapacağım.''
Mesut 2009 yılında Alman milli takımı formasını ilk kez Norveç'e karşı giydi. 2010 dünya kupası ise Güney Afrika'da dünya üçüncüsü olan Alman milli takımının da Altın Top adayı futbolcusu seçilmişti. Büyük ''sükse'' yapmıştı.Dünya onu konuşuyordu .
Real Madrid'de çok iyi maçlar çıkartıyordu. Her şey çok iyi giderken araya yine Mustafa Özil girdi.
Kupadan elendilkeri bir maçtan sonra baba ağır ve zorlayıcı şartlarla Real Madrid kulübüne gitti ve sözleşme yenilemek istedi. Ama İspanyol kulübü bu. Üstelik dünyanın bir numaralı kulübü. Kupadan elendikleri günde gelen bu kişiyi geri gönderdiler ve sözleşme yenilemediler.
Ama Mesut için bir kapı kapanırken ortaya bir başkakulüp çıktı. Arsenal
Arsenal teknik direktörü Arsen Wenger'di. Alsaz Loren'lydi. Yani yarı Alman'dı. Türklerle sıkı dostluklar yapardı.
ÇİN'LİLER İŞİN İÇİNE GIRERSE
Alman millli takımında 92 maç forma giyen ve 23 gol atan Mesut Özil onlarca assistin de sahibiydi. Arsenal günleri çok şaaşalı başladı. Mesut çabuk uyum sağladı. Wenger'den de gereken desteği görüyor ve başarılı maçlar çıkartıyordu. Mesut bir ara sakatlandı. Sakatlaığı sırasında Çin'in ''Uygur Türkleri'' ile sorunları vardı. Sürekli 'tweet'' atmaya başladı. Bu İngiltere'ninde dikkatini çekti.
Çin hükümeti daha doğrusu Çin şu anda Amerika'nın bile para kaynağı. Ama Çin ile Türkiye'nin ilişkileri muhteşem. İnanılmaz bir siyasi-ekonomik işbirliği içindeler. Mesut Özil Avrupa defterini kapamıştı. Amerika'ya gitmeyi düşünüyordu. Ama karısı Iraklı bir Türkmen ailenin çocuğuydu . Fenerbahçe çok bastırdı. Ancak Ali Koç'un kafasında Çin işi gidip-geliyordu .
Arsenal'ın birlikte oynadığı oyuncusu Arteta teknik direktör olmuştu. Bir seneye yakın Mesut antrenmana çıktı ve kenarda bekledi. Ağırlaştığını söylüyorlardı. Ancak bu eski '' tweet'ler sorun olur muydu?''
Ali Koç iki kez İngiltere'ye gidip konuşmuştu. Orada ne konuştuğunu bilmiyoruz. Ancak son kez transfer öncesi Ali Koç Ankara'ya gitti. Çünkü Koç'un da Çin'de hatta Hindistan'da fabrikaları vardı. Onları riske etmek istemezdi.
'Olur' yanıtı alınınca Mesut Özil'in Fenerbahçe işi kağıda döküldü.
Şimdi hepimizin beklentisi Türk futbolunun değerini yükselten bu futbol yıldızının biran önce sahalara dönmesi…