Dün sabah AK Parti'nin meclis listesine dair bana çok fantastik gelen bir değerlendirme bilgisi geldi. Şöyle ki; 1. Hüseyin Turan, 2. Metin Karakaş, 3. Sami Barlas, 4.Tahir Sert vs…
1 ile 3'e bir itirazım yok da 2 özellikle büyük sürpriz oldu. ‘AK Parti bunu gerçekten yapar mı, yapabilir mi?' diye düşündüm kaldım. AK Parti ve MHP henüz kesin olmamakla birlikte muhtemelen tek meclis listesi ile seçime girecek. CHP ve İYİ Parti de aynı şekilde.
‘Olur mu, olmaz mı?' diye kendi kafamda evirip çevireceğime açtım Metin Karakaş'a doğrudan sordum. ‘Cumhur İttifakı'nın meclis listesinde yer alacak mısınız?' diye. Kati şekilde böyle bir şeyi düşünmediğini altını çize çize söyledi. Seçimlerden sonra AK Parti ile bağının sadece üye düzeyinde kalması hususunda kararlılık içinde olduğunu vurguladı. “Talebim başkan adaylığı konusundaydı. Uygun görülmedi. Daha önce meclis üyeliği yaptım. Bu konuda faydalı olacağımı düşünmüyorum. Partimiz de tekrara düşecek kadar yoksun değil bu konuda. Başka, yeni isimler değerlendirilmeli. Önümüzdeki süreçte Volkan Yılmaz ile gerekli görüşmeleri yapıyor, faydalı olacağımız hususlarda üzerimize düşeni yerine getiriyoruz” mealinde şeyler söyledi.
Silivri'de Cumhur İttifakının henüz kendisinden beklenen potansiyeli teşkilat ve seçim çalışması düzeyinde gerçekleştiremediğini tekrar etmeye gerek yok sanıyorum. Başkan Adayının çabası karşısında partilerin daha doğrusu AK Parti'nin pasifliği (beklenti daha büyük sonuçta MHP ile kıyaslandığında) tüm can sıkıcılığıyla sahnede.
Meclis listesi kulisleri tüm yoğunluğuyla devam ederken, gözlemlediğim en önemli şeyi paylaşmak isterim; kendi gücünüzü toparlayın, saflarınızı sıklaştırın. Taşıma suyla döndürülen değirmene güven sizi eninde sonunda yarı yolda bırakır.
Kendi tabanını sonuna kadar toparlayan, karşı taraftan bile değil kararsızlara oynamalı. Bir ismin arkasına takılacak belli gruplar ölçüsünde seçim sonucu etkilenir ama değiştirilemez.
Kişi bir şey yapmaya karar verirken zayıf noktaları belirleyici olmamalı, güçlü yönleri öncelikle değerlendirilmeli.
Bir örnek daha verip mevzuyu kapatıyorum. Evlisiniz ama mutlu değilsiniz. Boşanmamaktaki tek gerekçeniz ayrılacağınız kişinin başkasıyla evlenmesi! ‘İkimiz mutsuz olalım, o başkasıyla evlenmesin' diye diretirken aslında kendi mutlu (bizim örnekte başarılı) olma şansınızı yitirdiğiniz ve en önemlisi başta kendinizi bir mutsuzluğa (başarısızlığa) mahkûm ettiğinizi bilin olur mu? Size de bu mutsuzluk yeter herhalde!? Bunun dışında kazanıp, kaybettiklerinizin nasıl bir önemi kaldıysa onu hesap edin…
BEKLENTİ BÜYÜK TUZAK
“Beklenti varsa kurban psikolojisi devreye girer. Bu da zevk aldığı bir kişiliğe dönüşür. Talep etmeden yapılan her şeyin karşılığında onay, sevgi, ilgi bekler, olmazsa suçlar ve kendince iyilik yaptığı insanı en sonunda düşmanı beller. Çok büyük tuzak.”
Ece Ergönenç
Hüseyin turan ve metin karakaş ın.meclis üyesi olacağına inanmıyorum..kabul ederlerse sonları olur..seçmen kitleleri gözünde biterler.