“Mevzu bahis olan insansa gerisi teferruat olmalıdır”

“Mevzu bahis olan insansa gerisi teferruat olmalıdır”

12.12.2016 10:20:07

Silivri Devlet Hastanesi Doktorlarından Berkay Ünlü, bölgemize yapılmak istenen termik santralin insan sağlığına ve ekolojik dengeye yıkıcı etkisini örneklerle Hürhaber'e anlattı.

Bildiğiniz gibi Silivri, kömürlü termik santral tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Böyle bir santralin sağlığımızı ve çevremizi olumsuz etkileyeceği bilinmekte. Santralin yapımına karşı tepkiler yükselmeye başladı, imza kampanyası başlatıldı. Söz konusu termik santralin sağlık açısından etkisini Silivri Devlet Hastanesi doktorlarından Berkay Ünlü ile konuştuk.

Renginar SALİ: “Ölüm bacaları” denen santralin gazları ve atıkları neler?

Dr. Berkay ÜNLÜ: Öncelikle termik santrallerin kimyasal enerjiyi elektrik enerjisine dönüştüren santraller olduğunu bilmemiz gerekiyor. Silivri- Çerkezköy bölgesine yapılması planlanan termik santral kimyasal madde olarak elektrik enerjisi üretmek için kömür kullanacak. Tasarlanan bu. Peki, termik santrallerin çalışma mantığı nedir? Bunu girdi ve çıktı olarak anlatmak gerekirse; kömür, kireç taşı, su ve fuel oil girdiyi oluşturur. Yüksek enerjili yanma reaksiyonu sonucu kükürt dioksit (SO2), azot oksitler (NOx), karbonmonoksit (CO), Ozon (O3), hidrokarbonlar, partiküler madde (PM), kül, buhar ve atık su çıktıyı oluşturmaktadır. Bu atıklar, çevre ve insan sağlığına zarar verir.

“EKONOLJİK DENGE BOZULACAK, İNSAN SAĞLIĞI BÜYÜK ZARAR GÖRECEK”
Renginar SALİ: Bunların insan sağlığına, havaya, suya ve toprağa nasıl bir etkisi var?

Dr. Berkay ÜNLÜ: Kükürt dioksit ve azot oksit gazları asit yağmurlarının oluşmasında sorumlu olan gazlardandır. Asit yağmurlarının olması ise bölgede iklim ve bitki örtüsü değişikliği yaratacaktır. Faunadan floraya ciddi değişiklikler olacaktır. Termik santrallerin asit yağmurları oluşturduğu hem ülkemiz hem dünya deneyimlerinden bilinen bilimsel bir gerçektir. Olası bir doğal felaket, küçük denilen bir ihmal bölgede onulmaz yaralar açabilecek harabiyet gücüne sahiptir. Ağaçların azalması, bitki örtüsünün bozulması erozyon ihtimalini bile artıracaktır. Öte yandan toprağın ve suyun kirlenmesi ile canlı çeşitliliği azalacak; suda ve karada yaşayan hayvanlar ölüme terk edilecek; insanlarımızın içme suyu eninde sonunda kirlenecektir. Bölgemiz halkının geçim kaynaklarından olan tarım ve hayvancılıkta verim düşecek, tarım arazileri kullanılamaz hale gelecektir. Radon gazı, polonyum, uranyum gibi elementler; insanı sağlıklı yaşama hakkından alıkoyacak diğer zararlı maddelerdendir. Termik santrallerin küllerinin toplandığı alanlarda insan sağlığı için oldukça zararlı etkileri olan radon gazı oluşmaktadır. Radonun dönüşmesiyle oluşan polonyum, özellikle linyit kullanan termik santrallerde ortaya çıkan uranyum gibi ağır metaller de ekolojik dengeyi bozacaktır. Örneğin Radon gazı sigaradan sonra DNA'nın genetik yapısını bozarak akciğer kanserine neden olan önemli etkenlerden biridir. Kansızlık, böbrek hastalıkları, doğumsal problemler, akciğer hastalıkları, akut veya kronik solunum yolu hastalıkları, kanser gibi birçok hastalık insidansında artış olacağını söylemek lazım gelendir. Örneğin Silivri'de geriatrik nüfus oldukça yoğun yaşamaktadır. Kronik solunum yolu hastalığı, astım, bronşit, bronşektazi gibi hastalığı olan çok sayıda yurttaşımız var. Termik santralin kurulması sonrası hastaların yaşadıkları atak sayısı ve sıklığı da ciddi şekilde artacaktır.

“ATIKLAR UZAYA GÖNDERİLMEYECEĞİNE GÖRE ZARAR DÜNYAMIZIN VE İNSANLIĞIMIZINDIR”
Renginar SALİ: Termik santralden çıkan gazların etkisi en aza nasıl indirilebilir? Korunmak mümkün mü?

Dr. Berkay ÜNLÜ: Bunun için mühendislerin, konuyla ilgili akademisyenlerin açıklamalar yapması muhtemeldir. Devre dışı bırakılan ÇED raporları veya önemsenmeyen sera gazı emisyon ölçümleri düşünülecek olursa nasıl bir titizlikle olayın kurgulandığı ortaya çıkacaktır. Bir hekim olarak insan sağlığını tehdit etme ihtimali olan bir katliam tellallığını destekleyemem. İhmal, deprem, erozyon her ne sebeple olursa olsun termik santralde ortaya çıkacak olan bir arıza veya kusur büyük sonuçlara yol açacaktır. Bu saydığım felaket senaryoları olmasa bile çevreye yayılan atıklar insan sağlığına da ekolojiye de büyük zarar vermektedir. Çatalağzı, Yatağan, Elbistan vb birçok termik santral bölgesinde yaşanan tecrübelerle ise bu açıkça ortadadır. Örneğin, 1 ton kömürden en azından 100 kg katı atık çıktığını düşünecek olursak, bir günde tonlarca kömür yakacak olan termik santrallerin oluşturacağı tahribatın büyüklüğünü hayal etmek hiç de zor değildir. Nasıl önlem alınırsa alınsın; oluşan atıklar uzaya gönderilmeyeceğine göre zarar dünyamızın ve insanlığımızındır.

“KURŞUN BİRİKİMİNDEN EN ÇOK ETKİLENEN ÇOCUKLARDIR”
Renginar SALİ: Daha önceki deneyimlerin ortaya çıkardığı çarpıcı sonuçlara dair örnekler verebilir misiniz?

Dr. Berkay Ünlü: Kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların kullanımı sonucu son 150 yılda atmosferdeki CO2 konsantrasyonunu %116 oranında artarak küresel ısınmanın sebebi olduğu yapılan araştırmalarla ortadadır. Örneğin Çatalağzı termik santrali nedeniyle bölgede kanser sıklığında artış olduğu bildirilmiştir. Termik santrallerin olduğu bölgede ağır metallerin biriktiğini söylemiştik. Yatağan ve çevresinde 2004 yılında yapılan bir araştırmada 0,6 – 6 yaş arası 236 çocuğun kanlarındaki kurşun düzeyi ortalama 36,2 μg/dL değeri bulunmuştur. Dünya Sağlık Örgütü'nün insan sağlığı için izin verilebilir dozu ise 0 μg/dL. Kurşun, gebelerde plasenta yoluyla bebeğe de geçebilen bir maddedir. Kurşunla ilişkili olan hastalıklar başta zihinsel bozukluklar olmak üzere böbrek ve kan hastalıkları ile hormon bozukluklarıdır. Özellikle çocuklar kurşun birikiminden en çok etkilenen popülasyonu oluşturmaktadır. Örnekleri şüphesiz ki çoğaltmak mümkün.

“MEVZU BAHİS OLAN İNSANSA GERİSİ TEFERRUAT OLMALIDIR”
Renginar SALİ: Kömürlü termik santrallerin yapılması mantıklı mı?

Dr. Berkay ÜNLÜ: Süreç bir bütün olarak ele alındığında kuşkusuz ki hayır. Yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmek gerekiyor. Enerjiyi insanlar için ürettiklerini iddia edenler; insanların kaliteli ve sağlıklı yaşama hakkını elinden alacak yöntemlerle bunu gerçekleştirdiklerinde insan ve doğa yararından söz etmek mümkün olamaz. İnsanımızın yaşam hakkına doğrudan müdahale eden HES'ler, Nükleer Santraller, Termik santraller aynı bağlamda ele alınmalıdır. İnsanı teferruat olarak gören sermayeci sistemin insan ve çevre sağlığını gözeterek atağa kalkmayacağını biliyoruz. Kısaca; mevzu bahis olan insansa gerisi teferruat olmalıdır.

“KAPİTALİST BİR CEZA OLARAK NİTELEYEBİLİRİZ”
Renginar SALİ: Trakya'ya kurulmak istenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dr. Berkay ÜNLÜ: Tabiri caizse bunu Trakya'nın aydınlanmacı, emekten yana, kamucu insanlarına verilen kapitalist bir ceza olarak niteleyebiliriz. Son olarak bölge halkını sağlıklı yaşam hakkına yapılan bu müdahaleye karşı mücadele etmeye davet ediyorum.

YORUM YAP