Sİs inmiş denizin üzerine, sarhoşun biri elinde şarap şişesiyle uyuya kalmış, sönmüş sigarası hala parmaklarının arasında. Öteye dön, beriye dön uyku tutmayınca erkenden kalktım. Çiğ düşmüş, sarhoşun üzeri ıslaktır şimdi, uyanınca önce nerede olduğunu anlamaya çalışacak sonra bir üşüme gelecek üzerine, şişeyi yoklayacak, boş olunca üzülecek.
Hep dolu olsa şu şişeler!
Ne kadar da derin uyuyor. Derdi, tasası olmayanların, beklentisi kalmayanların, hayattan korkmayanların uykusu bu.
Ayakkabıları yeni, hediye ettiler besbelli.
Evli mi?
Değildir, olsa rahat bırakmazlar adamı, ille birileri düşer peşine, bulurlar. Yenge ile arası yoksa bir sinirlilik anında kapıyı çekip çıktıysa, araya girerler barıştırmaya çalışırlar.
Lafın gelişi karı kocanın arasına girilmez denir de ilk fırsatta besmelesiz dalanları, akıl vericileri bilirsiniz siz de kimse üzerine alınmaz ama onlardan biri bile olabilirsiniz.
Zamanında haddimi bilmeyerek böyle işlere soyunmuşluğum var.
Laf bitince “idare et” demiştim arkadaşa, “idare etmek içimden gelmiyor ağabey” demişti.
Teknedeydik, balık tutuyorduk, orada bitivermişti mevzu.
Herkesin mevzusu kendine derin!
Montumu çıkarıp sarhoşun üzerine örtüyorum, lacivert, kareli bir gömleği var, ıslak, dudakları çatlamış, yüzünde derin izler, leş gibi de sarımsak kokuyor, ne yediyse artık?
Montu unuttum sayacağım, bu ara her şeyi unutuyorum. Çanakkale'de bir güneş gözlüğü, Antalya'da başka bir güneş gözlüğü unuttum. En pahalısı Bursa'da otobüste kaldı. Peşine düşerdim düşmesine de alacağım cevabı biliyorum.
“Ağabey yeni temizledik otobüsü, çıksaydı çocuklar gelir verirdi. Kaybolmaz bizde!”
Eksilecekse eksiliyor, gelecekse de geliyor.
Unutunca oruç bozulmuyor yahu var mı daha ötesi.
Bir banka da ben oturuyorum, dünya yeni yeni uyanıyor. Bir pancar motorun pat patları dövüyor sahili, şişman biri eşofmanları çekmiş koşuyor nefes nefese…Babam ve Oğlumdaki replik geliyor aklıma; “yeme diyeydim, sarılaydım boynuna!”
Yaşlı bir teyze kendinden daha yaşlı köpeğini tuvalete çıkarmış, hayvan çişini yapacak yapmasına da bacağını kaldırmaya mecali yok.
Şişman da yaşlı teyze ve yaşlı köpek de tiksinerek bakıyor sarhoşa.
Normal diyorum içimden, tiksinerek, küçümseyerek bakmayı seviyoruz biz!
İyiyse, çekinilecek bir tarafı yoksa itip kakıyoruz da.
Kötülerden korkuyoruz, severmiş gibi, saygı duyuyormuş gibi görünüyoruz.
Bana bulaşmasın da kime bulaşırsa bulaşsın hesabı.
Yalan dünya kardişim!
Hep biliyoruz da… sıkıntı da biraz burada, çok biliyoruz.
Çok bilen çok yanılır denirdi eskiden, uzun zamandır “yanıldım” diyene tesadüf etmedim.
Dur sen dur var öyle birileri de ben o çorbalara çeşni olmuyorum.
Yeni bir gün daha.
Yeni bir sayfa.
Birileri ölecek bugün, birileri doğacak, bir yerlerde evlenenler, ayrılanlar olacak. Küsenler, barışanlar, ağlayanlar, gülenler…
Pek çok insan için diğerlerinden farkı olmayan sıradan bir gün olacak.
Hayattan keyif almayan amaçsız insanlar işe gidecek, gözleri sürekli saatte olacak, mesai bitse de eve gitse, şöyle ayacıklarını uzatıp da dizi izlese… Dizi deki karakterin yerine koysa kendini, onun gibi entrika çevirse, kırsa dökse şöyle! Güzel kadınlarla, yakışıklı adamlarla sevişse, en iyi mekanların müdavimi olsa, el pençe divan dursa herkes.
Dedikodu yapanlar, kuyu kazanlar, iftira atanlar, iş görüşmesinden eli boş dönenler de olacak bugün.
Bugün birileri olmamış bir olayı olmuş gibi, küçücük bir olayı abartarak, gerçeği işine geldiği gibi değiştirerek anlatanlar da olacak.
Kahramanlık hikayeleri uçuşacak havada ve iyi olacak anlatıcıların hepsi!
Bugün birileri birilerine yaltaklanacak.
Göze girmeye çalışanlar da gözden düşenler de gözden çıkarılacak olanlar da olacak bugün.
İnsan değil miyiz kardişim?
Normal…(!)
Benim sarhoş açıyor gözlerini, hissettirmeden izliyorum. Önce nerde olduğunu anlamaya çalışıyor, bir titreme geliyor üzerine şişeyi dikiyor, boş!
Montu görüyor sonra evirip, çeviriyor, maviliğe, ufka dikiyor gözlerini, duruyor biraz montu giyiyor…
Ne diyordum azizim; eksilecekse eksilecek, gelecekse gelecek.