Aylardır, haftanın beş günü, ara vermeden, gece yarıları oturup yazıyorum.
Laf aramızda, İlhan Hoca ile birlikte bendeniz, bu fakir, en devamlı iki köşe yazarıyız, yerel basın camiasında...
Bizden başka da günlük yazı yazan yok zaten. Seçim öncesi, yazdım, seçim zamanı, durmadan yazdım, seçim bitti, yazdım, yaz geldi, yazdım, hayatım değişti, hastaneden yazdım, saldırdılar, yazdım, iftira attılar, yazdım, karaladılar, yazdım, ağızlarından köpükler saçıldı, yazdım, eleştirdiler, yazdım, beğendiler, yazdım...
Ancak yaz rehaveti mi desek, beyin yorgunluğu mu desek, kafamda dolaşan kırk tilkinin azizliği mi desek...
Son günlerde kendimi feci halde tekrar etmeye başladığımı fark ettim...
Hani, ayının kırk türküsü var, kırkı da armut üstüne ya...
Bizim yazılar da o hesap olmaya başladı.
Bu yüzden, kısacık, minicik bir mola rica ediyorum.
Bir yere gittiğim falan yok, yine buradayım, Silivri'de, görevimin başında.
Bu hafta zaten festival var, ondan sonrası desen, Temmuz'un son haftası, herkes tatile kaçar...
Kaan'ı okuyup ne yapacaksınız?
Tekrar başladığımda, ekstradan yeni bir konsept denemesi de yapacağım, bu ayrılığı telafi etmek için, söz.
Temmuz'un son haftası görüşmek üzere...