Anne ve baba olmak her yiğidin harcı değildir. Yani anne ve baba sadece çocuk sahibi olmakla bitmez.
Çocuğunuza önce bebek gibi bakar, sonra iyi bir okulda olmasını sağlar daha sonra da mutlu olması için elinizden geleni yaparsınız.
Hepimiz için çocuklarımızı kendi ayakları üstünde yürürken görmek kadar gurur verici bir şey yoktur. Mesela benim çocuklarımdan biri ruh doktoru diğeri ise digital reklamcı. Onları okutmak için elimden geleni yaptım. Hele kızım tam altı sene üniversite okudu. 'Gıkı' çıkmadı.
Bir futbol hocası olmakta bir babalık gibidir.
Mesela 1970'lı yıllarda Türk milli takımının başında Coşkun Özarı vardı. Özarı ile MİLLİYET gazetesinde çalıştığım için onu bir baba gibi görürdüm. Son derece kibar lisan bilen biriydi. O zamanlar Türk futbolu yakaladığı çıkışı kısıtlı olanaklara rağmen Özarı'ya bağlanır.
Sonra bir Sabri Kiraz, sonra bir Jupp Derwall sonra bir Feldkamp sonra bir Fatih Terim Türk futboluna bu büyüklük mertebesinde isim olarak gelmişlerdir.
Yani futbolcunun futbol dışında sığındığı omuzlar.
Paylaşılacak sırlar.
Sıkıştığında yardım istemeler. İşte bunların hepsi bir dayanma ve yaslanma sebepleridir.
Futbolcu hele çok gençse sığınma dürtüsü daha bir üste çıkar. Ama bu konuda hocaların da yapacakları birçok hareket vardır. Karşısındakine 'inisiyatif' vermek. Böylece karar verici, söz sahibi yapmak ve bu şekilde bireyi yukarlara çıkarmak.
Futbolda 'inisiyatif' konusu biraz görecelidir.
Her oyuncu bu kendisine verilen görevleri kaldıramaz. Kaldıramazsa veya farklı bir görevi yerine getiremezse bilinç konusunda sıkıntıya girer. Daha sonra da biter gider. 1976'dan bugüne kadar futbol yaşantımda böylelerini çok gördüm.
Milli takımın başındaki Vincenzo Montella 2024 Avrupa Futbol Şampiyonasına Türkiye'yi sırtladı. Şimdi Mart ayında Avusturya ve Macaristan ile iki özel maç var. 4 Haziran'da da İtalya ile bir hazırlık maçı.
Macar takımının başında bir İtalyan olan Marco Rossi var. İtalya'yı da Spalletti çalıştırıyor. Karşılaşacağımız kolay rakipler değiller. Ama Montella'da boş durmuyor. Kadrosundaki gençler öyle sıradan oyuncular değiller. Juventus'lu Kenan teknik direktör Allegri'nin gözdesi. Real Madrid'li Arda Güler'i İspanyol toplumu bağrına basmış bile. Rennes'deki Bartuğ, Beşiktaşlı Semih ve Demir Ege, Fenerbahçeli Ferdi, İsmail Galatasaraylı Barış ve Kerem'ı unutmaya imkan yok.
Ama bugünlerde Montella Alman ikinci ligi Bundesliga 2'de Nürnberg forması giyen Can Uzun diye bir Türk çocuğunun peşinde. Konu Can Uzun'dan çok işin değişik tarafı bu oyuncuyu Almanlarda elden kaçırmak istemiyor. Yani bayağı ciddi bir kapışma var. Ancak Montellla sırf bu oyuncu için Almanya'ya gitti. Sevindirici olan taraf futbolcunun Alman tarafının pek ağır basmadığı. Babası da Türk milli takımını tercih ediyor.
Can Uzun Mart ayında Türk milli takımına çağrılacak. Milli takımda birçok yeni yıldızlar göreceğiz.
Montella bir baba gibi gayet mutlu bir dönem yaşıyor.
Darısı bizimde başımıza
Hoşça kalın
