Sevginar Sali

Moral turu…

Keşke hiç Pazar günü yaşananlar olmasaydı… Olanla, öleni geri getirme imkansızlığı bir yana düştüğümüz yerlerden kalkmasını ne kadar iyi ve çabuk öğrenirsek o kadar az sarsılırız.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun İstiklal'de terör saldırısı sonrasında başlattığı moral turunun dünkü görüntülerini izlerken siyasetin umut olma meselesi hususunda ayrıca bir aydınlandım.
Terör saldırıları toplumu sindirmeye, kendi iç dünyalarına hapsetmeye, esasen güzel bir geleceğe dair umudu bombalarken, üç gün önce patlamanın şiddeti ile kopan çığlıkların yerine, ısrarla “Yaralarımızı saracağız, sarılacağız…” diyen bir yöneticinin sesi, ilaç gibi geldi.
Anlatmak istediğim hususta ideolojik veya politik bir şey yok! İnsani, içgüdüsel ve içten gelen bir duygu söz konusu olan. Düşünün ki bir tüneldesiniz. Bir ucu karanlık, diğerinden belli belirsiz bir ışık süzmesi size göz kırpıyor. Kim karanlığa doğru gider, herkes aydınlığa çevirir yönünü ve o istikamette ileler.
Siyasetçi seçilmeye adayken de seçildikten sonra da umut olacak, yaşam sevincimizi düştüğü yerden kaldırıp yeniden içimize yerleşmesini sağlayacak.
Ekrem İmamoğlu'nun İstiklal'deki moral turları çok önemli, İBB Başkanı yönettiği şehrin kalbinde, (çünkü insanın canı neresinden acırsa, kalbi orada atar), açılan yaralara gerekli özeni gösterip sardığını hissettirmesi kıymetli.

TEŞKİLAT DEĞERLENDİRMELERİ
Dün MHP'nin Silivri'de kazandığı ve istikrarla yürüttüğü, geliştirdiği yerel iktidarında kadın faktörünü yazmıştım. MHP Kadın Kolları Zerrin Çimen'in gayretine işaret ettik, esasen ben CHP'nin Derya Erdim ve özellikle son dönemde AK Parti'de Sevnur Şahin ile iktidar iddiası olan partilerde oluşan hareketliliğe dikkatinizi çekmek isterim.
Derya Ural Erdim, CHP'de son derece faal ve halkı kucaklayıcı bir yaklaşım içinde. Elif Yılmazer dönemini aratmayan, yerel iktidara sahip olunan şartlardaki gibi kadınlar destek arayışını azimle sürdürüyor.
AK Parti'de Sevnur Şahin ile de son dönem dikkat çeken bir sinerji var siyasi çalışmalarda. CHP ve MHP'nin tek kadın meclis üyeleri partilerinin Kadın Kollarına olabildiğince destek sunarken, AK Parti'nin mecliste kadın üye çoğunluğunun Şahin'in faaliyetlerinde fark yaratması beklentisi ne yazık ki gözlemlenmiyor. Belki bunun üzerine biraz çalışsalar hedeflerine ulaşma hususunda daha hızlı ve güzel sonuçlar elde etmeleri söz konusu olabilir.
MHP'nin meclis grubu ile ilçe yönetimi arasında son derece uyumlu, birbirini tamamlayan bir ilişki gözlemlenirken, CHP'de meclis grubu ile ilçe yönetimi arasında devinimli, yer yer hararetli ve yoğun iletişim içinde bir süreç dikkat çekiyor.
AK Parti'de meclis grubu ile ilçe yönetimi arasında nasıl bir ilişki var peki? Pek çok husus gibi bu da biraz üstü kapalı tutuluyor ve ilçe başkanı ile meclis grubu dışında yönetimin rolü belirsizlikte kalıyor.
Bunlara neden dikkat etmeliyiz peki? Çünkü değişik bir döneme giriyoruz… Siyasi partilerin kısa aralıklarla genel ve yerel seçim imtihanları öncesinde tüm organları ile sıkı bir bağlantı ve ortak hareket içinde bulunma zorunluluğu var.
Ankara'dan, İBB'ye, ilçe teşkilatı ve belediyeye vs. kadar… Birbirine geçmiş bu zincirde herhangi bir halkanın zayıf kalmasına müsaade etmek kopmaya yol açar.
Partiler kompleks birer organizasyondur. İçerisinde kimse tek başına mucizeler yaratamaz. Bu organizasyonların aktörleri birbirini görüp, anlamaz ve tamamlamazsa başkaları tarafından fark edilmeyi, önemsemeyi beklemeleri biraz beyhude bir uğraş…
Dipnot: İYİ Parti'yi bu değerlendirmeye niye ekleme ihtiyacı hissetmediğimi yazıyı bitirince düşündüm. Bir kongre sebebiyle o kadar birbirlerine düştüler ki, iktidar iddiası bulunanlar değerlendirmesinde boşlukta kaldılar. “Kavgalı eve kimse kız vermek istemez” deyimini her duyduğumda biraz ifrit olmakla beraber, buradaki durumu tümüyle ifade ettiği için kullandım gitti.
Ayrışmak için değil, birleşmek için çareleri konuşacağımız, umut dolu günlere…

YORUM YAP