5 yaşında çalışma hayatına (kardeşlerine bakarak) adım atan Perihan Çelik, 72 yaşında halen Büyük Kılıçlı'da bulunan iç çamaşırı dikiş atölyesinde işinin başında. 76 yıllık iş hayatına sayısız ticari başarı ve hayal kırıklığının yanı sıra ömrüne 5 çocuk ve 11 torun dahil etmiş… Bir gün bile okula gitmeden okumayı kendi çabalarıyla öğrenmiş, “Yazmam yoktur ama bütün hesap işlerimi kendim yaparım” diyor. Rahmetli babaannem de üç gün okula gitmiş ama kendimi bildim bileli ve hayatını kaybedene kadar bütün ailemizin ekonomisini yönetti. Aramızda şakalaşırdık “Babaanne üç günlük mektep ile yaptığın işlere bak, bir de tam okusaydın ne olurdu” diye… Mağazadan bir kıyafet aldığını hatırlamam, yere bir basma serer, ölçer, biçer kendi dikerdi… Oradan içimde kaldı bu dikiş hevesi ama benim onun sahip olduğu beceriyi edinme fırsatım henüz olmadı… Ah eskiler ne beceriler, ne azim öyküleri saklı sizlerde… Ülkü Büyükgönenç'le söyleşimizden hatırlıyorum 15 yaşında ara verdiği eğitim hayatına dönemeyip, çalışma yaşamının başlangıcı ve devamında emekle yoğrulan senelerini, iş dünyasında elde ettiği önemli başarıları konuşmuştuk.
Eğitim önemli tabi… Ama tek başına yeterli değil, emek lazım, çok çalışmak gerek.
Eğitim olmadan olur mu peki? Azim ve çalışkanlığın, kendini yetiştirmenin sağladığı başarı örnekleri çok fazla yok belki etrafımızda ama pek ala mümkün.
Okudum diye bir şey olacağınızı sanmayın… Okumadım diye benden bir şey olmaz diye hiç düşünmeyin : )
&&&
10 Kasım törenlerinin ardından Büyük Kılıçlı'da Perihan Çelik'e misafir olduk… Ağlayarak başladığım güne ağlayarak devam ettim…
Ve 10 Kasım töreni… Silivri'de yaşamak ve hissetmekten bir kez daha öylesine mutlu oldum ki… 29 Ekim Cumhuriyet Bayramının devamında 10 Kasım törenine de katılım çok güzeldi. Selahat Özel'in sunumu tüylerimizi diken diken etti. Çalan sirenlerle birlikte anıtın etrafında pek çok vatandaşımız evlerinde salonlarında pencere kenarında ayaktaydı.
Dilek Sırdaş ile sohbetimizde anaokuluna giden kızı Ceyla'nın 10 Kasım ile ilgili müthiş tespitini paylaştı. “Anne biliyor musun Atatürk ölmemiş! Kalbimizde yaşıyormuş…”
Sonsuza dek de yaşayacak!
&&&
Oldukça yoğun duygular yaşadığım 10 Kasım'ı gününün sonunda Kaymakam Beyle bir görüşmemiz oldu. İki gün önce hakkında yazdığım yazıyı kast ederek “Hakkımda yazdıklarınızdan dehşete kapıldım. Ben de kendimden ürktüm…” dedi. Bir kahve molası verdik. Tamam, kabul ediyorum ben biraz yabaniyim, Silivri'de de işler kolay değil. Hele medya ayağında işleyiş epey karışık. Ortak bir dil bulduk, epey de sohbet ettik. Çatık kaşlı haline rağmen, gülümseyerek selam verme sözü verdim (benim gibi bir suratsızdan daha büyük bir söz beklenemez herhalde) tutulacak artık : ) Anlayışınız ve hoşgörünüz için teşekkürler.
&&&
Lütfü Vardar denince aklıma ilk gelen nedir diye kendimi yokladım?
Birincisi “Mütevazı olma gerçek sanırlar” sözü…
İkincisi yüksek bir potansiyel vaat eden Silivri'nin henüz tam kapasite kullanamadığı bir siyasetçi. Bu ikincisini Sezgin Emir için de düşünmeye başlıyorum her ne kadar o bugünlerde emlak piyasasında krallığa oynamayı meşgul olsa da. Onlar aslında epey kalabalık bir grup ama üçüncü sac ayağını tamamlayalım; Yalçın Yönet, kayıtlara geçmesi açısından : ) Siyasi potansiyelleri çok yüksek, hayata geçirme noktasında fazla iyi niyetlerinin kurbanı oldular sanıyorum…
Allah'ın hakkı üç; Vardar için önümüzdeki dönem epey yükselişte seyredecek kanımca ve başkalarının kararınca : ) Yolu açık olsun!
İyi haftalar herkese...