Sevginar Sali

Muhalefete tebrik, iktidara geçmiş olsun!

Silivri Belediyesinin 2014 yılı faaliyet raporunun oylandığı Cuma günkü mecliste AK Parti adına konuşan grup sözcüsü Rıfat Kutlu'nun rahatlığı karşısında, muhalefetin eleştirilerine hedef olurken, bir süredir (esasen Ortaköy'deki arsa satışı ile patlak veren) yaşadıklarının etkisinde, içinde biriken, kızgınlığını gizlemek adına olağanüstü çaba harcamak zorunda kalan bir Işıklar izledik. Tabi konum itibarı ile iktidar hesap verenken muhalefet, soran olmanın rahatlık avantajına da sahipti. Ya Kutlu, dersine çok iyi çalışmıştı ya da iki gün önce İBB Başkanı edasıyla gelecek planlaması yapan Işıklar portresi bir yalandı diye düşündüm. Çünkü muhalefetin sert eleştirilerine maruz kalan 1 yılık faaliyetlerini savunurken Işıklar, ağlaşmak/şikâyet etmek üzerine bir çıkış yolu benimsemişti. Kutlu'nun ifade ettiği gibi söylemek gerekirse… "Tabiri caizse Işıklar'ı, muhalefet faaliyet raporu üzerinden resmen paraladı…" bana göre tabi. Öncesinde Işıklar da kendisine aynı şeyi yapmamış olsa Cuma günkü meclis hakkında birçoğumuz farklı düşünmek zorunda kalırdık.

Muhalefet, iktidarın yaptıklarını küçümsemek ve değersiz göstermek adına hiç zorluk çekmedi. Silivri halkına "Yanlış kişiye yönetim yetkisi verdiniz" mesajını rahatlıkla, altını doldurarak verdi. Işıklar'ın durumu konuşarak kurtarması da bu defa işe yaramadı. Son dönem yaşadıklarının etkisinde bozulan psikolojisi, en güçlü yönü olan konuşma yeteneğini de zayıflatmıştı. Yaptıklarını anlatarak iktidarının haklılığını, doğruluğunu savunma başarısını göremedim.
Muhalefetin yerleştirmeye çalıştığı algıyı düşünüyorum da "Silivri, Tahir Sert'i seçmeyerek hata yaptı mı?" Hayır! Belki önyargı, belki tümden yalan ama ben kişisel olarak şu noktadayım; Tahir Sert'in, Silivri'ye vereceği zararın yanında Işıklar'ınki devede kulak kalır. Yetkiyi aldı diye de tahmin ve öngörü sınırlarını zorlamasına hiç gerek yok.
Her sene yerler gökler faaliyet raporundan geçilmezdi bu yıl çok kıymetli bir şeymiş gibi sınırlı sayıda üretilip, sadece meclis üyelerine dağıtıldı anlaşılan! Kimi günler ya bizim performans düşüklüğümüz ya da yanlış bir şeylerin oluşmuş olmasından benim de gazeteyi göresim olmuyor. Olabildiğince az kişinin görmeden sonra ertesi gün olsun da bir gün öncekinin eksikliğinden doğan moral bozukluğumu bir an önce işe dört kolla asılarak gidereyim istiyorum. Bu seneki faaliyet raporu ve ona ilişkin başkan bey'in ruh halinden aynı şeyi hissettim.
Gazete ve faaliyet raporu demişken, benim bu konuda çok iyi bir şey söylemem beklenmez zaten de ‘o kadar mı kötü olur bir gazete’ tespitini yapma fırsatını da kaçıramam. Sözünü ettiğim Silivri Belediyesinin faaliyetlerini anlattığı son gazete sayısı.
Muhalefet, "İcraat yok, lafa doyduk" derken, iktidar da "Hükümet ümüğümüzü sıktı. Kendisinden farklı olana yaşam şansı tanımıyor" demeye getirdi. Işıklar'a bu konuda hak vermek gerekir belki ama gelin görün ki olan imkânlar da halkın gördüğü kısmıyla, asıl göze batan tarafta ‘eğlence ve gezilere harcandığı algısını ne yapmalı’da apışıp kalıyorsunuz.
Ne zamandır soracağım yeri gelmişken ifade etmekte yarar var… Neredeyse haftanın iki günü sağlık ve çeşitli konularda düzenlenen katılımcıları beş kişiyi geçmeyen seminer ve söyleşilerin gerçek amacı nedir Allah aşkına!? Toplumu bilgilenmek mevzusunu geçin. Bir çocuğu besliyorum diyerekten kaşıkla verdiğiniz yemeği ağzından yedirmek yerine kucağına döküyorsanız karnını doyurmuş olmazsınız. Hem çocuk aç kalır, hem yemeği israf olmuş olur! Bunu gördüğüm için dünyanın en akıllı kişisi olmadığımı biliyorum. Ama bu kadar da aptal yerine konulmaz insanlar siz de bunun farkına varın.

İktidarının 6. yılını tamamlarken Işıklar dedi ki; "Bu halk beni yaptıklarım ve yapacaklarım için değil, asıl yaptırtmadıklarım için seçti…" Ve de ekledi konuşamamasını noktalarken; "Silivri emin ellerde"…
İlk gerekçe konusunda katılıyorum. İkincisi hakkında ciddi endişelerim var. Ve bunlarla ilgili sessiz kalmak veya görmezden gelmek yerine dile getirmeyi doğru buluyorum. Yüzüne gülüp, arkasından aynı düşünceleri savunanları Allah bir de Işıklar’ın görmesini sağlasın diye en kısa sürede duaya girişeceğim; rasyonel aklın ve demokratik yolların tükenişi söz konusu çünkü.
Eleştiriler ve farklı düşünceler karşısında kulaklarını tıkamak yerine, iktidarın önlem alması, çözüm üretmesi gerektiğine inanıyorum.
"Düşmanın hata yaparken, uyandırma" sözüne hiç itibar etmedim. Düşmanım dahi olsa hata yaptığını düşünüyorsam paylaşırım. Neresinden ve ne şekilde anlar benim sorunum değil.
Türkiye'deki gidişata bakınca Silivri'nin emin ellerde olduğuna inanmaya daha çok ihtiyacımız var. Bu sorumluluk da Özcan Işıklar'da… Biraz rahatı, huzuru kaçacak, incileri dökülecek belki ama bu görevi ondan başka kimse yerine getiremez. Bahane yok, ağlaşmak yok, hata yaparsa düzeltmek var. Tanıtım ve meclis toplantısında 'kuyruğu dik tut' alkışı yetersiz gelmiş olabilir; ki yetersizdi ama bunun da sorumlusu alkışı alamayanda… "Daha bir yıl önce güven oyu aldım halktan imkânsız bu kadar kısa sürede her şeyi mahvetmiş olmam?" diye bir şey yok… Düşmemek marifet değil ki… Düştükten sonra kalkabilmek…
Not: Aslında bir süre ciddi ciddi cadılık yapmaya niyet etmiştim ama Işıklar'ın Cuma günkü halini gördükten sonra içim acıdı. Bir kişiyi neredeyse herkes eleştirirken bir de ben dahil olamıyorum. Düşene vurmak gibi geliyor… Kalksın, toparlansın daha keyifli oluyor. Işıklar ile kişisel bir ilgisi yok kısa süre önce Dilek Demiral ile ilgili de aynısını hissetmiştim. Duygusal bir hareket ama ben de gazeteci değilim zaten, edebiyat sıfatından sayın diyeceğim tam çakacağım! Bizim de kaderimiz bu…
Yaşlılık zor… Bunu kendim için söylemedim, çok sessiz sedasız oldu ama aramızda hızla yaşlananlar var onun moral bozukluğu da gerekçe sayılır mı son günlerde yaşadıklarımıza; olabilir derim ben…
Muhalefetin faaliyet değerlendirmesindeki başarısına zemin hazırlayan, kendi ayağına kurşun üstüne kurşun sıkan Işıklar'a geçmiş olsun! Tez zamanda şifa bulur inşallah. Kendisinden ziyade; Silivri için bunu dilemek, istemek, beklemek zorundayız!

YORUM YAP