1983 yılıydı. Galatasaray'da teknik direktörlüğe Hırvat'ların meşhur hocası İviç getirilmişti. İviç elinde -avucunda ne varsa onunla yetinecekti. Sarı-kırmızılı kulüp son dakika Altay'dan Mustafa Denizli'yi de kadroya katmıştı. Hatta Mustafa İstanbul'a geldiği gün Karaköy'de eski takım arkadaşı Erol Togay'la karşılaşır. Erol Togay sorar ‘‘Hayrola Mustafa nereye” Denizli cevap verir “Galatasaray'a” Togay'ın muzip yanıtı hazırdır “Yönetime mi?”
1965'de Altay'da ilk profesyonelliğin ardından Mustafa Denizli İzmir defterini kapatmıştı.
1984 yılında sakatlıkların ardından 35 yaşında futbolu bıraktı. Galatasaray'ın başına Jupp Derwall gelmişti. Ama Alman hocanın Türkiye macerası pek hayırlı başlamamıştı. Üç maç üç yenilgi.
Derwall o anda genç takımı çalıştıran Türk Milli takımından tanıdığı Mustafa Denizli'ye ''can simidi'' gibi sarıldı. Yanına aldı. Derwalll ile Mustafa Denizli birlikte 1986 yılında ilk şampiyonluğu getirdiler. Galatasaray 1987 yılında Neuchatel Xamax ile oynayacaktı. İlk maçı 3-0 kaybetmişti. Rövanşı 5-0 kazanıp üçüncü tura çıktılar.
Rakip Arsene Wenger'li Monaco'ydu. Galatasaray cezası nedeniyle Almanya'nın Köln kentinde oynayacaktı. Takım Gelsenkırchen'de kampa girmişti. Mustafa Denizli bir ara bütün gazetecilerin içinde bana döndü ve ''Ferhan bu gece benim odada yatar mısın”'' dedi. ''Tamam'' dedim ve gece hocayla sabaha kadar sohbet ettik.
Hocanın bu şekilde ''uğur'' denemeleri de vardı. Sakin bir insandı. Sabrı çoktu. Eee futbol biraz da sabır demekti. Mustafa Denizli 199 yılında Galatasaray'dan ayrılıp bir başka pencere açtı.
Alman 2. lig takımı Alemannıa Aachen.
Aachen yetersiz kadrosuyla 2.ligde istediği sonuçları alamayınca yönetim takımı Denizli'ye teslim etmişti. Denizli bir pir geldi. 4 maç 4 galibiyet. Lig lideri namağlup Wattenscheid'ı dört golle yenmişlerdi. Ancak Mustafa Denizli'nin rakibi rakip takımlar değil Aachen'lı ırkçı taraftarlar oldu. Denizli küstü ve takımı bıraktı.
HAYATI İLKLERLE DOLU
Mustafa Denizli Türk futboluna damga vurmuştu.
- a) Fenerbahçe'yi şampiyon yapan ilk Türk teknik direktördü.
- b) Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş'la şampiyonluğa ulaşan ilk Türk teknik direktördü
- c) Beşiktaş'a (çocukluk aşkı) hem kupayı hem de ligi kazandıran ilk Türk teknik direktördü.
- d) Milli takımı Uluslar kupasında çeyrek finale çıkaran ilk Türk teknik direktördü.
Başarıları saymakla bitmiyordu. Sırasıyla 1996'da Milli takım, 2000'de yine Milli takım, 2001'de Fenerbahçe, 2003'de Manisaspor, 2004'de PAS (İran), 2006'dw Persepolıs (İran 1. dönem), 2008'de Beşiktaş, 2011'de Perseploıs (2. dönem) 2012'de Çaykur Rizespor, 2013'de Hazar Lenkeran (İran) 2015'de Galatasaray (3. dönem) 2018'de Kasımpaşa takımlarında hocalık yapmıştı.
Ondaki tecrübe bir de Fatih Terim'de vardı. Ama o da Terim gibi kolay pes etmez ama şevki kırılırdı. Yoksa morali yüksek olduğu zaman onu kimse tutamazdı.
YENİDEN DÖNÜŞ MÜ, DOĞUŞ MU?
Altay ikinci ligdeydi. Zirve ile zirve altına gidip geliyordu. 18 Nisan 2021'de Mustafa Denizli'yi takımın başına getirdiler. Geçen sezonun sonunda takımı ligde 5. sırada olmasına rağmen play-off larda Süper lige çıktı.
Süper Lig öncesi hoca iyi bir takım istiyordu. Kulüp başkanına şunları söylemişti: '''İstediğim oyuncuları almazsanız beni aramayın. Hoca bulun''
İstediği oyuncuların toplamı da sadece 6 milyon Euro'ydu. Yani hepsi hepsi Mesut Özil'in ''yarım kramponu'' bile etmiyordu.
Ama hoca o ucuz maliyetli takımı liderliğe bile getirdi. 5 maçta mağlubiyet yüzü bile görmedi. Şimdi ligde takımın kadro kabiliyetinin çok üstünde oynuyorlar.
Yakında statları Alsancak'ta açılacak ve kendi sahalarına kavuşacaklar.
Türkiye'de kornerden gol atan iki futbolcu vardı. Biri Mustafa Denizli. Öbürü Beşiktaşlı Şükrü Gülesin (-1950'ler) Bu anlattıklarım bir devrin idolü Mustafa Denizli'den çok kısa bir kesit. Eğer tamamına gitmeye kalksak değil sayfalar, kitaplar bile yetmez. Öyle olunca da bir futbol adamına neden ''efsane'' denmez?
MANTIK VE DIYALEKTIK
Biraz felsefe konuşalım. Ama kısacık
Mantığın klasik biçimde yüzyılların birikimini ve deneyimini yansıttığı bir gerçektir. Günlük yaşamda pek işe yaradığı da açıktır. Yağmur yağarken dışarı çıkanın şemsiyesiz ıslanacağını akıl etmesi gerekir.
Ayrıca başka kolaylıklar da sağlar bu mantık.
Sınıflandırır, ayırıp farklılaştırır ve her şeyi yerli yerine koyar.
Yeter mi? Tabii ki hayır
Onlara yaklaşmanın da tek yolu diyalektik yöntemdir.
Hoşça kalın…