Ülkemizde her ne kadar eli ekmek tutmayan veya halk tabiri ile ‘adam olmayan' kişilerin ‘evlensin de düzene girer zaten' mantığı ile bazı evlilikler başlatılsa da hayatın birkaç temel dönüm noktalarından birisi evliliktir. Evliliğin de temel dönüm noktaları iş seçme, nerede kalacağına karar vermek, pekiştirici bazı tartışmalar içerisine girmek ve neredeyse en önemlisi çocuk veya çocukların doğmasıdır. Kesinlikle katılıyorum çocuk evin neşesidir. Fakat ebeveynlerin mutlu olmadığı bir evde çocuk mutlu ve neşeli olur mu?
Bir kişinin bir başkasına iyi gelebilmesi, ona yardım edebilmesi için en başta kendisinin iyi olması gerekir. Çocuğunuzun mutlu, huzurlu olmasını istiyorsanız en başta sizin ve içinde bulunduğu ortamın da mutlu ve huzurlu olması gerekir. Ebeveynlerin göz ardı ettiği en önemli konulardan biri; çocukların, anne babalarının duygularından etkilendiği gerçeğidir. Ne kadar saklamaya çalışılsa, bir sorun yokmuş gibi davranılsa da çocuklar ebeveynlerinin yaşadıklarını görür, söylediklerini duyar, duygularını hisseder. Çünkü çocuk ya da ergen fark etmez, anne ve babalar her zaman onlar için rol modeldir. Bu neden ile anne ya da babanın mutsuz, gergin ya da korktuğu bir yerde onlarda aynı şeyleri hissederler.
Çocuklar sadece ebeveynlerinin kendileriyle olan ilişkilerinden etkilenmezler. Ebeveynlerinin kendi aralarındaki ilişki de çocuklar üzerinde önemli bir güce sahiptir. Eşlerin birbirleriyle sözlü, fiziksel ya da psikolojik çatışmaları, çocukların benlik saygılarını düşürdüğü gibi kendilerine verdikleri değeri de olumsuz etkiler. Unutmamalıyız ki; mutsuz ve gergin bir ortamda büyümek hem çocuğa kavga, tartışma ve sorunların normal olduğu izlenimini verir hem de duygularını ve isteklerini belirtmekten kaçınır. Özellikle küçük yaştaki çocukların benmerkezci bakışları, her şeyin nedeninin ve sorumlusunun kendisi olduğu düşüncesini oluşturur. Bu nedenle anne baba arasındaki sorunların suçlusu olarak kendilerini görürler ve kendilerini suçlarlar.
Ev içerisinde yaşanan ebeveyn çatışmasının çocuklar üzerinde dolaylı ve doğrudan etkileri vardır. Çocuklar, hayatla, insanlarla ilişki kurmayı, sorunlarla başa çıkma becerilerini anne babaları aracılığıyla öğrenirler. İlerleyen zamanlarda da hayatlarında anne babalarından gördüklerini uygularlar. İlişkilerinde aynı davranışları sergilemeye ve ebeveynleriyle aynı şeyleri yaşamaya başlarlar. Eğer bir ilişkinin nasıl yürütüleceğini, sorunlarla nasıl başa çıkacaklarını öğrenmezlerse bunlarla karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilemezler ve uyum sorunları yaşarlar. Evlilik çatışmalarının anne babada yarattığı kaygı, depresyon, mutsuzluk da çocuk üzerinde olumsuz etki yaratır. Kaygılı bir anne ya da mutsuz bir babanın çocuğa yetersiz desteği, aşırı baskısı, tutarsız davranışları veya aşırı kontrolü hem ebeveyn-çocuk ilişkisini sarsar hem de çocukta kaygı, depresyon, uyum problemlerine neden olur. Bütün bunlar dolaylı olarak çocuklarda davranış bozukluklarına, sosyal ilişkilerde problemlere, düşük akademik başarıya neden olur.
Çocuğun başını okşamayacaksanız ve size bağımlı olan çocuğa yeterince sevgi ve ilgi göstermeyecekseniz o halde çocuk yapmanızın da bir anlamı yoktur. Mutsuz nesiller yetişmesine katkı bulunmaktan başka hiçbir anlamı olmayacaktır.