Nasıl bir hafta sonu maratonu yaşadık anlatmak mümkün değil.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Silivri Belediyesi, Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu iş birliği ile “Türk Dünyası Özel Sporcular Spor ve Kültür Şenliği”ne ev sahipliği yaptı. Programın açılışında Türk Devletleri Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın'ın “'Evden dışarı çıkamaz' denilen çocuklar, bütün dünyaya neler yapabileceklerini kanıtlıyor” sözleri her şeyi özetliyor.
Ardından bir süredir hizmet vermeye başlayan Silivri Belediyesi ve hayırsever Nakipoğlu ailesi iş birliğiyle yapımı tamamlanan Gülsen & Ökkeş Nakipoğlu Engelsiz Yaşam ve Eğitim Merkezi'nin resmi açılışı gerçekleştirildi. Törende konuşan Başkan Yılmaz, “Engel ifadesini zihinlerden söküp atacak bir tesisi inşa ederek, Silivri'de yaşayan özel bireylerimizin hizmetine sunduk” dedi.
Ökkeş Nakipoğlu, isimlerini birlikte eşsiz bir hayırda ölümsüzleştirdikleri eşi Gülse Hanım'ı kürsüye davet ederek, “Biz evlenirken Gülse hanım düğün istemedi. O istemeyince ben de istemedim. 49 yıldır birlikteyiz. (Mutlu ve uzun ömürlü evliliğin sırrı olarak bunu aklınızın bir köşesine yazın : ) Bu açılış bizim düğünümüz olsun mu?” önerisi binlerce engeli, zorlu yaşamlardan kaldıracak eserin manevi tacı oldu.
Ve en büyük olayımız tabi ki Cumhuriyet'imizin 100. yılı. Öyle mi kutlandı, böyle mi kutlandı tartışmaları bana oldukça yavan geliyor. Ama illa meselenin bu tarafına takılacaksak, yani yorumcu seçimine özellikle son geceki Alişan mevzusunda birkaç kelam edeyim…
Programı öğrendiğim anda 'Alişan ne alaka?' diye düşündüm mü? Düşündüm, yalan yok. Sahneye boyunca bir Ay Yıldızlı bayrakla çıkınca üzerindekilere takılmamaya çalıştım ama yadırgadım mı? Yadırganmayacak gibi değildi. Tarzı ve özensizliği, mesleki tahammül sınırlarımı zorlasa da (iş için programı takip ediyoruz keyiften değil) dinleyici tarafında canı sıkılanları telafi edecek kadar çok eğlenen olması ile teselli buldum diyebilirim. Bir şeyle herkesi aynı anda mutlu etmenin imkansızlığı! Renkler ve zevkleri tartışmayı bırakınca daha az mutsuz oluruz bence. Cimriliği, pardon tutumluluğunu sosyal deneyinin bir parçası olarak görme ısrarını sürdüren Belediye Başkanımız daha önce son derece başarılı yorumcu seçimleri ile de ortaya çıktı, hakkını yemeyelim. Yedirmez de, o ayrı konu.
Kıraç, üzerinde büyük bir uzlaşma var zaten. Ahmet Şafak hakkında da bir kaç kelam edelim yeri gelmişken… Tanışmamız (dinlemek açısından kastım) yine Volkan Yılmaz döneminde bir konser vesilesi ile Silivri'de sahne aldığı zamana denk gelir. O vakit de 'Bu da kim ya?' diye düşünmüştüm. Dinleyince 'Değişikmiş' deyip, birkaç gün youtube'den takip ettim ama devamı gelmedi. Pazartesi ilk iş spotify listeme “Vay delikanlı gönlüm”ü eklemek oldu. Konuyla alakası yok ama Yıldız Tilbe ile Mustafa Ceceli'nin “Aşktan giderken” düetini de yanına iliştirin, bu kıyağımı da unutmayın : )
Ahmet Şafak'ın, “İlham kaynağı Volkan Yılmaz'dır” diyerek tanıttığı Cumhuriyet'imizin 100. yılına özel bestelediği “Nice nice yüzyıllara Türkiye Cumhuriyetim” marşı da çok başarılı, Silivri'nin her köşesinde çalışıyor. Keyifle dinliyor büyük bir çoğunluk, eser sahibi ve vesile olanı bilmeden eminim.
“… Nice nice yüzyıllara Türk Milleti vatanında
Mutlu kutlu hür var olacak Bağımsızlık karakteri
Türkiye Cumhuriyeti İlelebet payidar olacak…”
İnsanların beklenti, tercihleri ve hassasiyetleri tabi önemli, bir yerel yönetici bunlara kulak vermeli. Ben seçilmiş bir kişinin, onu seçenlere benzemek yerine, onları kendine benzetmesi gerektiğini düşünür ve savunurum. On binlerce kişi, birini seçtiyse Silivri'de, vardır bir kerameti kabul edelim.
Ve aslında Cumhuriyet'imizin 100 yılı çerçevesinde gündemimizi Başkan Volkan Yılmaz, “Türkiye Yüzyılı, Türk yüzyılıdır ve Türk tarihinin yüz akıdır. Türkiye Yüzyılı, Türk milletinin yeni bir zafer atılımıdır. Zaman Türkiye zamanıdır ve yüzyıl Türk ve Türkiye yüzyılıdır. Bu hedeflere varmak için hepimizin üzerine düşen görevler ve ödevler olacaktır. Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz olarak ödev ve görevlerimin farkında ve bilincindeyim. Ve bunları yerine getirirken bu makamda olmamı sağlayan Cumhuriyete, Atatürk Cumhuriyetine layık olacağıma dair size söz veriyorum. Söz ve yemin olsun!” diyerek yalın bir biçimde özetledi.
En önemlisi de şu; Volkan Yılmaz söz verdiği şeyi zaten yapmakta. Bazıları işte tam da bu sebepten kendisini eleştirecek konusu bulmakta oldukça zorlanıyor. Ama daha önce de söylediğim gibi Silivri, Yılmaz'ın özenli yönetiminde parlıyor. Bir de şu çöp ve temizlik işine bir çözüm bulunsa sadece ruhu değil Silivri'nin her yeri parlayacak!
Ne mutlu bize! Ne mutlu Silivri'ye...
Dipnot: Yönetmen Mehmet Ada Öztekin'in çektiği, Aras Bulut İynemli'nin Mustafa Kemal Atatürk'ü canlandırdığı “Atatürk” filmi Pazar akşam FOX ekranlarında izleyici ile buluştu. Yayının sonuna yetiştim. Oyuncular film ile ilgili deneyimlerini anlatırken İynemli, Atatürk'ün en çok kullandığı sözün “Hadi işimize bakalım” olduğunu anlatıyordu : )