Adil Sirkecioğlu

Ne Olacak Chpnin Hali?

   
CHP tarihinin en çalkantılı dönemini yaşıyor. Çirkin gelişmelere bakıp da CHP ile ilgili yazı yazmayı düşünmüyordum. Siyasetten ziyade aile içi mesele olarak değerlendirilmesi kanaatindeyim. Fakat Baykal genel başkanlıktan istifa edince işin rengi değişti. İstifa CHP’yi ilgilendiren bir olay olduğu kadar, diğer partileri de etkileyen hatta siyaset tarihimizi belirleyecek bir noktaya geldi.
Tarafların açıklamalarına bakarsak olay bir komplo. O konuda hiç kimsenin şüphesi yok. Komployu organize eden veya ettirenler hususunda değişik yaklaşımlar var. Başta Baykal olmak üzere, her siyasetçi kendine fayda sağlayacak komplo şıkkını işaretlemeyi tercih ediyor. Diğerlerininki nefsi müdafaa sayılsa da, Baykal’ınki bu sınıfa girmiyor. Şiir okuyup hapse girmedin ki, mazlum rolü oynayasın. Bu olayı partisel oya tahvil etmek belki mümkün ama şahsi sempati sağanağına çevirme gayretleri beyhude.
Özenle seçilmiş, birbirine çok benzer açıklamalarda komploda adı geçen vukuatın yalanlamasından veya kabullenilmesinden ısrarlı bir kaçış var. Yok böyle bir şey yahut oldu ve yaşandı deyip yola devam etmek yerine istifa tercih edildi. Nereden istifa? Genel başkanlıktan. Yüz kızartıcı bir durum var ise genel başkanlıktan istifayı gerektiriyor ama milletvekilliğini şerefle devam ettirmeye engel olmuyor. Siyasete devam etme hırsından hiçbir şey kaybettirmiyor.
Baykal ve Bahçeli siyasi rakipleri Erdoğan’a acımasızca saldıran, hatta ihanet suçlamasına kadar vardıran bir tutum içindeler. Onlar bu durumdayken cümle âlem hatta partilileri bile Erdoğan’a hizmet eden iki isim olduklarına yürekten inanıyor. Baykal ve Bahçeli’nin mevcudiyetleri, Erdoğan’ın siyasette başarılarının üstüne başarı eklemesine yetiyor. Baykal’ın istifasını açıkladığı anda organize olan guruplar “İnadına sol, inadına Baykal” sloganları attılar. Site güvenliğini aşıp evinin önüne çadır kurdular. Bir komplo var ise devam ediyor demektir. Komployu başlatan; gelişmelere uygun sahneleri, sempatik gelecek komploları da düşünmüştür elbet.
Baykal oluşan duygu selini, kendi menfaatleri doğrultusunda kanalize etme ustalığına sahiptir. Benden önce bu koltukta Atatürk ve İnönü vardı diyerek şahsileştirdiği CHP’nin değişmesine müsaade etmeyecektir. Baykal’a timsah gözyaşı dökerek sarılanların, kendi konum ve itibarlarını daha fazla düşündükleri gerçeğini göz ardı etmeyelim. Uzun lafın kısası: İstemiyorum diyerek konfeti yağmuru altında geri dönecek Baykal’ın ne CHP’ye nede ülkeye hiçbir faydası olmaz. Olsa olsa Ak Parti’ye ve Erdoğan’a olur. Zincirbozan’da beraber misafir oldukları Demirel’in rekorunu egale etmeye ömrü yetmez.
Baykal’ı tekrar genel başkan yapmak, her şey bir yana sekreterini milletvekili yapma rahatlığını onaylamaktır. Milletvekillerini, belediye başkanlarını belirleme yetkisinin sekretere devredilmesini kabullenmektir. İnadına Baykal olur ama inadına soldan eser kalmaz. Atatürk diyecek, İnönü’yü savunacak yüz hiç kalmaz. Ve rahmetli Ecevit bir kez daha haklı çıkmış olur…
CHP’yi kurtaracak, Baykal’ın ayıplarını unutturacak formül, bir babayiğit çıkarmaktır. Bir yiğit çıkacak Baykal’a yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür edecek, ‘geri dönmen kesinlikle olmaz’ diyecek. Hatta partiden ve vekillikten istifasını isteyecek. Bütün CHP’liler etrafında kenetlenecek. Olmaz diyorsanız, benim de komplo kurduğumu düşünüyorsanız; yapılacak seçimlerde Ak Parti’nin tek başına iktidar olmasına hizmet ediyorsunuz demektir. Sonra da bu halk bizi anlamıyor diye sızlanırsınız.
Baykal’dan farklı bir isim çıkaramayacak CHP, Nesrin Baytok’u Genel Başkan yapsın çok daha iyi. Kitap satıcısı olarak girdiği CHP Genel Merkezi’nde, siyaset basamaklarını hızla tırmanıp milletvekili oldu. Komplo olmasaydı Genel Başkan Yardımcısı olacaktı. Her seçilmiş, hatta seçilmemiş CHP’li hakkında fikri, bilgisi, düşüncesi vardır. Örgüte Baykal’dan daha çok hâkim olacağı şüphesiz. Baykal gibi bir ustanın yanında yetişmiş olması büyük şans. Boynuzun kulağı geçtiği sözüne bir fırsat verilmeli. Baykal’dan daha iyi bir tercih olacağına yürekten inanıyorum.

KÖPRÜ’DE NELER OLUYOR
Hissedarları Ahmet Korkmaz – Yavuz Kaynarca – Refik Bek – Sedat Yardımcı olan şirket bünyesinde faaliyet gösteren yerel gazete Marmara’da Köprü’de gelecek günler ilginç gelişmelere gebe.
Abonelerinden aldığım bilgilere göre hiçbir köşe yazarı uzun süredir yazı yazmıyormuş. Büyük ortak, on yıllığına müdür yetkisi verilen Ahmet Korkmaz bile yazılarına ara vermiş. Sadece sporla ilgili köşe yazarı devam ediyormuş. Tatsız, tuzsuz bir gazete olmak okuyucuyu rahatsız ettiği kadar emek verenleri de düşündürmeli.
Ak Partinin yayın organı gibi çıkmak, sadece belediye yönetimi aleyhtarlığı yapmak zaten yanlış bir yoldu. Şimdi yeni ilçe başkanının direktifleri ve istekleri doğrultusunda yeniden yapılanmaya gidilecek olması çok daha yanlış olur. Gazetecilikten gelenlerin böyle basit bir hatayı yapmamaları gerekir. Silivri’nin kaliteli ve herkes tarafından okunabilecek yerel gazetelere ihtiyacı var. Rekabet her zaman iyidir.
Tolga kardeşimin son yazısında naklettiği fıkradaki “Ben o saydığınız hayvanları tanımıyorum” cümlesini ilginç ve manidar buldum. Bu cümle Köprü’deki köşe yazarlığının sonu mu oldu? Meslek aşkıyla yananların, işlerini zevkle yapanların rahat ve serbest bırakılmasından yanayım.
Baykal’sız kalın, köprüsüz kalmayın.   

YORUM YAP