Bu aralar hal hatır sormalarının ardından, insanların kendi aralarında en çok konuştuğu şey seçim sonucuna yönelik “Ne olur?”…
Silivri, Türkiye ile aynı düşünmeyi, hareket etmeyi bir türlü benimseyemedi bugüne kadar… Bundan sonra yüzde, yüz bir değişim belki değil ama aldığımız göç ile birlikte Trakya'dan daha çok İstanbul'a benzemeye başladığımız, eğilimlerimizin de bu yöne doğru daha çok hareket ettiği aşikar.
“Ne olur?” sorusuna dönecek olursak, ne yaparsak o… Ne değişirse değişsin şu aynı kalacak; ne ekersek onu biçeceğimiz yasası her daim yürürlükte…
Ve bahçemizde yetiştireceğimiz meyve veya sebzenin tür ya da çeşidinden ziyade, toprakla buluşturacağımız fidan veya tohumun sağlıklı, iyi olması önemli olan…
*İttifaklar sayesinde 4 yerine daha çok partinin TBMM'de temsil etme imkânına kavuşacak olması…
*Baraj sebebiyle tercih ettiği parti yerine daha güçlü olana oy vermek mecburiyetinin ortadan kalktığı 24 Haziran umarım ki Türkiye'de birçok alanda oluşan sıkışıklığı giderecek, aydınlık, güçlü ve çağdaş dünyaya giden yollarımızı açacak, üretim ile gelişim hızımızı arttıracak neticelerle sonuçlanır. Ancak bu hususlarda tüm sorumluluğu siyasetçilere bırakamayız, seçmenlere başta olmak üzere medya, STK'lar gibi kuruluşlara da çok büyük görev ve de sorumluluk düşüyor…
Bu toplumu siyasetçiler, bir başlarına dönüştürüp, geliştirip, geleceğe taşıyamaz… Bu kompleks ve toplum parçalarının her birinin yer alması gereken bir sistem. Muhalefeti, şu veya bu kesimi dışında tutarak elde edeceğimiz bir düzen eksik olur, sağlıklı işlemesi mümkün olmaz.
Bir aile düşünün, toplum da özünde aynı yapıda seyreder… Fertlerinden birinin mutsuzluğu, kişisel bir durum olarak kalabilir mi? Çocuklardan biri mutsuzken, anne ve babası, kardeşi ne kadar mutlu olabilir, onun sıkıntısını ne ölçüde görmezden gelip, umursamama şansı olur? Eşlerden birinin mutsuzluğunun en kestirmeden diğerine oradan çocuklara sirayet etmesi ne kadar zaman alır?
Bir toplumda A Partisini destekleyenler, kadınlar veya yaşlılar, bir meslek mensupları ya da öğrenciler mutsuzsa bu sadece onun sorunu değildir… Bu o partiden, kadın veya yaşlı, ya da o meslekten, hatta öğrenci bile olmasak bizi de ilgilendirmek zorundadır. İşin ucunun eninde sonunda bize de dayanmaması imkânsız… “Aman ben mutlu olayım da diğerleri isterse mutsuzluktan ölsün” bencillik değil, aptallık!
Toplumla ilgili tüm meseleler, her bireyi ilgilendirir; yakınlık veya uzaklık mesafesine da takılmayın, yakınları uzak, uzakları yarın eden gelişmeler an meselesidir.