Ramazan’da nefsini terbiye etme mevzusunu siyasetçiler bütünüyle benimsemiş görünüyor.
MHP genel seçimlerde en çok yorulan partimiz oldu anlaşılan… Seçim bittiği gibi sesleri solukları kesildi… "Çalışsak da aynı, çalışmasak da aynı…” şeklinde bir düşünceye kapılmadıklarını umuyorum. Siyaset sahnemiz önemli bir denge unsurunu yitirir yoksa… Şunu da düşünüyor olabilirler "Biz elimizden geleni yaptık geri kalanını yukarıdakiler bir zahmet halletsin…” İşte bu noktada çok haksız sayılmazlar…
CHP’de durum aynı… MHP, yerelde oyunu aldı genelde de arttırdı… CHP için durum o kadar iç açıcı değil bunu kamufle etmek adına cılız çıkışlar, vekillerin teşekkür ziyaretleri ve örgüt toplantısıyla kaydedilse de başarı adına alınan bir mesafeden söz etmek çok mümkün değil.
Her iki parti ile ilgili genel seçimden bu yana söylenecek ortak tek şey AK Parti ile koalisyona tabandan yükselen itiraz görüşleri… Gerçi devletin zirvesindeki temaslara bakmayın siz kimsenin kimseyle koalisyon kurmaya zaten niyeti yok. Yok; çünkü yürümeyeceği gün gibi ortada. Yeni bir başarısızlığı hanesine yazdırma meraklısı siyasi parti veya siyasetçi tüm aramalara rağmen bulunamaz!
Önümüzdeki süreç sadece erken seçimde halkın/seçmenin nazarında prim kazandırma stratejisine hizmet edecek fırsatlar açısından değer görüyor. Geri kalanın gerçeklikle uzaktan yakından alakası yok…
CHP’nin genel seçimde istediği oyu alması takdirde Türkiye üzerinde gerçekleştirmeyi hedeflediği restorasyonu AK Parti kendi içinde yapmayı planlıyor şeklinde bilgiler geliyor kulislerden. AK Parti için bunu hata olarak görenlere hak vermemek mümkün değil. Kaçak köşe yazarımın dediğini aktarayım size; AK Parti’nin halka sattığı bu başarısızlıktan vazgeçmesini yeni kayıp ihtimallerine yoruyor. Teşkilatların durumuna dair başarısızlığı halk bir kez satın almışken bu yapıda bir değişikliğe gitmenin illa kazanımla sonuçlanacağı garantisi yok sonuçta… Silivri açısından zaten bir değişiklik beklentisi konuşulmuyor bile… İlçemize gelene kadar AK Parti’nin yapmayı düşündüğü ve gerçekleştirmesi gereken o kadar çok şey var ki… Dilek Demiral "Bırakmak istiyorum” dedikçe bütün evren kalması için kuruluşa geçiyor sanki…
CHP’de Işıklar, AK Parti’de Demiral… Kişilerden önce koşulları değiştirmek gerektiğinin ispatı gibiler…
***
Bu sıkıcı gündemde sizlere her gün yeni ne söyleyebilirim diye arpacı kumrusu gibi düşünürken aklıma ne geldi… Siyaseti bir borsa gibi düşünürsek, farklı siyasetçilerin değer artışı veya kaybının diğerleri üzerindeki etkisini de görürsünüz. Biri düşüşe geçerken, ona alternatif görülen artışa odaklanıyor. Bu borsanın artan ve değer kaybeden hisseleri için sosyal medyayı takip etmeniz yeterli…
Kişiler çevresine, siyasetçiler topluma en kolay mesaj verme yolu olarak sosyal medyayı kullanıyor. Ama hakkınızda siz ne söylerseniz veya gösterirseniz gösterin, eylemleriniz son noktayı belirleyendir… İnsanları kandırmak artık çok zor. Sadece her koşulda size inanmayı seçenler olabilir ama onların bu tutumuna da güvenemezsiniz. Her koşulda yanınızda olan insanlar özel hayatınızda bile çok azken, siyasette böyle bir durumdan söz etmek giderek imkânsız bir hal alıyor. İnsanlar sizin yanınızda durmak için çabalamaktan çabuk usanır. Siz doğru olanı yapmaya gayret gösterin ki sizden uzaklaşmaları için nedenleri olmasın.