Yerel siyasetle bu ara fazla ilgilendik. Dedikodu dinlemekten usandım desem mübala etmiş olmam. Adaymış, aday olacakmış, kesin aday lafları havada uçuşurken bir bıkkınlık geldi bana, fazla kaçırdık muhabbeti. Ha bir de unutmadan “onu genel merkez aday yapmaz, işi bitti'' diyenler, farklı adaylar çıkınca Ankara yollarını aşındıranlar var. Bu ara var oğlu var halinde yaşayıp gitmeye çalışıyoruz. En sevdiğim kısım daha başlamadı ama “Dosya savaşları”!!!
Yabancı kanallardaki belgesel, reality programlarını takip edenler mutlaka bilir. Bu kanallarda genellikle araba savaşları, depo savaşları, mutfak savaşları adı altında programlar yapılır. Amaç ucuza araba alıp satmak, ucuza depo alıp içerisindeki eşyaları satıp kar etmek, en iyi yemeği yapan yarışmada kazanır gibi mantıkta yapılmış programlar. Bizim “Dosya savaşları” böyle değil tabiî ki de. Bizde adayın geçmişi iyice taranır, buna özel hayatta dahil sonra dosya haline getirilir. Bu dosyayı koltuğunun altına alan üst mercilere doğru hareket eder. Bireysel kar her zaman ön plandadır. Bölge ikinci plandadır.
Yazmayacağım dedim, konuşmayacağım dedim gene köşe yazısına siyasetten başladım, ben de söylemeden, yazmadan duramıyorum demek ki. İki hafta önce telefonum çaldı, fikirlerine değer verdiğim bir büyüğüm bana dedi ki “her şeyi yazma, söyleme” olur dedim ama içime kurt düştü bir kere. İki gün sonra bir kahvaltı yaptık değerli büyüğümle sebepleri ile anlattı bana neden yazmamam gerektiğini. Bu yazımı okuduktan sonra mutlaka gene arayacaktır beni…
Yazımızın başlığındaki “Ne yapıyorsunuz?” sorusuna gelecek olursam, Silivri'deki oda başkanlarına soruyorum bu soruyu. Üyeleriniz için ne yapıyorsunuz değerli başkanlar? Esnafınız piyasa şartlarında can çekişirken siz makam araçlarınızda, makam koltuklarınızda ne yapıyorsunuz? Protokolde boy göstererek, esnafın derdine çözüm olmuyorsunuz maalesef. Yanı sıra çözüm odaklı yardımcı olmak isteyenleri umursamadığınız gibi üyelerinize ne kadar bağlı olduğunuza dair sorular kafamda dolaşıyor. İş aidat almaya geldiği zaman kimse vatandaşın gözünün yaşına bakmıyor, gel gelelim iş çözüm üretmeye gelince kimse yok ortada. Sağda, solda aramayın bulamazsınız çünkü… Merakımdan yine sormak istiyorum ne yapıyorsunuz siz üyeleriniz için sayın başkanlar? Hay huyla vakit geçmez çıkın üyeleriniz için nasıl projeleriniz var onları anlatın. Para verdiğim her şeyin karşılığını isterim ben. Üyeleriniz her yıl size aidatlarını ödüyorlar siz ne iş ile meşgulsünüz? Size destek olacak gönüllü insanlar varken etrafınız da siz kendi amacınızı mı güdüyorsunuz? Makamlar, mevkiler gelip geçicidir, arkanızda bıraktığınız güzel intibalar bizler için daha önemli. Maksat bir etiketse önünüzde duran, buyurun etiketi tepe tepe kullanın. Kimseye engel olmayın yeter.
Bizim en büyük hatalarımızdan birisi Atatürk'ün sözlerini dikkate almamamızdır. Onun uyarıları, öngörüleri üniversitede ders olarak anlatılmadır.
“Milli hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Denebilir ki, hiç bir şeye muhtaç değiliz. Yalnız bir tek şeye çok ihtiyacımız vardır: ÇALIŞKAN OLMAK!''
Silivri'de yer alan oda başkanları; acaba sizler ne kadar çalışkansınız? Üyelerinizin faydasına olacak girişimlerinizi, ne kadar düşünüyorsunuz? Ben artık hiç cevabını almaktan sıkılmış bir vatandaş olarak. Hiçler makamına saygılarımı sunuyorum. Bu iş vizyon, misyon sahibi olanlar ile yapılır. Makam aracında, makam koltuğunda herkes oturur.
Mutlu, huzurlu bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle.