XXXXX

Ne yaşattıysan, onu yaşarsın...

Ünlü Rus yazar Tolstoy’un güzel bir sözü var:
"Bil ki yaşadıklarınla değil,
Yaşattıklarınla anılırsın.
Ve unutma; Ne yaşattıysan, elbet bir gün onu yaşarsın!"

Ülke gündeminde yaşananlardan bağımsız varlığımızı, düşüncelerimizi Silivri’de sürdürmemiz çok mümkün değil. Gazete okuyan, televizyon izleyen, sosyal medyayı takip edenlerin tutulduğu mesaj bombardımanı bir yerinizden sizi yakalıyor, kayıtsız kalmak imkânsız oluyor.
Silivri ekseninde AK Parti İlçe Başkanı Metin Karakaş olayları genel başkanının değerlendirdiği gibi provokasyon tarafını ağırlıklı olarak ön plana çıkartarak yorumlarken, Özcan Işıklar gençlerin siyaset üstü özgürlük ve demokrasi talepleri çerçevesinde bir nitelendirme yapıp "Bunlar umut verici gelişmeler” diyor…
Olaylara iki farklı bakış açısı…
Belediyecilik değerlendirmelerinde de ne kadar farklı olduklarını ortaya koydular zaten. Bir süre önce Işıklar, belki daha tecrübeli olması, asabiyle kamuoyu açısından teşhisi daha net ortaya koydu; "Siyah ve beyaz kadar farklıyız. Bizim yaptıklarımızı onların anlaması mümkün değil” diyerek. Aslında ‘ben’ veya ‘onun’ kıstasını da kullanmış olabilir. Böyle yapmış olması Işıklar açısından daha doğru olur. Dönüp eski haberlere bakmadım. Ama Işıklar genelde Karakaş hedefli, siyaset yapıyor. Genel ve yerel seçimlerde oy farklılığı göz ardı edilmeyecek bir özellik ilçe siyasetimiz açısından. Bunun için Karakaş’ın da Işıklar’ın da karşı tarafların teşkilatlarını hedef seçmeyen söylemler içerisinde olması bireysel oylarını arttıran bir etkendir. Bireysel rekabetlerini tabanlarına çok yaymamaları lazım. Bugün AK Parti’de bulunan binlerce Silivrilinin çok da eski sayılmayan bir geçmişte CHP’yle olan siyasi bağları ağır bir söylem karşısında kaya kadar güçlü olarak karşınıza çıkabilir. Genel seçimlerde AK Parti’ye oy verip de yerelde tercihini CHP’den yana kullananlara da yabancı değil siyasetimiz. MHP’nin yerel ve genel seçimlerdeki oy dağılımındaki farklılık da herkesin malumu. Bunu değiştirmek yerine bu gerçeklere göre gelecek siyasetlerinin belirlenmesi daha mantıklı. Kaldı ki insanlar siyasi tercihlerini kendi isteğiyle değiştirebilir ve bundan da hiç rahatsız olmazlar ama başka birinin en ufak iması karşısında sert bir savunma içerisine girerler…
Işıklar’ın, dişine göre rakip bulmuş olması onun siyasi ve yerel yöneticilik gelişimini, daha iyi olması için de zorlayıcı bir etken olarak itibarı hak ediyor. Bunu ister kabul eder ister, etmez ama durum bu. Basının önceliği kişilerden ziyade kitlelere hitap etmek ve onlara olayları doğru anlatmak. Bu da kişiler hakkında doğru analizler ve değerlendirmelerle mümkün. Siyaset de tam da bunlardan besleniyor, sağlıklı gelişimi için malzeme topluyor…
4 yılda ne kadar farklı bir mesafe aldık diye düşünüyorum. İktidar ile muhalefetin fikir ayrılıklarında "Bunlar niye aynı düşünmeyi beceremiyor?”, "Neden sürekli farklı düşüncelerinin çatışması içinde karşı karşıya geliyorlar?” diye kaygı duyuyorduk… Şimdi farklılıkların toplumumuzun zenginliği, gelişimi tetikleyen dinamitleri olduğunu savunanlarla daha sık karşılaşıyor olmak Silivri siyaseti ve kamuoyu açısından umut verici. Demokrasi ve hoşgörü kültürümüz gelişti, aman daha azıyla yetinmek zorunda bırakmayın bizi…
Ne kadar sıkıcı bir hayatımız olur herkes aynı düşünce, ne kadar kısır olur gelişimimiz…
Farklı düşünüp, olaylara değişik çözümler ve bakış açılarıyla yaklaşalım ama birbirimize saygımızı, birlikte, bir arada olmamızı anlamlı kılan değerleri öldürmeyelim.
Silivri’yi yönetmeyi pek çok kişi sahip olduğu düşünceler ve inançlar doğrultusunda isteyebilir. Önemli olanın Silivri halkının özgür iradesiyle bu yetkinin kime vereceği kararıdır.
İnsanların kişisel özgürlüklerini, tercihlerini, bireysel haklarını tehdit altında hissetmemesi için demokrasi herkese lazım. Baskı ve tehditle yapılan şeylerin sürdürülebilirliği sınırlıdır. Bunun için başkalarının özgürlük taleplerini sınırlamak yerine kendi tahammül sınırlarınızı geliştirin…
Kimse sahip olduklarından daha azıyla yetinmek zorunda kalacağı bir tercihte bulunmaz… İlk bakışta bu yönde bir fedakarlık göze alınsa bile sonrasında doğuracağı mutsuzluk her şeyi zaten berbat etmeye yetecektir…

YORUM YAP