Aİleyİ terk etmenin aslında bir sevgi işi olduğunu ve her bireyin gelişiminde en üst düzeye çıkmasını sağladığını biliyor muydunuz? Burada gelişimin anlamı, kişinin duygusal bağımsızlığa ve kendine bakabilecek kapasiteye ulaşmasıyla ilgilidir. Kişilerin bir yetişkin olarak kendi yaşam alanını ve yaşam biçimini oluşturması, diğer yetişkinlerin çatısı altında (anne-baba, kayınvalide-kayınpeder) hayatına devam etmemesi, bağımsız ve gelişmiş bir insan olma yolunda en önemli konudur.
Ülkemizde anne-baba veya kayınvalide-kayınpeder ile birlikte aynı evde iki kuşaklı ailelerin yaşaması çok sık rastlanan bir durumdur. Örneğin, kayınvalidesinin evine yeni gelen bir gelin yaşadığı bu evi kendisine ait hissetmeyebilir, eşiyle birlikte kendisine ait özel bir yaşantılarının olmadığını düşünebilir, cinsel yaşamlarında rahat olamayabilir. Diğer taraftan kayınvalide ve kayınpeder de bu yeni duruma uyum sağlamakta zorlanabilir; evi dekore etmek ve yaşam şekillerini, düşüncelerini gelinlerine göre düzenlemeye çalışmak zorunda kalabilirler. Evde başka yetişkin çocuklar varsa veya ileride çift çocuk sahibi olduğunda bu durum komplike bir hal alacak ve başka sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır.
Genç bir çiftin ailelerinden fiziksel olarak ayrılmaları önemlidir ancak, daha önemli olan onlardan duygusal anlamda ayrılmalarıdır. Genç yetişkinler evden ayrılmakta zorluk çekiyorsa, hiç kuşkusuz bu durum anne ve babanın çocuklarına bağımsızlık duygusunu vermemiş olmamasındadır. Bu anne babalar kendi yaşamlarını çocukları üzerinden yaşarlar ve çocuklarının duygusal olarak bağımsızlık kazanmasını, çocuklarının kendilerine inanıp güvenmesini yani özgüven geliştirmelerini engellemiş olurlar. Çünkü yaşamları boyunca çocuklarıyla güçlü ve sevecen bir bağa sahip olan kişiler, çocuklarını bağımsızlığa teşvik eden anne babalardır.
Anne ve babaların temel görevi ne olmalıdır? Anne babalar öncelikle hem kendilerini hem de çocuklarını bağımsızlık duygusuna teşvik etmeliler. Buluğ çağının sonlarına doğru çocuklarının evden ayrılmasına izin vermelidirler. (18 yaş ile birlikte üniversite okumak için evden ayrılması ve kendine ait bir ev ya da düzen kurması oldukça iyi bir fırsattır.) Kendi yaşamlarının sorumluluklarını kendilerinin alması ve çocuklarının da kendi sorumluluklarını üzerine almasını sağlamak gereklidir. Özellikle ergenlikte daha sonra da yetişkinlik döneminde çocuklarına “çocuk ilişkisi” gibi değil de, bir “yetişkin ilişkisi” ile yaklaşmak oldukça önemlidir.
Peki, aileyi terk etmeyi başaramamış yetişkinlerin nitelikleri nelerdir? Orta düzeyde veya zayıf özgüven, anne babalarının yanındayken çocuksu davranış ve bağımlılık, yirmi beş yaşının üstünde olup hala aileyle oturmak, çekingenlik ve ürkeklik, ebeveynlerinin ve başkalarının değer ve ahlak anlayışına, inançlarına ve isteklerine uymak, insanları memnun etmeye çalışmak, utangaç, içine kapalı, sessiz ve pasif olmak, yönlendirici olmak, güvensizlik, mücadeleden ve sorumluluk almaktan kaçınmak, sosyal ve alışılmamış ortamlarda kendini güvensiz hissetmek, ebeveynine ve başkalarına “hayır” diyememek, ebeveyninin mutluluğunun sorumluluğunu yüklenmek, “huzuru bozmamak için” kabul edilemez davranışlara karşı çıkamamak, kendi evini kuramamak, başkalarının aileye karışmasına ve zarar vermesine izin vermek, ebeveynin veya başkalarının onayına başvurmak, ebeveyne veya arkadaşa yapışmak, uzakta oturduğu halde sık sık baba evini ziyaret etmek veya telefonla aramak, kararsız olmak, kendini ebeveynine veya başkalarına ispatlamaya çalışmak, ebeveynini hiç aramamak veya çok ender ziyaret etmek, başkalarıyla ilişkiye girmeyi zor bulmak, hırssız olmak, mükemmeliyetçi olmak, her an kaygılı olmak, başkalarının ihtiyaçlarını daima kendininkinden öne almak, grup tartışmalarına katılmamak, ebeveyninin veya başkalarının fikirlerine ve görüşlerine bağımlı olmak, aşırı vicdanlı olmak, surat asmak ve susmak, kendisi için çok ender bir şey istemek, sık sık suçluluk duymak, reçeteli ilaç, alkol veya yasadışı madde bağımlısı olmak, görünüşe, başarıya, fiziksel görünüşe vs. bağımlı olmak, eleştiriye aşırı duyarlı olmak, psikosomatik şikayetleri olmak ( baş ağrısı, sırt ağrısı, göğüs ağrısı, mide ağrısı gibi), fobileri olmak, sağlıksız bir yaşam sürmek, karşı konulamaz bir biçimde bir şeyleri kontrol etmek, başkalarının hayatına çok iyi uyum sağladığına inanmak, intiharı düşünme veya intihar girişiminde bulunmak, kendini bir şeylerden menetmeyi adet haline getirmek.