Engin Akın

Nekrofil Siteciler

Tek oğlunuzu, sabah güle oynaya evden yolcu ettiğinizi, yaz sıcaklarında biraz serinlemek, biraz eğlenmek, biraz kafa dağıtmak için gittiği plajdan, öğlen üzeri "kayıp" haberinin geldiğini düşünün...
Ve koşa koşa, bir umutla gittiğiniz plajda, saatler sonra, biricik evladınızın cesedinin çuval taşır gibi, tek kolundan çekilerek, kumlarda sürüklenerek denizden çıkarılıp, önünüze konuluverdiğini...
Allah, düşmanıma dahi, bu acıyı değil yaşatmak, kıyısından bile geçirmesin.
Ancak, dünyanın hali böyle...
Peki, o meşum günün belki hemen ertesi, daha yüreğinizde kor yanarken, belki aylar, yıllar sonra, acınız kalbinize gömülmüşken, o görüntülerin, tüm açıklığıyla, olduğu gibi karşınıza çıktığını...
Bir kez ölenin arkasından, bin birinci kez ölmez mi insan?
Madem gazetecilik tartışması açıldı, hele ki "kim gazeteci, kim değil" diye sorulmaya başlandı...
İsim de vererek, olay da vererek yazacağım.

Haberin devamı 03.08.2011 tarihli Hürhaber Gazetesi’nde…


YORUM YAP