Dün eski arkadaşlarla lafladık öyle, sitemkarlar!
Telefonlarını açmadığım gibi geri de dönmüyormuşum…Öyle oluyor ya, bir görüşmenin orta yerinde çalıyor telefon, zaten sessizde, titreşince; kim diye bakıyorsun, çıkınca ararım diye geçiriyorsun içinden...Tam aklında arayacağın arkadaş, pat araya başka bir şey giriyor, unutuyorsun….
Önemsememek değil de, dalgınlık, yoğunluk diyelim. Hepinizin başına geliyordur!
Çıkmaz olmuşum!
Yeni bir şey değil ki, eskiden de evde takılmayı severdim…
Hem geceleri dışarıya çıkılacak gibi değil, en azından benim kalibremde insanlar için…Geçen pazar akşamüzeri, hava güneşli fakat bir taraftan da yağmur çiseliyor, keyiflendim, deniz kenarına attım kapağı, orta halli bir balık lokantasına oturdum…
İlk defa geldiğim bir yer.
Detaya girmeyeyim, ne ahım şahım bir şey yedim, ne de içtim...Yüz altmış lira hesap getirdiler, itiraz etsen bir türlü, aptal hissetme pahasına sesini çıkar(a)mıyor parayı ödüyorsun, bir daha tövbe!
Ne yapıyormuşum?
Ne yapar insan?
Işık'la oynuyorum daha çok, laf aramızda koca kız oldu! Taşınırken yarım bıraktığım kitapları ayırmıştım, okurken, ne işime yarayacaksa notlar tutuyorum, özene bezene…Kalem ille de siyah olacak, sağ üst köşeye tarih atılacak…Siz de yapıyorsunuzdur…
İnternetten izlediğim dizilerim var; Vikings, Da vinci's demons,Game of thorenes…
Haftada üç bilemedin dört akşam spor…
Kıvırabilirsem bir, iki yazı!
Yorgunluk, rehavet…
Sait Faik Armağanı
6 Eylül 2013 tarihinde Kitaplar ve Hayatlar başlıklı yazımda şöyle bahsetmişim Mahir Ünsal Eriş'ten;
Yeni çıkanlar rafından, kapağında yer alan siyah beyaz fotoğrafa vurulup da almıştım;Olduğu Kadar Güzeldikadlı kitabını, can sıkıntısından başladım öyle, çocuk bir tanıdık, bir samimi geldi… Okumadım da yuttum sanki.
İnternetten bulup öğrendim, kimdir, nerelidir, kimin nesidir,youtube’de kendisi ile yapılan röportajı izledim, ne yalan söyleyeyim o mahcup, mütevazı halleri hoşuma gitti.
Olduğu Kadar Güzeldik ikinci kitabıymış…
Ertesi gün D&R’da aldım soluğu, ilk kitabı aradım, yok.
Sipariş verdim, bu sabah ‘siparişiniz geldi’ mesajı atmışlar cep telefonuma, on beş gün içinde almam gerekiyormuş…
Öyküleri var Mahir’in, samimiyiz ya ‘Mahir’ oldu adam.
Feridun, inanılmaz, dört defa okudum…
Stoper’ de iyiydi…
Mahir Ünsal Eriş’in öykülerinde geçen salçalıBigatostunun tadını,Kocabaşçayını,Çınarlık Parkıiyi bilirim…
Çınarlık Parkı’nı daha iyi bilirim, adamın biri elinde bıçakla karakola kadar kovalamıştı beni…
MaviHaydar’ın hikâyesinde, Kanatlarımız Olsa Be Metin’de gözlerim doldu…
Sarışın, çilli, kafası karnabahara benzeyen Serkan’ın annesinin çalıştığı evleri, masada oturan adamın Kız Fikret olma ihtimalini ve aklıma gelen diğer olasılıkları yazmak isterim de, hesap yapmanın ne manası var şimdi?
"İnsanların kederli olmayı sevdiği yıllar, her şeye sinmiş bir Maltepe sigarası kokusu, bir ucuzluk, bir pazardan alınmışlık, bir muşambalık…”
Bu yıl 60'ıncısı gerçekleştirilen Sait Faik Hikaye Armağanı'nın sahibi İletişim Yayınlarından çıkan 'Olduğu Kadar Güzeldik' adlı kitabıyla Mahir Ünsal Eriş oldu…
Ne yalan söyleyeyim, ödülü bir dostum, almış kadar gururlandım…