AK Parti Milletvekili Tülay Kaynarca'nın 2004-2009 döneminde AK Parti'nin yerel seçim zaferinden sonraki süreçte Silivri'yi yöneten kadro ile buluşması hedeflenen birlik ve beraberliğin önündeki engelleri ortaya koydu esasen…
İl Başkanlığından haberli düzenlendiği ifade edilen toplantı, özellikle Metin Karakaş adresli mevcut teşkilat yöneticilerinde sert tepkilere neden oldu.
AK Parti'nin iç kavgalarının bu denli açık edilmesi siyasi güç ve otorite kaybının açık işareti bir yanı ile de…
Kaynarca'nın hiç olmadığı kadar yoğunlaşan Silivri temasları ilçe teşkilatı ile arasındaki açığı kapatmaya bile yetmezken, iktidar adına tabanı toparlama umudunu hepten boşa çıkartıyor.
Her şeyin bir telafisi oluyor siyasi kulislerde de parti değişikliklerinin hazmı henüz mümkün görünmediği aşikar. Bir partiye gelmekten daha büyük mesele ayrılmış olmak! Bu ayrılığın ‘ihanet' ile ilişkilendirilebilme potansiyeli ise her türlü dönüş yolunu mayınlayan bir sebep.
Kaynarca'nın muhtemelen iyi niyetle gerçekleştirdiği organizasyonu eleştirmeye yer arayanlar Metin Karakaş'ın Gelecek Partisi ile bağı üzerinden itirazlarına kuvvetli doneler oluşturmakta gecikmedi.
Mevlana'nın “Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın” söylemi belli ki mevcut AK Parti yönetiminde özellikle kendilerinden kopan partilere gidenlere yönelik işlemiyor.
Kaynarca, AK Parti adına üstlendiği misyon sonucunda ortalığın ne denli dağınık, birlik ve beraberlik konusunda sıkıntının bariz boyutunu ortaya koymuş oldu ama teşhis olmadan tedavi de mümkün olmayacağı için çok fuzuli de bir şey yapmadı esasen…
Hem partinin geçmişi, hem de bugünü ile temaslarını sürdürerek bir gelecek çizme niyeti Kaynarca'nın ne denli zor bir göreve soyunduğunun ifadesi yalın bir tanımıyla.
Pek çokları buradan Kaynarca'nın kişisel istikbal inşa etmeye çabaladığı yorumuyla da meseleyi değerlendirebilir, değerlendiriyor da…
AK Parti'de Recep Tayyip Erdoğan dışında ne kadar çok şeyin değiştiğini ve bu süreçlerin ciddi bir hasar ile neticelendiğini görmezseniz geriye yapılacak başka da bir şey kalmıyor zaten.
Bu denli iktidar yorgunu bir yapının içinden sıyrılmak için mucizeler gerek. Eski defterler, klişe yöntemler, kişisel hesaplaşmalar devrede oldukça değil, mucize olağan şeyler bile zar zor hayat bulur.
***
Kaynarca'nın son toplantısından yansıyan karelere baktım ve sonra 20 yıldır yakından takip ettiğim ilçe gündemini düşündüm. Siyasi elek herkesi hemen hemen aynı biçimde elerken, geriye temelde belediye başkanı ve bir parça ilçe başkanı; iyisi ve kötüsüyle tek sorumlu olarak karşımıza çıkartıyor. Nasıl bir sorumluluk olduğunu düşünün!
2004 yerel seçimlerinde Tülay Kaynarca AK Parti İlçe Başkanıyken, 5 belediye başkan aday adayına (Yetgin Çavdar, Hüseyin Turan, Kemal Sofuoğlu, Metin Karakaş ve Vural Sönmez) ‘beşi bir yerde' yakıştırmasını yapardık sıklıkla. Silivri'nin bir gelin olarak tasvir edilip, onu almaya namzet isimler siyasi kulislerini yürüttüler. Yetgin Çavdar'ın en güçlü halka göründüğü yarışın sürprizi Hüseyin Turan, seçimlerin de şaşırtıcı (CHP oylarının bölünmesi neticesinde doğal bir sonuç aslında) şekilde galibi olurken, o zaman AK Parti'de başlayan kırılma hiç bitmedi, o ilk yarışın hesaplaşması da sürdü…
Yani sorun yeni değil, çözüm aramak için ne kadar geç kalındığını düşünmek lazım…
Kavgalı eve kız verilmez atasözümüze direnen siyaset, Silivri'de hep kaybetti. Bu gerçeği görmezden gelenler de kazanamadı...
İyi haftalar...