Kar, günlerdir İstanbul'u beyaza bürümekteyken yakın geçmişimizdeki efsane bir kar yağışını anmamak ne mümkün; 1987 kışı! Geçtiğimiz günlerdeki kar yağışının da 1987 yılında yaşanan kar yağışına benzer bir şiddette olacağı söylendi durdu. Olay bu denli abartılınca ben de beklentiyi büyük tuttum elbette ama gördüğüm kadarıyla durum biraz fos çıktı. Evet, yoğun bir kardı ama –Silivri özelinde gördüklerim ve İstanbul içindeki durumu gördüğüm fotoğraflar ve videolar üzerinden değerlendirdiğim kadarıyla- 2000'li yılların başlarında çok daha fazla karın yağdığı günleri anımsıyorum diyebilirim. Örneğin benim çocukluğumun efsanesi olan 2004 kışını çok net hatırlıyorum ve son birkaç gündür yağan karı ikiye katlardı. O yüzden son birkaç gündür yağan karı 1987 ile kıyaslamak bana pek mantıklı gelmedi. 1987 kışını bu kadar anmışken neler yaşandığıyla ilgili kısa bir yazı yazayım dedim ben de. Elbette bu, ben doğmadan çok önce yaşanmış bir şey olduğundan çevremdekilerden dinlediklerim ve yaptığım araştırmalardan derlediğim bir yazı oldu bu.
O yıl 3 Mart'ı 4 Mart'a bağlayan gece Balkanlar üzerinden gelen soğuk hava kütlesi önce Trakya'yı ardından tüm yurdu etkisi altına almış. 4-14 Mart arasında yaşanan yoğun kar yağışı ve kar fırtınası nedeniyle hayat tabiri caizce felç olmuş. Kar kalınlığı bazı bölgelerde 4 metreye kadar ulaşmış, hava sıcaklıkları ise -4'e kadar düşmüş. Dönemi bilfiil yaşayanlar 1987'deki kar yağışının kesinlikle yabana atılmayacak derecede çılgın bir doğa olayı olduğunu belirtiyorlar. Öyle ki normal şartlarda iki ay yetecek odunu, kömürü bir haftada, sanki güneşe maruz kalmış kar misali eritip, insanların evine ocağına incir diktirdi deniyor. Kimi hanelerin sakinlerinin Mart ayında oduncu, kömürcü dolaşıp kış ortası ikinci kez masraf yapılmasına neden olmuş. Bazen soğuktan sokakta hiç araç veya insan kalmazmış. Hava öyle soğumuş ki ara sokaklarda 1 aya yakın süre boyunca erimeyen kar, nice konu komşunun kolunun bacağının kırılmasına neden olmuş, sarkıtlar da bir süre boyunca tehlike saçmış. Kimi vatandaşlar sobalardaki odun kömür küllerini sokaklara dökerek buzlanmanın önüne geçmeye çalışmışlar, ama bu sefer de kar eridikten sonra sokakların pislik içinde kalması sorunuyla karşı karşıya kalınmış. Bazı bölgelerde vatandaşlar iş yerlerine gidememiş, buna bağlı olarak yiyecek ve tüp gibi pek çok şeyin fiyatlarında ani değişimler yaşanmış.
Tabi her kar macerasında olduğu gibi, 1987 kışının en çok keyfini çıkaranlar yine İstanbul'un çocukları olmuştur. Parklarda poşetler ve leğenler vasıtasıyla kızak eğlencesini doyasıya yaşayan çocuklar mı dersiniz, evdeki VHS kasetlerini ezberleyene kadar izleyenler mi dersiniz, çetin kartopu savaşı mücadelelerine girip ortalığın anasını ağlatanlar mı dersiniz ne ararsanız varmış anlayacağınız… Belki öğrenciler için en tatlı yanı da kar tatilinin uzadıkça uzaması, bir noktadan sonra belki de hiç bitmeyecekmiş gibi gelmesiymiş. O sürecin öğrencilik günlerine denk geldiğini söyleyen isimler her sene kış aylarında aynı beklentiye girip hayal kırıklığına uğradıklarından dem vuruyorlar hatta. Kimisi de o dönemin tek kanalı olan ve saatli yayın yapmakta olan TRT'nin kar tatili sürecinde yayın saatlerinin uzamasının ne kadar önemli bir şey olduğunu belirtiyor. O süreçte TRT'de olmasa karda oynamaktan yorulup eve girdiklerinde sıkıntıdan bayılacaklarını söylüyorlar.