Geçenlerde sevgili, pek kıymetli köşe yazarım Adil Sirkecioğlu geldi… Verdiğimiz kahve molalarını beynim özellikle epey yorgun tamamlar… Çenemizin ne derece düştüğünü yazmaya kalkışmayacağım : ) Devlet sırrı : )) Yine ilçe gündemimizi meşgul eden seçim konuları hakkında giriştiğimiz muhabbete söz döndü dolaştı “Kimlerin meclis üyesi olması gerektiğine” dayandı… En çok hak edenlerin, oy karşılığı listesinde sonları zorlamasından dem vuruldu… Olması gerekenler ile günümüz gerçekleri arasında ne kadar insan harcandığı ve imkân ziyan edildiğini düşünüyorum da çelikten kurduğumuz kısır zinciri ne zaman kırmayı başaracağınız diye içim içimi yiyor…
Siyaset bir meslek değil… Öyle olmadığı için de siyaset yapan farklı mesleklerdeki insanların asıl alanları konusunda başarılı, genel kabul gören, makbul sayılan kimseler olması gerektiği düşünüyorum… Kendi alanında muvaffak olamayan, siyasette de olamaz! Ve de kendi alanında iyi diye bir kimse siyasette yüzde yüz başarılı olacak diye bir kaideye tabi tutulamaz… Başarılı olmasını isteriz, bekleriz ama mesele kişinin kendisinde başlar ve oradan sağlıklı şekilde kurgulanıp, yol almazsa ikinci ve üçüncü kişiler kendini yırtsa nafile…
Demografik kıstası örneğin; kesinlikle doğru bulmuyorum, belirleyiciliği tamamen çok konuşulmasından, gündemde geniş yer almasından kaynaklanıyor… Hanginiz yaşadığınız sağlık sorunu ile ilgili iyi bir doktor bulduğunuzda memleketini soruyorsunuz? İyi bir öğretmen hakkında referans aldığınızda memleketi hanginizin fikrini değiştirmeye yeterli gelir?
Yöresel özellikler belirleyici değil olsa olsa tamamlayıcı bir unsur olur… Hiçbir şey yok ama bilmem nereli?! Valla hiç birimiz doğduğumuz yeri seçmedik… Bununla ilgili illa bir şey kale alınacaksa nerede yaşamayı seçtiğimiz alınsın!
Siyasetten ve siyasetçilerden şikâyet almış başını gidiyor… Kendimizdeki hata ve noksanlıkları düzeltmediğimiz sürece belirlediklerimiz, seçtiklerimizde bir iyileşme olmaz… Bununla ilgili hiçbir şey yapmayıp, sabahtan akşama kadar ettiğiniz şikâyet de hükümsüz…
***
Seçmenlerin söyledikleri ile yaptıkları arasındaki farkta bizi yönetenler, siyasetçiler belirlenir… Toplum olarak daha iyisini hak etmediğimiz sürece daha iyisine sahip olmayacağız… Kişisel hak edişler de burada pek işe yaramıyor : ) Bireyse kurtuluş söz konusu değil yani…
Ya hep beraber batacağız ya da hep birlikte aydınlık yarınların güneşli limanlarına erişeceğiz : )
Gandhi, 70 sene önce formülü yazmış : ) “Dünyayı değiştirmek istiyorsan, ilk önce kendinden başla…”
Dünya biraz fazla olur da : ) Silivri'deki değişimin binlerce mimarından biri sensin : ) Buyur meydan senin : )