Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamasında kısa çalışma ödeneği ile ilgili, ‘Salgının seyrine göre peyderpey uzattığımız bu uygulamayı Mart sonunda bitiriyoruz.' dedi. 17 Mart'ta sona erecek olan işten çıkarma yasağı ise Resmi Gazete'de yayınlanan yeni karar ile birlikte 2 ay daha uzatıldı.
Normalleşme adımları çerçevesinde alınan kararlar birçok sorunu da beraberinde getirecek gibi duruyor. Pandemi süresince ekonomiye can vermek için alınan en önemli tedbirlerden olan kısa çalışma ödeneğinin bu ay sonunda sona erecek olması iş hayatında olumsuz karşılandı ve birçok sendika ödeneğin uzatılması konusunda görüş açıkladı. Çünkü kısa çalışma ödeneğinin kesilmesi halinde işverenin ücretsiz izne çıkarma hakkı işçinin ağır mağduriyetler yaşamasına sebep olacak.
ÜCRETSİZ İZNE ÇIKARILAN İŞÇİNİN HAKLARI
Pandemi döneminde çalışanlarını tamamen veya kısmen ücretsiz izne çıkarabilen işverene karşı maalesef işçinin iş akdini haklı fesih hakkı bulunmuyor. Bu da özellikle kıdemi yüksek olan işçi için katlanması zor bir hal oluyor. Ücretsiz izin döneminde gitse gidemiyor, kalsa geçinmesi mümkün değil. Bu dönemde işçinin başvurabileceği tek dayanak İş Kanunu'nun 5. maddesidir. Bu maddeye göre “İş ilişkisinde dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.” Bu doğrultuda çalışanlarının bir kısmını ücretsiz izne çıkarırken diğerlerini çalıştıran veya yeni işçi alımı yapan işverene karşı haklı fesih hakkı kullanılabilir. Dava öncesinde de arabulucuya başvurulmasının şart olduğunu unutmamak gerekir. Ancak bu zor koşullarda işçiyi ispatı güç kaygan zeminde bırakmak ne kadar doğru?
GERÇEKTEN NORMALLEŞİYOR MUYUZ?
1 Mart'tan itibaren normalleşme planı doğrultusunda Korona virüs salgını nedeniyle sokağa çıkma kısıtlamaları illerin kırmızı, sarı, mavi olmasına göre değişkenlik gösteriyor. Ayın başında kırmızı olan yüksek riskli illerde tedbirler daha sıkıyken mavi olan illerde sokağa çıkma kısıtlamaları kaldırıldı. Ancak birkaç hafta içinde mavi olan birçok il sarıya, sarı olan birçok il ise kırmızıya döndü. Şimdi de tam kapanmadan söz edilmeye başlandı. Oysaki pandemi sürecinden alınması gereken en büyük ders bu hastalıktan kurtulmanın bireysel değil toplumsal çaba ile mümkün olacağıydı. Çünkü bireysel olarak ne yaparsak yapalım herkes bu tedbirlere uymadığı ve virüs yaşayabileceği tedbirsiz bir beden bulduğu sürece dünyamızda kalmaya devam edecek.
Tedbirleri kaldırırken bilimsel verilerden yararlanmaz ve kurallara başta yöneticiler olmak üzere tüm toplumun uymasını sağlayamazsak 2020'yi mumla aramamız gerekecek gibi duruyor. Diğer taraftan tedbirlere tam olarak uyan vatandaşların uymayan vatandaşlar yüzünden ne psikolojik ne de ekonomik olarak dayanacak gücünün kalmadığını da kabul etmek gerekiyor.
Sabrımızın sınandığı son günlerde ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün pek bilinmeyen bir sözü belki bize güç verir. “İstikamet, metanet ve nefiste fedakârlık, başarıyı sağlar; çünkü gelecek, irade ve güveni sağlam olanlara adanmıştır.”