DUYURU
5 Kasım 2013 Salı bugün akşam namazına müteakip saat 17.30’da Mimar Sinan Camii’nde İlhan Uygun’un 40’ı dolayısıyla mevlit okutulacaktır.
"NOTER HUZURUNDA İDDİAYA” DÜZELTME : )
Şeytanın bacağını bir türlü kıramadım… Mutlu Memiş’le ilgili üç kere yazı yazdıysam üçünde de düzeltme yapmak zorunda kalma kaderini ret ediyorum : ) O da "Herkes makara yapıyor ben bir şey söyleyince işler neden bu kadar ciddiye biniyor?” meselesini sorguluyor… Evet neden? Bir insanın söylediklerinin ciddiye alınmasının bu denli sorun oluşturabileceği aklıma gelmezdi. Ama oluyor… CHP Grup toplantısında bu konunun tartışılması gibi!
Koyu bir CHP’li olan Oktay Yüksel ile giriştikleri iddia meselesini dün yazmıştım. Memiş aradı ve olayın kişiselleştirilmemesi gerektiği, Yüksel’in ‘Işıklar’ın Karakaş’a karşı 10 bin farkla kazanacağı’, aksi durumda ‘Silivri’yi terk edeceği’ iddiası üzerine buna karşı çıktığını belirtti.
Yüksel’in, ‘CHP’nin AK Parti’ye 10 bin oy fark atması’ durumunda kendisinin de Silivri’yi tek edip etmeyeceğini sorması üzerine, Memiş "CHP, AK Parti’ye 10 bin oy fark atsın Silivri’yi terk ederim” dediğini kabul etti.
Mutlu Memiş, konunun şahsileştirilmemesi gerektiğini bunun AK Parti ve CHP ile ilgili, parti düzeyinde bir iddia olduğunu özellikle belirtirken, "Karakaş ile Işıklar’ı kıyaslamak bana kalmış bir şey değil” dedi. Kimin kazanıp, kaybedeceğinden ziyade arada ‘10 bin oy fark’ oluşmayacağına, CHP’nin AK Parti’nin üzerinde bu kadar üstünlük sağlayamayacağı yönündeki düşüncesini dost meclisinde dillendirmekten öteye konuşulanların anlamlandırılmaması gerektiğini belirtti.
Aslında mesele Mutlu Memiş’in ne dediği ve düşündüğünden ziyade, kimin kardeşi olduğu ile ilgili daha çok. Her ne kadar "İkinci dönem yokum” izlenimini aday adaylık başvurusunda bulunmayarak vermeye çalışsa da halen CHP meclis üyeliği görevini yürüten ve Işıklar’a en yakın isimlerden biri olarak görülen Taylan Memiş faktörü son derece belirleyici; söylenenlerin idrakinde ve değerlendirilmesinde…
Seçimler yaklaştıkça bu tarz konular ile çok daha fazla haşır neşir olacağız anlaşılan…
Olaya bir de şu açıdan bakmak gerekir; her birey kendinden sorumlu; 18 yaşın üstünde insan kendi çocuğuna bile bir hak iddia edemiyor. Taylan Memiş, kardeşinin siyasi görüş ve değerlendirmelerini nasıl yönlendirebilir!?
Ama diğer yandan, Işıklar açısından düşünüldüğünde bir ekibiniz var ve orada özel bir yere koyduğunuz isimlerin en yakın çevresi bile ikna edilememiş durumda…
Bir olayı anlamakta bakış açınız çok önemlidir. Size görmek istediklerinizi büyüteç altında sunar, geri kalan unsurları önemsizleştirir…
Mutlu Memiş’in, Özcan Işıklar’a verilmiş bir sözü yok. Taylan Memiş’in olması onu bağlar. Mutlu Memiş fikir değiştirebilir! Hepimiz değiştiriyoruz. Bırakın başkalarını kendimizle ilgili düşüncelerimiz bile zamana göre farklılık gösteriyor; bir gün kendimiz ve sahip olduklarımızdan mutluyken, iki gün sonra mutsuzluğun dibini boyluyoruz.
Özcan Işıklar’ı, Taylan Memiş’in yaptıkları bağlayabilir, Mutlu Memiş’in yaptıkları sadece kendisini bağlar.
Bu akraba ve yakınlık meselelerini fazlaca da zorlamanın âlemi yok. Değiştiremeyeceğiniz şeyleri, başkalarının hayat ve düşüncelerini kendinize dert etmeyin!
Ancak enerjinizi alır başka da bir yararı olmaz. İkna etmeyi pek tabi siyasetçi kimliğinizle denersiniz başarılı olduğunuzda övündüğünüz gibi başarısızlığı da kabullenin. Başkalarına değil en büyük iyiliği kendinize yaparsınız.
"Sevginar, ne kadar güzel söyledin sen böyle mi yapıyorsun?” diye sorduğunuzu duymayayım : ) Yapmaya çalışıyorum! Başardıklarım da oluyor, duvara tosladıklarım da… Ama bizi biz yapan da tüm bunların toplamı. Her şeyi başaracağız, her elimizi attığımız işte iyi olacağız diye bir şey yok.
Öyle olan kimse yok!