Nurten Danış
ÇOCUKLARIN DÜZENE
ALIŞTIRILMASI
Çocuklarımızın ev ortamında ve okulda farklı davranışlar sergiliyor olması velilerimizi hep şaşırtmıştır. Evde oyuncaklarını toplamayan, yemeğini yemeyen, uyumayan çocuğunun okulda bunları yapıyor olmasının tek nedeni kararlı tutum ve örnek davranışlar görmeleridir. Okulda keyifle, itiraz bile etmeden topladıkları oyuncaklarını evde ebeveynlerinin toplamasını beklerler. Çünkü evde oyuncak toplamak annenin görevi gibi algılanmaktadır. Nasıl olsa anne toplanmayanı topluyor, yenilmeyeni yediriyor, isteneni getiriyor ve üstelik tüm bunlarını çocuğunun iyiliği için yaptığını sanıyor. Eli kaşık çatal tutmaya başlayan bir çocuğun kendi yemeğini yiyebilecek kapasitede olmasına karşın annesinin peşinde dolaşarak yedirmesi, üstünü kendi giyebilecekken daha hızlı hareket etmek için anne babanın giydirmesine mağruz kalan bir çocuğun odasını toplamasını bekleyemeyiz.
Peki neden biz çocuklarımıza sorumluluk vermekte zorlanıyoruz?
Yeni evlenen çiftlere bile ne zaman çocukları olacak gözüyle bakılan toplumumuzda evliliğin genelde türün devamını sağlamak, üremek, çoluk çocuğa karışmak gibi algılanması, çocuğun evin neşesi, ailenin devamını sağlayan veliaht, yaşlılıkta sahip çıkacak biri gibi düşüncelerle istenmesi çocuğa bakış açısını değiştiriyor. Dolayısıyla doğduktan sonra yere göğe sığdırılamıyor. Böyle bir durumda küçücük bir canlıya kendi ile ilgili sorumlulukları vermek değer verilmediği olgusunu doğuruyor. Ne kadar çok korunur kollanırsa o kadar iyi anne baba yada akraba olunduğu sanılıyor.
Aç kalmasın diye yemek istemese de ( sanki biz her şeyi her zaman aynı istekle yiyiyormuşuz gibi ) ısrar ediliyor, gerekirse zorla yediriyor, çocuğa televizyon seyrettirerek ağzına veriliyor. Oysa bu durumda çocuğa giden mesaj; " Senin doyma hissin yok, sen ne zaman doyduğunu anlamazsın, ben bilirim …" oluyor. Başka bir örnekte giyinme konusunda yaşanıyor..Aman üşüyüp hasta olmasın kaygısıyla lahana gibi kat kat giydiriliyor. Çocuğun o giysiler içinde terlemesi, sıkılması akla gelmez, ya da " Hasta olmasından iyidir." denerek dikkate alınmıyor. Oysa terlediği için hasta olma riski daha da artmaktadır. Yine verilen mesaj sen ne zaman üşüdüğünü, sıcakladığını bilmezsin ben bilirimdir. Çocukta bu durumda haklı olarak itiraz eder,ya yemez yada giyinmek istemezse adı inatlaşıyor olur. Oysa o sadece bende biliyorum, benim isteklerimi de dikkate alın beni kabul edin mesajı vermektedir..
Çocuğumuz sorumluluk alma bilincine ne zaman ulaşır?
Özbakım becerileri dediğimiz beslenme, giyinme, uyku… gibi kişisel ihtiyaçlarını karşılaması için fırsat verilmeye başlandığı andan itibaren sorumluluk bilinci gelişmeye başlar ancak o zaman oyuncak toplama, bardağını mutfağa götürme, masasından tabağını kaldırma… gibi evle ilgili kendilerine düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazır hale gelirler. 1 yaşındaki çocuk yemek masasına oturup, kendi tabağından döke saça da olsa yemeye başlamalıdır. Kazağını değil ama yeleğini kendinin çıkarması istenebilir, giyinmek için küçük alıştırmalar yapabilir. Biberonunda içeceğini içip, biberonu yerine bırakabilir. Eşyalarını yerine koymadığında ona örnek olmak için elinden tutup yerdekini birlikte almak ve birlikte yerine götürmek aferin bize eşyamızı yerine koyduk evimiz düzenli oldu demek, gülümseyerek başını okşamak ve bunu kararlı olarak tekrarlamak, düzen davranışını kazandırmak için yeterli olacaktır. Dikkat edilmesi gereken her yaşın becerileri farklı olduğudur. Sorumluluklar çocuğun yapabilecekleri dikkate alınarak verilmelidir. Gelişimini desteklemeyen sorumluluklar hem aileyi hem çocuğu hayal kırıklığına uğratır. Çocuk kendinden beklenileni yerine getiremediğinde başarısızlık duygusunu tadar ki bu onun gelişimini olumsuz etkiler. Aile verdiği sorumluluğun çocuğa uygunluğunu gözetmeksizin yerine getirilmesini beklerse, beklentisini yerine getiremeyen çocuğu için beceremiyor diye endişe edip, üzüntü duyabilir, çocuğu rencide edebilir.
Çocuklar doğduklarında itibaren her şey onlar için yenidir ve ilginçtir. Bizim görmeye aşina olduğumuz pek çok obje, kişi, olay onlar için yenidir. Merak uyandırıcıdır. Bu nedenle ulaşabildikleri nesnelere dokunmak, onları tanımak isterler.
Kaldı ki bu onların gelişimi için şarttır. Bu merak, çocuk 1 yaş civarında yürümeye başlamasıyla birlikte evde dağınıklığa sebep olur. Yürüyebilen çocuk ulaşabildiği her yerdeki nesnelerin sesini dinlemek ( bardağın yere düşünce çıkardığı sesi duymak için tekrar, tekrar bardak kırabilirler ) dokusunu, formunu v.s anlamak için eline almak isterler. Keşfedene dek gözlerinin önünde olmasını isterler. Çocuğun bu gereksinimin farkında olarak dünyayı keşfetmesine izin vermek ilk yapılması gerekendir. Merakını gidermeyen çocuk, o nesneyi neden yerine koyması gerektiğini asla anlamayacaktır. Çocuk için önemli olan ilk iş o nesneyi tanıması ve merakını gidermesidir. Onunla işini bitirip bir kenara attığı anda, çocukla birlikte bulunduğu yerden alıp, asıl yerine koymak bundan sonraki iş olmalıdır.
Küçükken davranışı yerleştirmek çok daha kolaydır. Ancak yaşı ilerlemiş çocuğa da istendik davranışı kazandırmak mümkündür. Davranış haline getirmesinde bizim söyleyiş tarzımız, kararlı tutumumuz, sunduğumuz alternatifin kullanabilirliliği oranında etkili olacaktır.
Düzene alıştırmak için çocuktan beklenilenleri açık ve anlaşılır bir dille anlatmak, yapması gerekenler konusunda önceleri yardımda bulunarak örnek olmak ve istendik davranışı gösterdiğinde ebeveyn olarak bunun farkına vararak çocuğa övgüde bulunmak yararlı olur. Çocuğumuzun öğrenmesini istediğiz her şeyi önce biz kararlı bir biçimde yapmalıyız sonra ondan istemeliyiz ki davranış gelişebilsin. Eşyalarını bir gün toplamasını isteyip başka bir gün biz topluyorsak yada evi bir gün düzenli tutup başka bir dağınık bırakıyorsak kafası karışacağı için düzenli olma becerisini kazanması zorlaşacaktır.
Çocuk yüreğiyle sevenlerinizin çoğalmasını dileği ile hoşça kalın.