"Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum. " sözüyle başlamak istiyorum yazıma. Hz. Ali'nin çok derin manalar içeren, kıymetli bir sözü...
Her mesleğin kutsallığına inanmışımdır her daim; terzi, mühendis, temizlikçi, doktor, pazarcı, esnaf, imam, polis, asker, gazeteci, son ütücü, ressam, vs. listem uzar gider. Ama öyle bir meslek var ki yeri ve yüceliği apayrı; öğretmenlik! Düşünelim ki, bir seramik hamuru var elimizde, bizim için çok kıymetli; bu hamurdan muhteşem bir sanat eseri ortaya koymamız gerekiyor ve çabalayıp uğraşıyor, elimizden geleni yapıyoruz! Ama anlıyoruz ki, elimizden gelenin fazlasını yapmak zorundayız. Biz de bu hamuru, gözümüzü bile kırpmadan üstadına emanet ediyoruz ve üstat o hamuru alıyor, yoğuruyor; şekillendirip topluma ve insanlığa faydalı bir hale getirmek için canhıraş uğraşıyor. İşte bu sanatçının adı öğretmendir; öğreten, eğiten, anne sıcaklığıyla kucaklayan, çocuk ruhunun en kuytu köşelerine kadar inip, ürkek korkularını sarmalayan, farklı bakış açılarıyla toplumda yer edinecek cesareti aşılayan, sığındığı liman, baş tacı edilecek insan!..
Anne-babamız bizi böyle yetiştirdi, öğretmenimize saygı, sevgi ve hürmet ama şimdiki nesil maalesef bu saygıyı layığıyla gösteremiyor. Saygısızlık yapmak, bir cesaret, özgüven örneği gibi empoze edilip, alkışlanıyor. Geleceği ilmek ilmek işleyen öğretmenlerimizin hak ettiği değeri görmesi ve bu hususta gereken özenin gösterilmesi elzemdir.
"Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır!" sözüyle bu mesleğin önemini vurgulayan Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, oğlumun kıymetli öğretmeni, kitaplardan önce, bir çocuğun kalbini okumayı başarabilmiş, öğretimi vicdani normlara göre harmanlayıp eğitim veren, Selimpaşa İlkokulu öğretmenlerinden Zehra Aksan; kaliteli yönetim, çağdaş eğitim anlayışından hiçbir zaman ödün vermeyen, okul müdiremiz, sevgili Bahar Yavaş ve bu mesleği aşk ile ifa edebilen tüm öğretmenlerimizin öğretmenler gününü en samimi duygularımla kutluyor, kolaylıklar diliyorum.