Öğretmenlerin çocuklar üzerindeki etkisi
Zihnimizde eski zamanlara doğru bir yolculuk yapıp da çocukluğumuzu hatırladığımızda aklımıza ilk gelen anılar, okul zamanlarımız olacaktır. Çünkü okul zamanları, oynadığımız oyunlar ve o dönemde yaşanan arkadaşlıklar tüm hayatımız boyunca bizi etkiledi. Ancak çocukluk döneminin öyle bir ayağı var ki, sadece bir bireyi değil bütün bir toplumu değiştirecek ve geliştirecek kadar güçlüdür. Öğretmenlerin çocuklar üzerindeki etkisi bir toplumdaki en güçlü kelebek etkisidir.
Çocuklar günün büyük bir kısmını okulda geçirirler. Bu da aile bireylerinden çok arkadaşları ve eğitmenleri ile birlikte zaman geçirdikleri anlamına gelir. Bu sebeple öğrenci-öğretmen ilişkisi çocuklarda çok yönlü olarak gelişim ve değişime sebep olur.
Duygusal-Sosyal Gelişim:
Eğitim ailede başlar. Çocuk temel bilgilerin çoğunu anne babasından öğrenir. Ancak ev ortamı bu becerileri deneyimlemek, geliştirmek ve pekiştirmek için yeterli bir ortam değildir. Okul, duygusal ve sosyal gelişimin sağlanması ve karakterin oluşumu için eşsiz bir ortamdır. Çocuklar öğretmenlerinin rehberliğinde, arkadaşları ile ilişkileri esnasında adaletli davranmayı, bireysel farklılıklara saygı duymayı, dürüst olmayı öğrenir. Etkili öğretmen çocuklarda vicdan duygusunu geliştirir ve böylece topluma erdemli bireyler kazandırmış olur.
Bilişsel Gelişim:
Çocuklar ilk kelimelerini, çizgilerini, matematik hesaplamalarını daha bebeklik dönemlerinde ebeveynlerinden öğrenirler. Ancak aile bireyleri ne kadar çok öğretirlerse öğretsinler, bilgiyi işlemek ve doğru yöntemi kullanmak konusunda sıkıntı yaşayabilirler.Etkili öğretmen, çocuğa öğrenmeyi öğretir. Çocuğun bilgiyi işlemesini, öğrenilenlerin başka alanlarda kullanılarak genellemesini ve problem çözebilme becerisini geliştirir. Böylece çocuk hem akademik hayatında, hem de sosyal hayatında çözüm odaklı düşünerek, problem karşısında işe yarar alternatif yöntemler geliştirebilir.
Motor Gelişimi:
Okul sadece matematik, Türkçe, fen gibi pozitif bilimlerin öğrenildiği bir ortam değildir, olmamalıdır. Okul gerçek hayata hazırlık değil, hayatın kendisi olmalıdır. Öğretmen doğru bir rehberlik ile çocukların o tükenmez enerjilerini atmaları için fırsatlar yaratmalıdır. Öğretmen, çocukları ilgi ve yeteneklerine göre farklı spor dallarına ve aktivitelere yönlendirerek onların durdurulamaz enerjisini masa üstlerinde, dolap tepelerinde ya da arkadaşları ile kavga ederek atmasını engelleyebilir. Voleybol, basketbol, futbol, dans, jimnastik vb. spor alanları çocuğun kendini ifade etmesi, motor gelişimini desteklemesi için en iyi alternatiflerden biri olacaktır.
Çocuğun eğitim sürecinden en iyi şekilde faydalanmasının ilk koşulu, okula karşı pozitif tutum geliştirmesiyle doğru orantılıdır. Pozitif tutum geliştirmek ise güçlü bir öğretmen-öğrenci ilişkisi ile başlar. Çocuk dönemde öğretmenini otorite olarak değil; içini açabileceği, yanında rol yapmadan kendisi gibi olabileceği bir rehber gibi görmelidir. Ancak öğrenci öğretmen arasındaki ilişki farklı yaş aralıklarına göre değişkenlik göstermektedir.
Okul Öncesi Dönem:
Bu dönem, öğretmenin çocuk üzerinde etkisinin en güçlü olduğu dönemdir. Bu dönemde ebeveynlerinden önce öğretmenin söyledikleri gelir. Çocuğunu her akşam erken saatte uyutmaya çalışan ve bir türlü başaramayan annenin, bir akşam erkenden yatağa koşan çocuğundan “Öğretmenim erken uyumam gerektiğini söyledi.” cümlesini duymasına şaşırmaması gerekir. Okul öncesi dönemdeki minikler öğretmenlerinin yemek yeme şeklinden konuşma şekline, davranışlarından mimiklerine kadar her yaptığını örnek alır ve benzer davranışlar gösterirler.
Ortaokul Dönemi:
Ergenlik ve çocukluk arasındaki bu dönemde öğretmen-öğrenci ilişkisi yine oldukça kuvvetlidir. Çocuklar öğretmeninin davranışlarını örnek almaya devam ederken bunun yanında akademik birikiminden de faydalanmak isterler. Öğretmen öğrenmeye aç olan çocuklara iyi bir rehberlik yaptığında, çocuklar hem okul hayatlarında hem de sosyal ilişkilerinde başarılı ve mutlu olmayı öğreneceklerdir.
Ergenlik Dönemi:
Hem çocuklar hem ebeveynler hem de öğretmenler için zorlu bir dönemdir. Bu dönem öğretmen etkisi önceki dönemlere göre daha azdır. Ergenler için yetişkinlerden çok yaşıtları model olur. Bu nedenle sağlıklı arkadaşlık ilişkileri kurabilmeleri çok önemlidir. Bu dönemde kurulan arkadaşlık ilişkileri gençlerin karakter oluşumunu ve gelecek planlarını yakından etkileyecektir. Bu dönemin sağlıklı geçirilmesi için öğretmen-öğrenci-veli-okul sağlam bir iş birliği içinde çalışmalı ve çocuğa kendisini güvende hissedeceği bir eğitim ortamı yaratılmalıdır. Öğretmen, çocuk için her yaşta rol model olur. Öğretmenlerin çocuklar üzerindeki etkisi öyle güçlüdür ki; sırf öğretmenimizi çok sevdiğimiz için ileride öğretmen olmaya karar verebiliriz.