En kötü karar kararsızlıktan iyidir… Bir şey yapmanız gerekiyordur onu gerçekleştirinceye kadar yükünü taşırsınız… Ertelemek, kararsızlıklar içinde boğuşmak süreci daha can sıkıcı hale getirmekten başka çok fazla bir etki yaratmaz… Bir değişikliğe karar verme noktasına kolay gelmez insanlar. Karar verme bir süreçtir, uygulama ise harekete geçmeyi gerektiren bir eylem!
Kırılmasın diye düşündüğünüz insanların daha sonra sizi nasıl kolay paramparça edecek olayların içine girdiğini görünce, onlar yerine kendinize kızmaya başlarsınız… Kendiniz üzerinde kat kat artan cezalandırma hem de gereğinden iyi davrandığınız için. "Enayiliğime doymamayım”, "Ben ona şunu da yapmıştım”, "Şöyle zor zamanında da yardım etmiştim” sızlanmaları…
Bir de "Acıma kimseye acınacak hale gelirsin” sözünü muhakkak işitmişsinizdir…
Kolay çıkmıyor, boşuna da değil bu tarz deyimlerin hayatımıza kazınması… Ama illa kendi başımıza tecrübe edeceğiz, başkalarının deneyimleri aklımıza yatmıyor çünkü ne yaralarının acısı ne de izlerinin sızısını hissetmiyoruz sebebinden…
***
"Ne anlatıyor bu kadın yine…” diye düşünenleriniz vardır… Bazı şeyleri düşünmek ve eyleme geçirmekten daha zoru üçüncü kişi olarak yazmak aslına bakarsanız. Bana ne? Biri sekiz kat oluyormuş, yapması gerekeni gerçekleştirecek cesareti bulamazken!!!
Meyve sepetiniz içinde çürük olanları ayıkladığınız gibi, vücutta kangren yapıyı temizlediğiniz gibi bir yapıdaki işleyişe ayak uyduramayan, destek sunamayan etkenler ile ilgili çözüm bulmak zorundasınız çünkü zamanla zararları artar asla azalmaz.
Silivri siyasetini koltuğunu kaybetme pahasına (kaybettirdiğinden daha çok oy getirdiğini iddia edenler de var) temizleyen Özcan Işıklar, belediyede revizyon konusunda duygusallığın ve cesaretsizliğin dibine vurmuş vaziyette. Paylaştıklarını kullanacak kadar profesyonel bir gazetecilik yeteneğim olmadığını bilenlerin başında gelir kendisi, bu sebepten vicdanen çok rahatım. Benim işim mi, belediyeden kimin maaş alıp almayacağı? Çalışıp, çalışmadığı; hak edip, etmediği önemli bir kıstas aslında… Hak edenlerin alması ve hak ettikleri noktada olmaları açısından kamu yararı var ve evet, bu basını ilgilendiren bir mevzu.
Belediye kapısını yan gelip yatmak, eşe dosta kıyak iş imkanı sağlama yeri olarak gören anlayışa artık bir son verelim!
Evet, belediyelerde seçim sonucuna gelen siyasi kadrolar var… Her zaman oldu yine olacaktır. Ama bu siyasi kadroların bir kısmı memurlardan on kat daha fazla çalışırken, bir kısmının ne işe yaradığını kimsenin çözememesi normal bir şey değil. Seçim sürecinin bu değerlendirmelerin yapılması için beklenmesi de çok doğru değildi ama geç olsun güç olmasın! Seçimde veya hayatinın bir bölümünde, Başkan Bey’e destek verdi diye 5 sene boyunca belediyeden sırf maaş almak ile ödüllendirilmek, niteliklerinin uymadığı işi üstlendirmek çarpıklığı tamamen ortadan kalkmaz da; bu yöndeki niyetin uygulaması bireysel bazda bazılarının canını sıksa da herkes için zamanla en hayırlısı olacaktır.
Siyasi kadrolarda durum böyleyken bir de ‘memur’ olanlar var… Beton dökülerek sağlanmış belediye ile ilişkisi sanırsınız! Betonu bile kırıyorlar gerçi ama görevini yerine getirmeyen memuru kimse yerinden oynatamıyor… İşini yapmıyorsa oynatmalı oysa ki…
Hatır ve gönül ilişkilerine istinaden üstlendikleri görevleri yerine getiremeyenlere dokunulamaması meziyet değil, nereden bakarsanız bakın, zafiyetin ta kendisidir. Siz ister görmek isteyin, isterseniz görmeyin… Eee işitmiyor musunuz da söylenenleri, konuşulanları… Allah aşkına!
Işıklar’ın belediye işleyişini düzeltmek için taşıdığı kaygının zerresine sahip olanlar zaten konumlarının gereğini bugüne kadar yerine getirirdi. Özcan Işıklar, duygularını bir kenara bırakıp yüklendiği saçma vicdan azaplarından kurtulmayı başarırsa, gerçekte kimin Başkanlığı altında ne iş yaptığını idrak edecektir.
Silivri Belediyesini hantal işleyişinden, birimler arasında performans farklılıklarının yarattığı uçurumdan kurtarın Başkan Bey; kendinize de Silivri’ye de güzel bir iyilik yapmış olursunuz! Gençlere şans verin, yetenekli insanlara fırsat tanıyın!
***
Duygularımızdan arınamayız ama ne hayatımızı ne işimizi onların kontrol etmesine izin veremeyiz. Aklın üstünlüğü, mantık ile duyguların dengesi; formülünü uygulayabilmeniz dileklerimle...