Neymiş “İki bayram arası düğün olmazmış”...
Bu lafı babaannemden duyardım.
Nedenini de hiçbir zaman sormadım…
Zannederim sözünü ettiği bir gelenekti...
&&&
Her zamanki gibi Çay Bahçesine gidiyorum.
“Belediye Nikah Salonu” adı verilen yerin önünden geçiyorum.
Önü tıklım, tıklım…
Sorduğumda; “Her hafta böyle” dediler...
Bitişiğinde Tiyatro Salonu.
Onun bitişiğinde de başka bir bina. O bitmemiş. Onun da “Müze” olacağı söyleniyor…
Anladım ki sokağa verileceği söylenen “kültür” adı oradan geliyormuş…
&&&
Neyse Rahmetli babaannemin dediğine dönersek; “İki bayram arasında düğün veya nikah olmazmış”.
Bal gibi oluyor işte…
“Çık da gör bak!” diyesim geliyor…
Ha bire dolup taşıyor.
Bu manzaraları geçmişte Beyoğlu İlçesinde görmüştüm…
Bir tanıdığın nikahına gitmiştim.
Şaşırmıştım... İnanın.
“Saat başı “ uzun bir zaman dilimi sayılır…
Nikaha biraz geçe kalan.
Nikah masasında başka bir gelini ve damadı görünce şaşırıyordu…
İyi haftalar.
BENDEN SÖYLEMESİ
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi...
Yılan hikayesine dönen Boğluca Deresi üzerinde ki Gümüşoğlu Pasajı'nı nihayet yıktı…
Geçen hafta yıkım tamamlandı…
Ama ne hikmetse molozlar olduğu gibi yerinde duruyor…
Neden acaba? İnsanın aklına.
Acaba “Atmaya mı kıyamıyorlar” geliyor…
Bu lafı olayı sulandırmamak için söylemiyorum. Yıkıntıların bitişiğinde.
Tarihi Boğluca Deresi Köprüsü…
Biraz ilerde yine tarihi Mimarsinan Köprüsü.
Onlarda. Olduğu gibi duruyor…
Keza…
Kale Mahallesi olarak bilinen Fatih Mahallesi'ndeki çalışmalar…
Sözde makineler çalışıyor…
Sözde işçiler kafalarına baretler arılar gibi çalışıyorlar…
Da sonuçta kale de işin biteceği yok…
İnanın aylardır ortalık toz-duman… Bu günlerde yağmur yağarsa Fatih Mahallesinin kaldırım taşlarını Uğur Mumcu Meydanında görürüz…
Benden söylemesi…
ÖZELEŞTİRİ
15 Temmuz gece vakti…
Televizyon karşısındayım.
Köprünün üzerinde tanklar…
Sanki film çevriliyor…
&&&
Ayni saatlerde.
Havaalanında da tanklar…
Salına, salına vatandaşın arasında dolaşıyorlar .
Ardından ekranlara Ankara'dan görüntüler gelmeye başlıyor…
Havada helikopterler uçuyor.
Savaş uçaklarının görüntüleri…
Kulakları patlatacak kadar güçlü o korkunç sesler... Ve etraf toz duman...
&&&
İstanbul'a dönüyorum…
Köprü üzerinde tanklı görüntüler.
Henüz atışlar başlamamış.
Hala inanamıyorum…
TRT 1'de Haber spikerinin zoraki okuduğu ayan beyan meydanda olan bildirisi…
CNN'den Cumhurbaşkanı ve diğer siyasi parti yetkililerinden canlı bağlantılar...
Sonrası da malum …
&&&
O günden sonra…
Açık oturumlarda duyduklarım …
&&&
Şimdi. Şu an o gece gördüklerimin “buzdağının üstü” olduğunu anlıyorum…
Birliklerin tepe noktası…
GATA … Askeri Yargı… Askeri okullar...
&&&
Polisin tepe noktası…
Hakimler. Hele de… Unvanının başında Cumhuriyet olan Savcılar…
Aklın almayacağı kişiler ve kurumlar.
&&&
Aklın alamayacağı kumpaslar …
&&&
Düşünüyorum da…
Malum yaratıklar…
Sanki “kumpas” için özel eğitilmişler…
&&&
Bir zamanlar.
Silivri'nin renkli simalarından.
Eski 1. Noteri rahmetli Hasan Özkök abimiz vardı….
Rahmetli ölene kadar “Ahmet, bu adam Amerika'dan, Humeyni gibi dönmek istiyor. Hazırlıklar ona göre yapıyor” diyordu…
En fazla da “Cumhuriyet Savcıları” için çok üzülüyordu “Atatürk Cumhuriyet unvanını yalnız onlara vermiş” diyordu...
Ben de… Tıpkı Cumhurbaşkanının İlker Başbauğ'a söylediği gibi “O kadar da değil sen onları çok büyütüyorsun” diyordum …
&&&
Geldiğimiz noktaya bakar mısınız?
Şaka gibi. Şimdi. Bu günkü duruma bakıp da…
Kim “2002'den daha iyi bir durumdayız” diyebilir?
&&&
Bazıları . Kahramanlar yaratarak durum, kurtarmaya çalışılıyor…
Da… Bu doğru değil…
Durumdan ders çıkarmalıyız…
Şayet. Ders çıkarılmaz isek…
Tarih “tekerrür” eder.
Bu günü arar hale gelebiliriz…
&&&
Bilmem kaç yıl sonra… Yine. “Kandırdılar”, “Aldattılar” dememek için…
Ve bu günlerde tüm partiler arasında.
Bu kadar. Güzel gelişmeler olurken.
Başta iktidar olmak üzere.
Geçmişte . Yaptığı hataları kabullenmeli…
Bunun adına özeleştiri deniyor…
PİŞMİŞ TAVUĞUN BAŞINA ...
Danamandra Mahallesi düne kadar “köy” adıyla anılırken bu gün mahalle diyoruz. İyi mi oldu, kötü mü, ayrı konu ama İstanbul'un, dolayısıyla Silivri'nin en yeşil mahallesidir diyebilirim…
Danamandra Mahallesinin geçimi çiftçilik desem değil çünkü, şu an mahallede ekili alan zor buluruz ama “Ecrimiisil kağıtlarına” bakarsanız tarlaların neredeyse tamamı “işgal edenler tarafından ekilip biçiliyor” muş .
Demek ki, geçim tarımla sağlanmıyor. Hayvancılıkla desem, mahalle olmadan önceki duruma göre geçim amacıyla çok az hayvanın var olduğunu biliyorum.
Bu eski köy,yeni mahallenin en büyük sorunu TAPU ve ECRİMİSİL olduğunu onlarca yıldır yazmaktayım.
Yine ayni Danamandra'nın .
Onlarca yıldır DOĞAL GÖL meselesi olduğuna tanığım .
Silivri Çevre Derneği üyesi olmam nedeniyle epey uğraşmışlığım da vardır hani…
Neyse. Ayrıca yerleşim alanı dibinde açılan TAŞ OCAKLARI meselesinden dolayı, geçmişte de çok gündeme gelmişti Danamandra ...
Bu günlerde yine.
Henüz doğrulanmamakla birlikte.
Bu mahallemize ilgili olarak “Çimento Fabrikası yapımı gündemde” haberi internette dolaşıyor, dendi…
Hatta. ÇED Raporu filan da alınmışmış...
Da “İnşallah haber doğru değildir”...
Ya da. Abartılıdır, diyorum …
&&&
Evet. “O haldeyiz”
Tamam. Anladık.
Lakin. Yaşam da devam ediyor…
Bu demektir ki…
Hala “Yaşanılır bir çevreye” ihtiyacımız var.