Pazar günleri işe yürüyerek gelmeye gayret ediyorum… Normal zamanlarda hızla yanından geçip gittiğiniz şeyleri o zaman daha iyi görme şansınız var.
Sabahın 07.30'da günü birlikçi misafirlerimiz Kumluk'ta yerlerini almış oluyor. Sahil ve civarına gelene kadar iki ev arasında bir karış boş arsa dahi yeterli piknik mekanı olarak seçilmesi için; deniz falan görmesi çok zaruri değil, hatta egzoz atıklarına maruz kalmak bile sorun teşkil etmiyor! Yer yer toprak parçası da aranmadığı kaldırım taşlarının itinayla değerlendirildiğini görürsünüz.
Kendi içimizdeki özensizlere bu misafirlerimizinki de eklenince çevre ve temizlik biraz sakata biniyor! Hafta sonu için ve en azından sezonda temizlik konusunda ek tedbirler düşünülse yarar getirir; eminim maliyet de getirir ama artık orasını Başkan Bey düşünsün : )
Silivri'nin denizi güzelleştikçe, doğası kıymete bindikçe, İstanbul merkezde salgının etkisi ve ekonomik zorluklardan sebep temiz hava alma imkânı azaldıkça ilçemize akın devam edecek.
Semizkumlar ve Gümüşyaka'yı hafta sonu gördükten sonra Selimpaşa'yı falan düşünmek bile istemiyorum. Çok ciddi bir insan akını var ilçemize ve tabi ki de misafirliklerini tamamladıktan sonra artı temizlik yükümüz oluşuyor.
Sanki tedbirleri önden alıp hatta arttırsak daha ağır sonuçlar ile boğuşmak durumundan kurtuluruz.
“Silivri'de deniz temiz” diye haber yapmaya, “Salgından en az etkilenen bölge” ifadelerini kullanmaya, “Huzurlu ilçe”, “Doğası şöyle iyi, böyle güzel” tespitlerini paylaştıktan sonra olabileceklerden korkuyorum! Şunun şurası iki ay deyip de geçiştirme şansımız da yok artık. Okullar uzun süredir kapalı, nasıl açılacak belli değil… Büyük şehir keşmekeşine dönüş ve idrak ettiği doğal yaşamın yararlarından insanlar kolay kolay vazgeçer mi; sanmıyorum yine de zaman gösterecek.
Konu temizlikten açılmışken ilki Fatih Mahallesi, diğeri Semizkumlar'da minik sakinlerimizin peşine düştüğü çevre duyarlılığı örneklerini görünce Başkan Beyin, çöp toplamada kullanacak yeni hibe araç temin haberleri kadar sevindim : )
Yine Kumluk'ta epey yaşayıp görmüş teyzenin sabah evinin önünde süpürgesi ile giriştiği temizlik faaliyetine şahitlik edince rahmetli babaannemi hatırladım. Ev temizliğine sokaktan başlardı; konu komşu ayıplamasın deyip : )
Sözünü ettiğim minik çevrecilerin ödüllendirilmesi ile beraber “En temiz sokak”, “Bakımlı apartman”, “Güzel bahçe” tarzında kimi hoşluklar hayatımıza neler katar diye düşünüyorum, daha iyisini yerel yönetimimiz kotarır eminim.
Kızmak, eleştirmek için yer aramaktansa güzellikleri onore etmek için imkânlar yaratalım. Sayıp, sövmek çok kolay, eleştirdiğiniz şeyin daha iyisini koyun ortaya bir de onun hazzını yaşayın, yaşatın!
Yıllardır biz çeperinde yaşadığımız mega kentin merkezi yerlerindeki yaşantıları gıptayla izledikten sonra artık kartal yuvalarından kurtulup bağ bahçelerimiz, az katlı binalar ve yoğunluktaki hayatımıza ortak olmaya can atan insanları dahil etmeden Silivri'nin ne bugünü ne de geleceğini kurmak mümkün görünmüyor.
Lüks yaşamın sağlıklı ve güvende olmak anlamı taşımadığı, bunlar da olmadıktan sonra ilkinin değersizliği tüm çıplaklığı ile ortada.
Yaşadığımız yerin kıymetini bilelim, hak ettiği gibi davranalım!
Dipnot: Geçenlerde genç bir kız önümde elindeki peçeteyi buruşturup arkasına fırlattı. Kolaylıkla ve büyük bir rahatlıkla yapılan bu davranışa hiç normal bir tepki veremeyeceğim için biraz zor oldu ama sessiz kaldım. Böyle bir hareketi yapan genç kadın (erkek de olur fark etmez) dünya güzeli olsa aklı başında bir insanın gözünde ne kadar değersiz göründüğünü mutlaka bilsin. Böyle davranan başkaları bu satırları okursa (herhangi bir şey okuyan hiç kimsenin kolay kolay yere bir şey atabileceğini düşünmüyorum, atıyorsa zaten bir şey okuduğu da yoktur…) nasıl bir algı yarattıklarının farkına varsınlar! Kırışık bir peçete ile yerle bir olan kişilik!