Ahmet Yücegök

OLAYIN FAİLİ

“Gelecekte bir Trakya beklemeyin”… Geçen Cumartesi günkü gazetemin birinci sayfasından… Trakya için ne kadar büyük bir tehlikenin kapıda olduğunu söylüyor… Bu büyük tehlikenin adı; “Çerkezköy Termik Santrali Projesi.” Adının öyle “Çerkezköy” olduğuna da bakmayın, projenin 485 Hektarı Silivri ilçe sınırları içinde kalıyor…
Neyse… Gazetemdeki habere göre… TEMA Vakfı Trakya Temsilcisi, Silivri Belediye Başkanı ve Silivri Çevre Derneği, muhtemel tehlike için dikkatini çekmiş, sevindim…
***
Bir önceki hafta Avcıların Sinekli Mahallemizde pikniği vardı. Henüz tüfeğim ve avcı ruhsatım yok o nedenle orada değildim…
Fotoğrafları gördüm… Her yıl olduğu gibi bu yılda ilgi büyükmüş… Kim ne derse desin, eski kapı komşum Yaşar Kovan başkan, bu işi biliyor… Avcılığı seviyor… Ayni apartmanda komşuluk yaptığımız dönemleri hatırlıyorum, kışın, her taraf kar, evde donuyorum, yerler buz, gecenin bir saatinde evden çıkar ki, o havada, o saatte bir başkasını milyarlar versen kapıdan burnunu uzatmaz…
***
Yine geçen hafta sonu… İBB'den bazı görevliler Silivri'deymiş…
Onları da fotoğraflardan izledim… Fotoğraflarda İBB'lilerle birlikte “Silivri'nin kökleşmiş sorunlarını İBB çözecek” diyor, Silivri AKP yetkilileri... Belli ki Genelde ve yereldeki gelişmeler canlarını sıkmış ve can sıkıntısından, ellerindeki bu fotoğraflardan haber üretmişler…
***
Rum Ortodokslar Silivri'yi yine ziyaretteydiler…
Düşündüm de… Aslında… Fatih Mahallesi çok katlı apartmanlar yapılmadan eskiye uygun, tarihe uygun yapılan kalmış olsaydı… Keşke, onlara dokunulmasaydı...
Şimdi Tıpkı Aziz Nektaryus'un doğduğu evine yapılan ziyaret gibi, oğul veya torunlar, bir zamanlar, babasının, dedesinin yaşadığı yeri görmek için gelirlerdi, ziyaretçilerimiz olurdu…
***
Ve haftanın en güzel haberi bence… Fenerbahçe Üniversitesi “TBMM'den onaylandı” haberiydi…
Haberi televizyonlardan öğrendim… Ve ilk olarak içimden “Üniversiteler Kenti” ısrarı ile inatla meselenin peşini bırakmayan Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ı aramak geldi, o saatte uygun olmayacağını düşünerek vazgeçtim…
Sonra içimden Silivri'deki Fenerbahçeliler adına Orhan Öpçin'i aramak geldi lakin, sonra kendi kendime “bire bir sahilde yakalarım orada tebriklerim” dedim…
***
Silivri'de hafta sonlarında mutlaka tanınmış birini izleme şansımız oluyor… Her hafta Yaşar Kemal Fuaye Salonunda popüler birileri var… Ve kimlerin hangi tarihte Silivrilerle sohbet edeceği salonun yanındaki büyük boy tabelada yazılı…
***
Ve, ve, ve… Tüm sokaklar yine çamur ve toz içinde…
Bırakın arabayla geçmeyi… Yürümekte zorlanıyorum…
Bir gün “kanalizasyon” dendi… Bir sonraki gün “su tesisatı yenileniyor” dendi…
Her iki çalışmayı yapanda İSKİ deniyor… Ne diyeyim bilmem ki! Ne desem… Yanlış anlamaya müsait…
Karşımdakiler bil fiil işi yapan emekçiler “sizin için çalışıyoruz” diyorlar…
Da… “Vatandaş öfkeli”… Ve öfkesini kontrol edemeyen o vatandaş… Hedef gözetmeksizin aklına kim geliyorsa veryansın ediyor buna “Silivri Belediyesi” dahil… Oysa ki olayın faili İSKİ… Yani, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi…
İyi haftalar…

NEREDEN, NEREYE
Silivri Sporun başkanını ve Silivrili bir esnafın alacak-verecek meselesi Silivri gündemini hafta boyu meşgul etti…
Çatalca ile berabere kalma meselesi bile güme gitti…
Diyorum ki… Silivri Spor Kulübü bir kurum…
Hem de çok eski bir kurum… Eski olması nedeniyle ayni zamanda kendine göre belli kuralları oluşmuş bir kurum… Olaya bakıyorum… Olay… Çok basit bir olay…
Alacak-verecek meselesi…
Silivri'nin eski bir esnafının alacağı varmış, almak için yasal yollardan girişimi olmuş…
Şimdi… Alacaklı olan alacağını ister ve nereli olduğu doğum yeri, eski Silivrili, yeni Silivrili olduğuna bakılmaksızın bu alacak ödenir, doğrusu bu…
Esnafın İstemesi “ayıp oluyor”, “ayıp etmiş” gibi düşünmek yanlış…
Kulübün yöneticileri veya bir başka kulüp yetkilisi sağa sola reklam aracı olarak bu olayı kullanamaz. Kullanmamalı… İki de bir de “şu kadar borcu vardı, bu kadar ödedim” gibi laflar Silivri Spor Kulübünü motive etmekten çok başka işe yarar.
Nokta…

SİLİVRİ'NİN REKLAMI
Hep söyledim; Silivri merkeze epey uzak içeri alınanlar E-5 üzerinden getirilip – götürülüyor. Silivri Merkezde oturanlar, hastaneye getirilenleri bile göremiyor…
Silivri'de hapishane… Hiç istemedik, zamanın Belediye Başkanı dahil olmaması için hepimiz elimizden geleni yaptık. Olduktan sonra da sevmedik bundan böyle de sevmeyeceğiz ona inanıyorum.
Kaçıncıya oldu bu köşede tekrarlıyorum… Da… Olay mahalli Silivri olduğu için orada geçen her olayla ilgilenmek durumundayız…
Evet… “Hapishanemiz” kaçıncı defa dolup boşalıyor…
Bu günkü iktidarın en başarılı yanı galiba hapishane yapmak ve onları doldurup boşaltmak…
Bunun anlamı da “muhalefet eden kim varsa, içeri tıkarak kurtulma çabası”. “Çabası” diyorum aslında kurtulmuş olmuyor, sadece sonunu uzatıyor… Uzatıyor diyorum, çünkü hiçbir şey varken yok olmaz, o kurtuldum sanıyorken bir taraftan da kendi sonunu hazırlıyor. Dediğim gibi bu iktidarın en başarılı yanı her suça AF çıkarmak…
Örneğin… Silivri Hapishanesi, gün geldi askerlerle doldu sonra “kumpas” dendi boşaldı. Ardından “15 Temmuz” dendi yine doldu… Hatta, o kadar doldu ki “affa benzer bir şey” çıkararak, bir kısım adi suçları bunun içine soktular ve dışarı saldılar, onların yerine FETÖ ve yandaşlarını koydular…
Yine tıklım, tıklım… Ağzına kadar dolu… Af yakındır… Bu affın kapsamı da muhtemelen “iktidara karşı” olanlara değil de “gasp, hırsızlık, tecavüz vs. gibi adi suçlular için düşünülüyormuş…
Ve Silivri hapishanesi bu günlerde yine hareketli çok sıkı önlemler söz konusu…
Silivri gerçekten tarihte hiç bu kadar tanınmamıştı!

DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?
Bu haftanın en büyük olayı AK Parti Grup Başkanvekili Mehmet Muş ve bazı milletvekilleri tarafından TBMM Başkanlığına verilen önergeydi… Gece yarısı “bu muhalefet anlamaz, onlar anlayıp dinleyene kadar muradımıza ereriz” mantığı ile olsa gerek alelacele verilen bir önerge bu... Öyle bir önerge ki, affını istedikleri suçların adını insan ağzına almakta zorlanıyor…
Gecenin o saatinde muhalefetin direnişi ve iktidarın da sayısı yetmediği için görüşme Salı gününe kalmış…
Yani… Sayı yetse “paldır-küldür” geçecekmiş… Evet… Muhalefet ayağa kalkıyor…
Silivri toplum örgütleri ayakta… Sayın başbakan hala “mağduriyet gideriliyor” diyerek önergeyi savunuyor…
Savunmada… Düşünebiliyor musunuz?

NE YAPILMAYA ÇALIŞILIYOR?
Akşam sabah konuşulan bir mesele şurada şu kadar FETÖ'cü var, burada bu kadar. Şu kuruma şu kadar değmiş, buna bu kuruma şu kadar, hiç değmemiş bir kurumun adı henüz söylenmedi v.s… Aylardır ayni şeyler konuşuluyor… Yahu kim bulaşmışsa, bulaşmış… O işin sonrası…
İlk önce… Önümüzde duran, onunla 12 Yıl ortaklık yapan bir iktidar var. Ona bakmak gerekmez mi?
Bu iktidar için “yardım ve yataklık” demiyorum onunla bilfiil ortaklık yapmış…
İlk olarak onun hesap vermesi gerekmez mi?
Yani, “Allah ve milletim beni affetsin” demekle hesap kapanır mı?
Onun ne menem bir şey olduğunu ondan daha iyi bilen olabilir mi?
Bu olmuyorsa… Böyle olmayacaksa… Oradan başlanmıyorsa…
Tek, tek sineklerle uğraşmak…
***
Ne yapılmaya çalışılıyor?
Anlamakta zorlanıyorum…

REKLAMIN İYİSİ…
Silivri AKP yönetiminden TAPU ve ECRİMİSL meselesinden bu hafta da “TIS” çıkmadı ama yağma yok
Niye “TIS” çıkmadığını da ben biliyorum
Zamanı gelince söylerim… Şimdi OHAL var. Ve şu kadarını söyleyeyim onlardan “tıs” çıkana kadar her hafta bu köşede yerlerini alacaklar…
Reklam olsun!
Gerçi “Reklamın iyisi, kötüsü olmaz” derler.
Ama… Olsun!

GÜNE UYAN
“Günün en karanlık anı sabaha en yakın andır.”

YORUM YAP